Avustralya / Peninsula
Şubat ayının 5. günü, 1980Bitmek bilmiyordu son ders.
Dakikalardır kafamı dik tutmak için mücadele vermekle beraber ellerimi yüzümün iki yanına yerleştirmiştim destek amaçlı, gözlerim savaşı çoktan kaybetmiş, kapanmıştı fakat uyuduğum söylenemezdi, bekliyordum öylece.
"İkinci yol çok daha kolay fakat seçim sizin elbette, dilediğinizi tercih edebilirsiniz." İki derstir duraksamadan konu anlatıyordu matematik hocamız; bir nevi dersi kendi kendine işliyordu çünkü bütün sınıf -ben dahil- mayışmıştı ve herkes uyuma derdindeydi.
Üstelik dün uykumu gayet güzel alabilmiştim; Jeongguk'un benim için hazırladığı odadaki yatak o kadar geniş ve rahattı ki mis gibi bir uyku çekmiştim. Fakat gel gör ki henüz güneş doğmadan uyandırmaya çalışmıştı beni biricik sevgilim. Kendisi o saatlerde spor yaptığı için işine beni de zorla alet etmiş, bir saate yakın yormuştu.
Ben bu süre zarfında toplam 15 şınav çekebilmiştim; o ise 200'e yakın yapabilmiş, üstüne dakikalarca farklı şeyler de denemişti. Hem plank pozisyonunda durduğunda sırtına oturmuştum ve buna rağmen dakikalarca taşıyabilmişti.
Üstelik sık sık bedenini süzebilmiştim, omuz ve sırt kasları şu anlık favorimdi. Tek sıkıntı ne zaman yakalansam bana yaşadığımız cinsel gerilimleri anlatıyor, kendince utandırmaya çalışıyordu. Hâlâ daha çözememişti benim bu konulardaki rahatlığımı.
"O zaman kalanı yarın tamamlayalım, şimdilik iyi dersler." Neyse ki bundan sonra tek dersimiz kalmıştı ve Jeongguk ileydi o da, uyusam kızmazdı herhalde. Sınıftan onaylayan nidalar yükseldiğinde olduğum yerde kollarımı açarak esnemiş, bedenimi sıraya yığarak geri yaslanmıştım.
Hoca sınıftan ayrıldığında ise yanı başımda not almayı bitirmiş olan Melany girdi lafa. "Roseanne, ben lavaboya gidiyorum, gelince konuşuruz olur mu?" Birkaç teneffüstür ona uzun uzun Jeongguk ile yaşadıklarımızı anlatıyordum, deli gibi heyecanlanıyor bazen de minik çığlıklar atıyordu.
"Tamamdır." diyerek gülümsediğimde yerinden ayaklanmış, sınıf kapısına doğru yürümeye başlamıştı. O tarafa bakar bakmaz sırasında tamamen dönmüş ve beni izleyen Yixing ile göz göze gelmiştim. Bakışlarımı hızla kaçırdığımda Melany'nin sınıftan çıkmış olmasına şükretmiştim, görseydi neler hissederdi kim bilir.
Yerinden ayaklanıp sırama doğru adımlamaya başladığında ise paniklemiştim, öyle ki ölü taklidi yaparak kurtulmayı bile düşünmüştüm. "Roseanne." diyerek adımı garip bir şekilde zikrettiğinde mecburen döndüm ona doğru.
"Efendim." Elimden geleni soğuk çıkarmaya çalışmıştım sesimi, Melany'nin anlattıklarından sonra uzak durmak istiyordum ondan. "Biraz konuşabilir miyiz?" dediğinde heyecandan mı yoksa gerginlikten mi anlayamayacağım şekilde titriyordu sağ eli, duraksadım. "Çok önemli bir konu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanfictionSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...