Avustralya / Peninsula
Ocak ayının 20. günü 1980Jeon Jeongguk'a aşık olmak için bir dakikanın yeterli olduğu su götürmez bir gerçekti.
Her bir ayrıntısıyla Tanrı'nın özene bezene yarattığı bu adamın mükemmele yakın bir insan olduğunu onu az çok tanıyan birine sorsanız duyabilirsiniz. İşinde başarılı bir Edebiyat öğretmeni olmasının yanı sıra çoğunlukla görünüşü ve tavrı konuşulur.
Arkadan bile baksanız giyim tarzının buranın halkından farklı olduğunu anlayabilirsiniz. Bunu koreli olmasına bağlayabilirdim eğer ben de koreli olup onun giyimine şaşırmıyor olsaydım. Kim ne derse desin Bay Jeon'un giyimi de tıpkı kendisi gibi çağın ötesindeydi.
Okuldaki giyim tarzı genelde belirli bir renk kombinasyonuna göre giderdi. Siyahın olmadığı bir parçayla görememiştim henüz onu, merak ediyor da değildim çünkü Bay Jeon'un bu aurasının en büyük yardımcılarından biri de siyaha olan merakıydı.
Okul formamız beyaz üst altına gül kurusu renginde etek veya pantolonken ve çoğu hoca kış olsa bile cıvıl cıvıl giyinirken Bay Jeon siyahlara bürünürdü, kimisine göre karanlığı temsil eden siyah Jeon Jeongguk'un vücudunda bana yalnızca mükemmelliği hissettiriyordu.
Beyaz gömlek üzerine siyah ceket ve aynı tonda siyah pantolon en çok tercih ettiğiydi. Hava şartları anormal derecede soğuksa kazak giydiği oluyordu. Ayakkabı tercihi hep sivri burunlu siyah kunduradan yana oluyor, yeri geldi mi bileğinde çeşitli bileklikler bulunduruyordu.
Saçlarını limon yardımıyla düzelttiğini duymuştum fakat doğruluğundan şüphe duyuyordum. Bana göre Bay Jeon saçlarını ruh hâline göre şekillendiren biriydi, tıpkı kıyafetleri gibi. Resmi törenlerin olduğu gün arkaya yatırır, pek dolu olmayan günlerinde sağa yatırırdı.
Jeon Jeongguk en çok da saçlarını topladığında tehlikeli olurdu.
İstisnasız her haftanın son günü okula saçları toplu hâlde gelirdi ve sadece bu bile ona aşık olmanız için yeterliydi. Geniş omzu, ince beli ve size günahkar şeyler düşündürecek baldırları hep göz önünde olurdu. Fiziğinin bu kadar beğenildiğinin farkında olduğunu düşünüyor ve biliyorsa ne hissediyor diye merak ediyordum hep.
Bay Jeon'un yüzü ise yeryüzündeki bütün başarılı heykeltraşların birleşip yapamayacağı cinstendi, abartmadığımı anlamanız için ona birkaç saniye yakından bakmanız yeter ve artar bile. Biçimli kaşları, tıpkı saçları gibi bir kahverengi ne kadar güzel olabilir diye düşündüren renkteki gözleri, yine birçok kızı kıskandıracak güzellikteki burnu ve her güldüğünde öndeki tavşan dişlerini ortaya çıkaran ince dudakları.
Ama beni en çok etkileyen benleri olmuştu; sol gözünün üstünde, sağ elinin serçe parmağında ve dudağının hemen altındaki benleri. Bütün bunlar bile mükemmel geliyordu bana ve böyle düşünen tek ben değildim. Unutulmaması gereken en güzel detaysa gamzeleriydi. Birkaç araştırma sonunda göreceksiniz ki gamzeler birer genetik kusur olarak adlandırılıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanfictionSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...