Seninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz.
-Tama...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Elimdeki paketi sıkı sıkıya kavrarken gözlerimi kapattım heyecanla. Buna cesaret etmek zamanımı alsa da nihayet ikna olabilmiş, her şeyi paketlemiştim.
Tahtada ders anlatmakta olan Bay Dany'yi dinleyemiyordum heyecanım sebebiyle. Hademenin çan çalmasına az kalmıştı ve ben teneffüs başlar başlamaz Bay Jeon'un yanına gidip ona hazırladığım bu paketi verecektim.
Bugün dersimiz yoktu, dünkü dersimiz de kursağımda kaldığı için şimdiden özlemiştim onu görmeyi. Hoşlantı böyle bir şeydi sanırım.
"Bugünlük bu kadar olsun. Yarın ilk dersimiz sizinle zaten, devam ederiz." Bay Dany masasına adımlayıp çantasını toparlamaya başlarken hademenin çaldığı çan sesi duyulmuştu koridorda.
Sesi duymamla yanı başımda hâlâ not almayı bitirememiş Melany'e haber vermeden yerimden fırlamam bir olmuştu. Zaten öğle molasında olduğumuz için geldiğimde yaşadıklarımı anlatırdım ona.
Sınıftan çıktığımda henüz dolmaya bile başlamamış olan koridordan dümdüz ilerleyerek vardım öğretmenler odasına. Kapı açıktı ve görebildiğim kadarıyla Bay Jeon içeride değildi, oturduğu koltuk sayesinde anlayabilmiştim bunu.
"Roseanne?" Arkamdan gelen sesle kısa bir şoka uğrayıp hemen döndüm sesin geldiği yöne doğru. Bay Jeon kolunda koca çantasıyla birlikte dikilmiş bana bakıyordu. "Bay Jeon." dedim gerginlikle. "Ben de sizi arıyordum."
Yüzünde anlamlandıramadığım hoş bir ifade vardı, sesimi duyunca dudağında oluşan hafif tebessümden anlamıştım bunu. "Sen geç," demişti gülüşünü gizlerken. "Ben çantamı bırakıp geliyorum."
Kullanılmayan öğretmen lavabosundan bahsettiğini anladığımda hızla salladım başımı. O odaya girdiğinde ben de lavaboya koşturdum hızla. Kapıyı aralayıp içeri girerken henüz farketmemiş olduğu paketi yine sakladım arkamda.
Benden birkaç saniye sonra lavaboya gelip kapıyı kapatarak kilitlediğinde yutkundum, bu yaptığı üç gün önceki davetteki olayı aklıma getirmişti.
"Ne için arıyordun beni?" dedi sol kaşını hafiften yukarı kaldırarak. Kalıbımı basabilirdim bunu yaparak daha etkileyici olduğunu bildiğine. Bilmemesi imkansız gibi bir şeydi zaten.
"Bunun için." dedim arkamda sakladığım paketi uzatırken. Kısa bir bakış atarak beklemeden almıştı elimden. Sardığım beyaz papatyalı kartonu kibarca yırtmamaya çalışarak açıyorken de kısa bakışlar atıyordu bana.
Siyah bir kutuyla karşılaştığında ise gerginlikle bekledim açmasını, siyah seçmemin nedeni tamamen onun bu renge olan düşkünlüğüydü. Kutuyu da açıp içindekileri gördüğünde incelemişti hemen.