Avustralya / Peninsula
Ocak ayının 26. günü, 1980 (Milli Avustralya Günü)"Bunun üzerine Cezai gönderim ile Birleşik Krallık tarafından başlatılan o zorunlu göç, 1788 yılından 1868 yılına kadar devam etti."
Oturarak geçen bir haftasonunun ardından ilk defa heves ve mutlulukla gelmiştim okula. Bugünün Milli Avustralya Günü olduğu gerçeğini bir kenara alırsak asıl mutluluğum bundan iki gün önce doğum günü davetinde yaşadıklarımdı.
Ama saatlerdir sanki bilmiyormuşuz gibi okul bahçesinin başında bize Avustralya tarihini anlatan müdür bizi bıktırma konusunda büyük bir çaba sarfediyordu. Henüz Bay Jeon'u bile göremeden okula gelir gelmez bahçeye yığmışlardı hepimizi, şu tören bitsin ve ilk dersimiz olan edebiyat başlasın istiyordum.
"İşte bu yolla oluşan Avustralya'mız, bugüne bugün eğitim sisteminden politik sistemine kadar her alanda adını duyuran büyük bir devlet hâline geldi!" Müdürün hitabetini zirveye çıkararak yaptığı bu konuşmaya bahçeden koca bir alkışla karşılık verilmişti, ben alkışlayamıyordum çünkü dün teyzemle denediğimiz garip spor hareketleri nedeniyle sağ el bileğimi burkmuştum, sargım vardı.
"Ülkeyi kendisi kurmuş gibi konuşuyor." Yanı başımdaki Melany alayla konuştuğunda gülmeden edemedim, sahiden öyleydi. Bir de bugün okul çıkışında şehir tiyatrolarının gerçekleştiği binada davet düzenlenecekti, geçen hafta yediğim cezadan bugüne hazırlık yapacağım bahanesiyle sıyrılmış olsam da gidesim yoktu.
"Davete katılmasam Bay Jeon farkeder mi sence? Ona bugün için hazırlık yapacağım yalanını söylemiştim de." Melany'nin kulağına yaklaşıp sorduğumda konuşma bitmiş olacak ki herkes yavaş yavaş okula girmeye başlamıştı.
"Bence farkeder, adamla öpüşmüşsün Roseanne artık basit bir öğrenci olamazsın gözünde. Eminim arar seni." Sesini olabildiğince kısmaya çalışıp konuşuğunda ofladım, öpüştüğümüzü hatırladıkça mutlu olsam da davete katılmaya cidden hevesim yoktu.
"Yanına gidip bir bahane bulayım o zaman," dedim okula varıp sınıfımıza doğru yürümeye başladığımızda. "Hem bileğimdeki sargıyı gösterirsem ikna olur." Dediğimi birkaç mırıltıyla onayladığında sınıfa varmıştık hemen, öncelikle kitap almak için dolaba gitmemiz gerekiyordu.
Anahtarımla dolabımı açtığımda karşıma o zarflardan çıkmıştı yine, fakat şu an sahiden okuyup canımı sıkasım yoktu. "Yine mi?" dedi Melany elimdeki zarfa ithafen. Oflayarak başımı salladığımda kolumun altına alıp sargılı elime dikkat ederek kitaplarımı aldım hemen. "Okuyasım yok şu an." dedim kitaplarımı da kolumun altına alıp dolabı kapatırken.
Sınıfa girdiğimizde bizi karşılayan gereksiz bir gürültü kirliliği eşliğinde yerlerimize adımladık hızla. Oturup konuşmaya başlıyorduk ki kapıda beliren Bay Jeon ile yapamadık bunu. Tören sebebiyle dersimizden 10 dakika kadar gittiği için hemen gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanfictionSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...