bölüm 20 : seviş(m)ek de bir sanattır

2.4K 210 633
                                    

Avustralya / Peninsula
Şubat ayının 4. günü, 1980

| Hassas İçerik Uyarısı, Dikkate Alın Lütfen |

Tenimi sakince okşayan rüzgâr sebebiyle bilincim yavaş yavaş yerine gelirken vücudumda hissettiğim sıcaklık, yalnız olmadığımın farkına varmamı sağlamıştı hemen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tenimi sakince okşayan rüzgâr sebebiyle bilincim yavaş yavaş yerine gelirken vücudumda hissettiğim sıcaklık, yalnız olmadığımın farkına varmamı sağlamıştı hemen. Gözlerimi acele etmeden aralarken kollarımı sımsıkı doladığım ve neredeyse üstüne uzanmış olduğum beden hareketlenmişti. Tanrım, resmen üstündeydim Jeongguk'un.

"Günaydın." diyerek sessizce mırıldandığında kollarımı sımsıkı doladığım yerden çekmeden ona döndüm, benim aksime uzun süredir uyanık gibiydi. "Günaydın." deyip bulunduğumuz yerin bilincine vardım o an, ayaklarımızı demirliklere yaslayıp kitap okuduğumuz minderin üstündeydik ikimiz de. Aklıma gelen şeyle gözlerim büyürken "Saat kaç?" dedim telaşla ona dönüp.

"Endişe etmene gerek yok güzelim," dediğinde rahatlamıştım. "Okul saatini çoktan kaçırdık, saat 11."

Gülerek kurduğu bu cümleye karşı aniden yerimde doğrulmuş, başıma geçici bir ağrı girmesine sebep olmuştum. "Tanrım," diyerek kafama attım elimi. "Nasıl uyuduk bu kadar?" O da bana eşlik edip yavaşca kalkarken üste sıyrılmış tişörtü sebebiyle ortaya çıkan karın kasları gözümü kutsamıştı kısa sürse de.

"Güneş doğana kadar uyanıktık güzelim, normal bu." Benim aksime aşırı rahattı, üstelik uykudan uyanmış olmasına rağmen o kadar büyüleyiciydi ki kendi hâlimi hayal edip utanmıştım. "Okula öğle molasında gitsek dikkat çeker miyiz?" dediğimde gözlerini kıstı düşünürcesine.

"Çekeriz maalesef, en iyisi evde kalıp okulu boşvermek." Ben yine devamsızlık konusunda avantajlıydım fakat o öğretmen olmasına rağmen çok rahattı. "Senin için sorun teşkil etmez mi bu?" dediğimde hızla iki yana salladı başını gülümseyerek.

"Emin ol hiçbir şey olmaz, sorarlarsa günü sevgilimle geçirdim derim." Onun bu tavrı endişelerimin hemen geçip gitmesine neden olmuştu. Karşısında uzandığımız boydan pencereye döndüğümde çok hafif yağmakta olan yağmur çekmişti dikkatimi, eğer evde kalacaksak Jeongguk'u yağmurda bisiklet sürmeye ikna edeceğimi geçirdim aklımdan.

"Hadi güzel bir kahvaltı yapalım beraber." diyerek ayaklandığında elini uzattı kalkmama yardım etmek için. Doğrulduğumda kollarımı iki yana açtım esnemek amacıyla, kafam rahatlıktan geriye kayarken belimde hissettiğim kollarla gıdıklanıp yarıda kestim esnemeyi.

Kafasını boynuma gömüp bedenimi kendi bedenine bastırdığında gülmeden edemedim. "Yeni uyanınca ayrı bir güzel kokuyorsun Roseanne." diyerek geri çekildiğinde kocaman gülümsedim. "Sen de her zamankinden daha güzel oluyorsun." dediğimde duraksadı.

"Ben güzel değilim," diyerek reddetti hemen. "Yakışıklıyım." Göz kırptığında kıstım gözlerimi. "Güzellik yalnızca kızlara özgü değil Jeon, bunu da ben mi öğreteyim yani, edebiyat öğretmenisin sözde." Bu dediğim minik bir kahkaha atmasına neden olurken "Biliyorum güzelim," deyip uzanarak kısa bir öpücük kondurdu alnıma. "Şakaydı."

80's Obsession || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin