Avustralya / Peninsula
Ocak ayının 23. günü, 1980"Hayallerde ve aşkta imkansız olan hiçbir şey yoktur, demiş ünlü düşünür."
Ellerim çenemin altında, tüm odağımı vermiş bir biçimde dinliyordum Bay Jeon'u. Diğer derslerin aksine bugün soru-cevap yapmak yerine 'Kırmızı ve Siyah' adlı bir romanı anlatmayı seçmişti. Bu benim için çok daha iyiydi çünkü bütün bir sınıf ona bakarken benim bakışlarımdan rahatsız olmazdı.
Anlattığı kitap ise imkansız aşklar yaşayan bir öğretmeni konu alıyordu, garip bir tesadüftü bu.
"Julien bunun pek âlâ farkındaydı, bu yüzden öfkeyle ve hırsla Verriere'e gidip kasabanın kilisesinde Bayan Renal'i buldu ve ona iki el ateş etti."
Bu anlattığı tüylerimi ürpertirken bakışlarım korkuyla dolmuştu. Her şey çok güzel gidiyordu bu âna kadar, fakat Bay Jeon ile bağdaştırdığım Julien psikopat ve takıntılı bir manyak çıkmıştı.
"Bunun üzerine adam öldürmeye teşebbüsten idama mahkum edildi. Fakat onu kurtarmak için çırpınan biri vardı, bir kadın." Merakla yerimde doğrulduğumda kısa bir süre sınıfta gezdirdi bakışlarını, herkesin onu dinlediğini görünce devam etti.
"İki el ateş ettiği biricik aşkı Bayan Renal. O çırpınıyordu deliler gibi, Julien'i kurtarmak için mahkemeye başvurdu fakat nafile." Renal denen kadın kafayı yemiş olmalıydı, ne kadar aşık olursa olsun kendisini öldürmeye teşebbüs eden bir insanı kurtarmak için deli olmak gerekirdi
"Çok saçma." diye bir ses yükseldi sınıftan, ispanyol güzeli Sofia'ya aitti bu ses. "Neden kurtarmak istesin ki? Mantıklı bir sebebi var mı?" Bunun üzerine Bay Jeon sözünü bölmesine kızmayarak "Var." deyip ardından eklemişti.
"Aşk." demişti bakışları çok ama çok kısa bir süreliğine benimle kesişirken, hemen başka yere dönmüştü. "Aşk mantıklı bir sebep aramamak için gayet yeterli." Sofia bir şey demeyerek yerine oturduğunda yanı başımdaki Melany sinirle kulağıma yaklaşmıştı.
"Bu iki oldu Chaeyoung, neler oluyor anlat Tanrı aşkına." Neyden bahsettiğini anlamayarak baktığımda ekledi. "İki derstir romantik bir olay geçse Bay Jeon'un gözü sende oluyor, sakın tesadüf deme, bunun tesadüf olma ihtimali benim Yixing'den nefret etme ihtimalimden daha düşük." Bir şey diyemeyerek öylece kaldığımda Bay Jeon'un sesi geldi hemen.
"Bugünlük bu kadar olsun, devamını kendiniz okusanız çok daha iyi." Bunu demesinin üzerine Yixing girdi lafa. "Bay Jeon, sabah sorduğum şeyi kabul ediyor musunuz? Ona göre hazırlıkta bulunacağım da." Yarın haftasonuydu ve Yixing evinde kendi doğum günü partisini düzenleyecekti. Sınıftaki çoğu kişiden gizlese de ben ve Melany'e özel davetiyeler yollamıştı.
"Kabul ediyorum tabii." demişti Bay Jeon hafif bir gülümsemeyle. "Orada bulunacağımdan emin olabilirsin." Heyecanla yerimde kıpırdandığımda şimdiden yarının derdine düşmüş gibiydim, onunla okul dışında aynı ortamda bulunmak pek sık gerçekleşmezdi çünkü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanficSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...