bölüm 26 : yiten bir aşkın silikliği

1.1K 143 283
                                    

İtalya / Floransa
Şubat ayının 28.günü, 1980

Floransa Katedrali tıpkı fotoğraflardaki kadar büyüleyici gözüküyordu yakından bakınca, mimarisinden çok İtalya'nın havasından olacak ki bu güzel şehirdeki her yapıt büyülendiğimi hissettiriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Floransa Katedrali tıpkı fotoğraflardaki kadar büyüleyici gözüküyordu yakından bakınca, mimarisinden çok İtalya'nın havasından olacak ki bu güzel şehirdeki her yapıt büyülendiğimi hissettiriyordu.

Bakışlarım katedralde gezinirken yanı başımda elinde tuttuğu ve gezi rehberinden zorla almış olduğu kamera ile güzel açı bulmak için şekilden şekilde giren Melany konuşmaya devam etti. "Hayatımda aldığım en güzel karar buraya gelmek Roseanne, Floransa bu kadar güzelse Milano nasıldır kim bilir." Sesindeki heyecan ve mutluluk yadsınamaz şekilde belliyken onun bu sevinçli haline gülümsemeden edemedim.

"Ben de burayı çok sevdim ama teyzemi göremeyecek olmak içimi burktu, gezi anlamsızlaştı benim için." Bugün İtalya'daki ilk günümüzdü ve büyük talihsizliktir ki gitmeden önce teyzeme yazmış olduğum mektuba cevap alamamıştım. Onun yaşamakta olduğu şehir Floransa'ya çok uzaktaydı, mektupta yanıma gelmesini rica etmiştim ama bir türlü iletişim kuramamıştık, onu göremeyecektim.

"Burada bu kadar vakit geçirmek yeter gençler." diyen tur rehberine döndüm, henüz yeni gelmiştik." Daha görülecek çok yer var, hem kalacağımız otel katedrale çok yakın olduğundan camdan da izleme şansına sahipsiniz, şimdi valizlerle beklemek yerine yerleşmeye gidelim, zaten çok kalabalık olduğumuzdan dikkat çekiyoruz." Yaklaşık 30 kişilik bir ekip vardı gezimizde, diğer kısım şu an Milano'yu geziyordu, bir hafta sonra ise onlar buraya gelecek, biz Milano'ya geçecektik, her şeyin çok güzel olacağını hissediyordum.

Beklediğimin aksine Jeongguk geziye gelmemişti, iki hafta boyunca sürecek olan bu seyahati kaçırmış olmasının sebebi elbette bendim, benden uzak durmaya, kendini unutturmaya çalışıyordu.

Son konuşmamızdan sonra göz göze bile gelememiştim onunla, ilk defa tattığım aşktan öte güzel hissi bana yaşatan kişi olmasına rağmen ona 'daha önce hiç gerçekten âşık olmadım' imasında bulunmuş, bir nevi yaşadıklarımızı hiçe saymıştım. O ise okula gelmeyi bırakmış, ortadan kaybolmuştu, ilk defa bu kadar uzak kalıyordum ondan.

Belki doğrusu buydu ama kalbim asla kabullenemiyordu gerçeği, 'Jeongguk düzelecek' diye hayaller kurduğum saatlerin haddi hesabı yoktu. Ama o düzelmek için kendini zorlamayı bırak, çabalamamıştı bile. Tek yaptığı okulda beni göz hapsine tutup rahatsız etmek, olumsuz dönüt alınca ise vazgeçmek olmuştu.

Şimdi o kadar uzaktık ki birbirimize, karşıma geçtiğinde gözündeki aşkı seçemeyeceğimden emindim, göreceğim tek şey yiten bir aşkın silikliği olacaktı.

"Gidelim." diyerek beni dürten Melany sayesinde geldim kendime, Jeongguk zihnimin ucuna uğrasa bile tüm fonksiyonlarımı altüst ediyor, olduğum yerde kalakalmama neden oluyordu, her ne olursa olsun üzerimdeki etkisini görmezden gelemezdim, özlemiştim.

"Bay Jeon'un gelmemiş olması büyük talihsizlik," diyerek seslice lafa giren bizim ekipte olduğunu duyduğum anda göz devirmeme sebep olmuş kişi Sofia'ydı. "Sürekli bahsederdi İtalya'ya olan hayranlığından." Benim Jeongguk'tan uzak durduğum dönem bu anı kolluyormuş gibi hazırda bekleyen Sofia için bir fırsattı elbette, yüzsüzlükle bile olsa Jeongguk'un peşinden ayrılmamış, emrivaki yaparak bir şekilde çok yakınlarmış gibi lanse etmeye çalışmıştı.

80's Obsession || rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin