Avustralya / Peninsula
Şubat ayının 3. günü, 1980Yanılmıştım.
Sayamayacağım kadar çok konuda üstelik, özellikle de teyzeme karşı söylediğim şeyler hakkında yanılmıştım. Onun dediklerini umursamayıp kendimden emin davranmış, yalnızca izin verirse her şeyin hallolacağını ve gayet de güzel idare edebileceğimi söylemiştim.
Fakat hayır, hiçbir şeyi idare edemiyordum.
Teyzem gideli dört gün olmuştu. O zamandan beri en büyük sıkıntım geceleri başlıyordu. Ev karardığında önüme gelen her ışığı yakıp son ses müzik açsam da anlamsız bir korku kaplıyordu içimi. Sebebini bilsem de getirmiyordum aklıma fakat nafile, her zerrem o iz sürücüyü hatırlatıyordu bana.
Mektupları canlanıyordu zihnimde, son mektupta açık açık 'evine geldim' demişti bana. 'Sana seni sevdiğimi söyledim, bir de hafiften öptüm yanağını.'
İğrenç hissettiriyordu tüm bunlar. Tanımadığım bir adamın en savunmasız anımda bana temasta bulunmuş olması, korkunç dercede rahatsız edici bir histi. Bazen öylece oturup odamdaki pencereyi izliyordum, önünde biri belirirse diye de savunma amaçlı vazo da tutuyordum elimde.
En zoru ise hastalığımdı. Her ayın sonuna doğru geçirdiğim periyot dönemleri günlerimi ve özellikle gecelerimi zehir ediyordu. Ağrıdan kıvranmama rağmen hap içemezdim çünkü küçüklükten beri fobim vardı haplara, görünce bile midem bulanırdı. Sırf bu yüzden periyot dönemlerimde defalarca hastanelik olmuştum.
İşte tüm bunlar sebebiyle geçen hafta Jeongguk ile yaşadıklarımızı hayal edip mutlu olamamıştım bile, yalnızca boş boş oturuyordum evde. Üstelik teyzemin odasında kalmaya karar vermiştim, onun odasındaki pencere karşı komşunun evine bakıyor olduğu için bu tercihi yapsam da yine rahatsızdım.
Evdeki her pencereyi koca demirliklerle kapatmak geliyordu içimden, kafayı yemiştim.
"Bu hafta işleyeceğimiz ikinci psikolojik rahatsızlık 'Erotomani' olacak." Diyerek sınıfta volta atmaya başladı Bay Dany, dersteydik, fakat benim kafam çok uzaktaydı.
"Halk arasında 'Eros Hastalığı' olarak da bilinen bu psikiyatrik rahatsızlık, geçen haftalarda işlemiş olduğumuz bipolar bozuklukla da epey bağlantıya sahip." Konu hakkında en ufak bir fikrim yoktu, psikoloji dersini oldum olası önemsememiş ve sevmemiştim.
"Güzelce kavrayabilmeniz için elimden geleni basit kelimeler kullanmaya çalışacağım, aklınıza bir şey takılırsa sormaktan çekinmeyin, zira bu konu hakkında sözlü yapma olasılığım çok yüksek." Bu cümle ile kafamdaki tüm düşüncelerden kurtulup derse vermek istedim kendimi, Tanrı aşkına birkaç haftaya kapanacktı okul, sözlüye ne gerek vardı?
"Basitçe tanımlayacak olursak Erotomani; karşılıksız, takıntılı ve platonik aşk olarak bilinir. Hastalığa mensup kişinin birinin kendisine âşık olduğuna inandığı hezeyanlı bozukluktur." Zihnimi zorlamadan direkt iz sürücüden aldığım mektuplar gelmişti aklıma, biraz daha bilincim yerine gelirken bir soru yükseldi sınıftan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
80's Obsession || rosékook
FanfictionSeninle kış ayında öpüşmenin en güzel yanı dudaklarımızın soğuk olması Roseanne Park. Her anımsadığımda sıcaklığınla ısınıyorum çünkü. Bunu bilmene rağmen bana 'sarhoş oluncaya dek öpüşelim mi?' diyorsun. Fakat biz ikimiz zaten fazla sarhoşuz. -Tama...