⚜ Lütfen oy vermeyi unutma. :)
"Gün gelir, yaşama dair yaptığın bütün planlar senin tersi istikametine doğru koşarak yol alır. Ve bazen tesadüfle karşına çıkan bu plan bozucu faktöre şükreder hale gelir, aşık olursun."M.Y
Hani bir filmi izlerken pürdikkat filme odaklanırsınız da oyuncuların ne düşündüğünü ne hissettiğini ve filmin akışının ne yöne gittiğini deli gibi merak edersiniz ancak o an ki sahne öyle gereksizce uzatılır ki sabırsızlığınız sonucu ya filmi kapatmak istersiniz ya da merakınıza yenik düşüp sahnenin sonunun gelmesini beklersiniz.
Kafamda, sabrım ve merakım bir savaşa girmiş durumdaydı zira karşımda duran bu iki genç adamın tuhaf gerginliklerini sessizce dikilerek izlemek içimde arsız bir sıkıntının baş göstermesine neden oluyordu.
Biraz daha böyle bakışmaya devam ederlerse Aksel'in, 'winter is coming' diyerek gözlerini kısıp Koray'a etkileyici bir bakış atarak dondurması veya Koray'ın, ceketinin iç cebinde sakladığı mavi 'ışın kılıcını' aniden çıkarıp pozisyon alması an meselesi olabilirdi. Ancak daha da geleneksel düşünmem gerekirse 'Allahu Ekber' nidalarıyla çevrede yeniçeri aramalarını da garip karşılaşmazdım.
Pekâlâ... Esrarengiz filmlerden fırlamış gibi duran -inkâr etmemek gerekir ki fazlasıyla göz alıcı görünüyorlardı- ve ellerini hâlâ birbirlerinden ayırmayan bu iki cengaveri ayırmak sanırım bana düşüyordu çünkü daha fazla bu saçmalığı düşünüp kendimi yormaya dayanamayacaktım, sıkılmıştım.
İki adım ileri atarak elimi hafifçe Koray'ın omzuna attım. Sadece dokunmam yetiyormuş gibi gözleri hemen beni bulunca hafifçe gülümsedim.
"Koray, gidebilir miyiz artık?" diye sordum sakin bir sesle. Neredeyse beni buradan götürmesi için yalvaracaktım. Nihayet araya girmemle film sahnelerinden bozma bakışmaları son bularak elleri ayrılmıştı.
"Seni... İstersen eve bırakabilirim?" diye soran Aksel tereddütlü bir ses tonu takınmıştı. Afallayarak ona doğru döndüm.
Şaşırmıştım ve şaşkınlığımın bakışlarıma yansıdığını biliyordum çünkü böyle bir atağı az evvel ki konumumuzun üzerine beklemiyordum. Şüpheyle birkaç saniye ona baktıktan sonra cevap vermek için ağzımı açtığım sırada Koray araya girdi.
"Bence sizden ve arabanızdan uzak durması onun için daha güvenli olur." dedi bana yandan kaçamak bir bakış atarak. "Üzerinin halini düşününce," Sesi, kinayeli çıkıyordu. "Teklifiniz biraz nahoş kaçıyor açıkçası." Birbirlerinden hiç hoşlanmadıkları ilk bakışta anlaşılacak kadar somut bir hale büründüğünde içimde garip bir sıkışma hissettim.
Koray'ın iğneleyici sözlerine karşılık Aksel'in dudaklarından 'hah' şeklinde küçümser bir gülüş çıktı. Yüzünde ifadesiz bir gülüş peyda oldu ancak bu samimiyetten uzak, asabiyete çok yakın bir gülüştü ve ben bu gülüşü az da olsa edindiğim deneyimlerden tanıyordum.
Tehlike vaat eden sinirli gülüşü.
Aksel sesli bir nefes alıp kayıtsız bir duruş takındı. "Asu'nun da söylediği gibi yaşanan görünmez kazaydı ve sorduğum soruya 'senin' cevap verebileceğini sana düşündüren nedir, anlayamadım?" diye imayla cevap verirken 'senin' kelimesine dikkat çekmek ister gibi özellikle baskı yapmıştı. Koray'a ters ters bakarken gözleri sorarcasına bana kaydı.
Ne yani onu desteklememi mi istiyordu?
Çok beklerdi.
"Neden bana öyle bakıyorsun?" dedim duruşumu dikleştirerek. "Sana göre görünmez olan bu kazaya tamamen sen sebebiyet verdin. Bana zarar veren ikinci dikkatsizliğin bu!" diyerek çıkıştığım esnada gözlerim Aksel'in arkasındaki noktaya kaydı. Emniyet merkezine düşmeme sebep olan kızın, Aksel'in kız kardeşinin sorgu dolu gözlerle ve çatık kaşlarla bize yaklaştığını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS VURGUNU
Romance"Yemin ederim ölüyorum sana Asu. Bitiyorum. Tükeniyorum sana bakarken." diye fısıldadı yakarır gibi. "Öyle ince işlemişsin ki aklıma-" Avuç içleriyle iki yandan şakaklarına vurdu, acısıyla ben sızladım. "Deliriyorum bu teslimiyetle... Gözlerimin gör...