"Yemin ederim ölüyorum sana Asu. Bitiyorum. Tükeniyorum sana bakarken." diye fısıldadı yakarır gibi. "Öyle ince işlemişsin ki aklıma-" Avuç içleriyle iki yandan şakaklarına vurdu, acısıyla ben sızladım. "Deliriyorum bu teslimiyetle... Gözlerimin gör...
"Yani ilişkimiz kolay olmayacak. Gerçekten zorlu olacak. Ve buna her gün katlanmak zorunda kalacağız. Ama ben bunu istiyorum. Çünkü seni istiyorum. Senin tamamını sonsuza dek istiyorum."
The Notbook-Noah
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
İnsanın yüreğini tepetaklak eden duygular vardır. Hissettiğin vakit kalbinin yerinden çıkacakmış gibi atmasına sebep olan iç gıdıklayıcı duygular... Damağında şekerimsi bir tat bırakarak o tatlılığın bütün vücuduna yayılmasını sağlayan, kendinde keşfedemediğin en ince noktalara dokunarak tenini yakan ve dahi seni sızım sızım sızlatan yaramaz duygular ve hepsinin merkezi aşk, efsunkardı.
Hayatımda hiç şimdiye dek tadamadığım onlarca duyguyu bana tattıran aşk denen bu illet beni ele geçirip mağlup etmişti.
Mağlubiyetim ise onu iliklerime kadar yaşadığım tek kişiye aitti.
Aksel, bana her dokunduğunda tenimden pul pul dökülen yıldız tozları vardı sanki. Teninin tenime değdiği noktalar parıldıyor, kendimi daha göz alıcı hissetmeme neden oluyordu.
Ve şimdi ben, bedenimdeki dokunuşların şiddeti ile dünyayı bile aydınlatacak derecede devasa bir fener gibi kocaman ışıklar saçıyordum.
Dudaklarıma kapanan aç dudaklarla şaşkınlığımı bir kenara fırlatıp sevdiğim adama saniyesinde karşılık verdim. Beklenmedik anda gelen bu atak bende ufak bir afallamaya sebep olsa da içimde yükselen sıcacık hisler tüm bozgunumun üzerini usulca kapattı.
Aksel, belimdeki ellerini uzaklaştırmadan sırtıma kaydırarak beni kendine bastırdı ve vücudumu tamamen vücuduna yasladı. Öpüşü soğuk değildi, ılık değildi. Öpüşü, kordan alevleri bünyesinde taşıyan volkan misali ateşten bir gömlekti.
Avuçlarımı sert göğsüne bastırıp acımasız öpüşüne kendimce karşılık veriyordum. Başımı sağa yatırdığımda Aksel, ona uyum sağladığım için inleyerek dudaklarıma daha aç şekilde saldırdı. Ara ara alt dudağımı dişliyor ve ağzının içine doğru çekiştiriyordu. Her darbesi daha fazlasını istediğine dair iradesini tetikler nitelikte giderek şiddetini arttırıyordu.
