45 | MADALYONUN KARANLIK YÜZÜ

7.8K 430 158
                                    

Okumadan önce yıldızı parlatırsak çok mutlu olurum.
Finale son iki! Keyifli okumalar.
:)

"Biz kırıldık, daha da kırılırız.
Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza."

Cemal Süreya

En yıkıcı darbelerin bile deviremeyeceği dağlar vardır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

En yıkıcı darbelerin bile deviremeyeceği dağlar vardır. Görkeminin büyüsüne kapılıp gözlerinizin kamaşmasına engel olamadığınız devasa büyüklükteki dağlar. Babalar, kızlarının hayatlarında bu dağlara benzer. Kızlarının sırtını yaslayabileceği, gücünü alabileceği ve hiçbir etken dahilinde yıkılamayacağını düşündüğü sarsılmaz güveni temsil ederler.

Bir zamanlar benim babam da aynı böyleydi benim için. Yıkılmaz bir dağ...

Ama artık o görkemli güçten geriye yalnızca yıkım kalmıştı. Dağ devrilmiş, parçalara ayrılmıştı. Şimdi değil ona sırtımı yaslamak, enkazının gölgesine bile tahammülüm yoktu.

Babam, kendini bitirmişti. Gözümde ve gönlümde. Babam her şeyiyle kendisini bizde bitirmişti. Abim için zaten bitikti ama benim kalbimde cılız bir mum ışığı gibi yanmaya devam eden o ateş bir damla suya yenik düşmeyi bekler gibi sönmüştü.

Artık yalnızca, o mum ışığının söndükten sonra geriye bıraktığı kesif koku kalmıştı. Sönen mumdan yükselen o uğursuz duman, kalbimde iğne ucu kadar kalan sevgiyi de beraberinde alıp havaya karışmış, tamamen yok olmuştu.

Babalar kızlarının dağıydı, benim dağım yerle bir olmuştu. Canımın, canımdan kopmasına sebebiyet verdiği an dağılmıştı da ben bilmemiştim.

Şimdi elimde öğrendiğim gerçeklerin ağırlığı, yıllar önce yaşadığım kaybın acısı ve hayal kırıklığının keskin parçalarıyla kalakalmıştım.

Avuçlarım tuttuğum keskin gerçeklikle acıyordu ve değiştirebileceğim hiçbir şey yoktu.

Aksel, Zerrin'in babamla ilgili sarf ettiği iğrenç sözlerden sonra memurlardan onu götürmesini istemişti. Tepki veremediğim için olduğum yerde kalakalmıştım ve bu Aksel'i çok korkutmuştu. Uzunca bir süre benimle iletişim kurmaya çalışmıştı ama susmaya devam etmiştim zira kafamdan geçen tek düşünce Zerrin'in babamla ilgili söylediklerinde haklı olma ihtimaliydi.

Hiç kimse için artık bunu kesinlikle yapmaz diyemeyeceğim bir sürece girmiştim. Yüzüne baktığım herkeste her şeyi yapabilecek potansiyel varmış gibi hissediyordum. Üstelik yaşanan onca şeyden sonra söz konusu babamsa eğer güven, üzerinde yürüdüğüm ince bir ipti sadece. İp her an kopabilir ve ben aşağıya düşebilirdim ki bu artık çok mümkün görünüyordu gözüme.

Suskunluğum uzarken Aksel'in telaşının arttığı dakikalarda beni bundan alıkoyan abimin emniyet merkezine gelmesi olunca tüm duygularım bir şelale misali kendilerini yükseklikten bıraktılar. Kendimi abimin kollarına nasıl attım, kaç saat boyunca durmaksızın ağladım bilmiyorum.

POLİS VURGUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin