44 | GÜNAH ÇIKARMA SEANSI

7.9K 435 182
                                    

Biz geldik! Kurgu gidişatı açısından çok kritik bir bölüm oldu. Lütfen ama lütfen yorumlarınızı eksik etmeyin ve oylarınızla yıldızları parlatın. :) Keyifli okumalar.

Hey ayrıca unutmadan, finale geri sayım açalım mı? Açalım açalım!

Finale son üç. ✨ 

*

"Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk.
Büyüyünce kalbin paramparça olacak."

Cemal Süreya

Duygular, iş onları tanımlamaya geldiğinde bazen tarifi imkânsız bir bilinmezliğe sürüklenebiliyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Duygular, iş onları tanımlamaya geldiğinde bazen tarifi imkânsız bir bilinmezliğe sürüklenebiliyormuş. O anda nasıl hissettiğinizin veya duygularınızın, kalbinizin derinliklerinde neye dönüştüğünün pek kelimelerle karşılığı yapılamıyor.

Çoğu zaman hissettiklerimi ayan beyan ortaya dökebilen bir kişiliğim var ancak an itibariyle, tam da şu saniyede her bir harf kifayetsiz birer simgeden ibaret. Genelde duygularını afili sözlerle dışarıya vuran Aksel oluyordu ama gözlerinde gördüğüm sağa sola savrulan kelimelerin cenginden kopan sözler diline vurmuyor olacak ki suskundu.

Aksel susunca ellerimi ayaklarımı bağlamışlar da her yanımı çaresizliğe bulamışlar gibi hissediyorum kendimi.

Aksel konuşmalı... Sakladıklarının bir yanı acı da olsa dilinden dökülecekler ortalığa savurmalıydı ki ben, yönümü bulabileyim.

Gözlerim aylar önce, bir kış gecesindeki senfonide birbirimize karıştığımızın şafağında göğsüne çizdiğim ve onu temsil ettiğine inandığım ağaç dövmesiyle gözleri arasında mekik dokurken yutkundum.

Dövmeyi, yarası sebebiyle fenalaştığında hastaneye kaldırıldığı zaman görmemiştim. Tedavisi yapılırken yanında değildim ve sonrasında üzerinde sargılar vardı ki gizlenmişti.

Şahit olduğum gerçekle Aksel'in yüzüne oturan afallama eş zamanlı titreşirken onun da bu manzarayı görmeme hazırlıklı olmadığı aşikardı. Bana ne zaman gösterecekti veya göstermek için hevesli miydi bilmiyorum.

"Geldiğini duymadım." dedi net bir sesle. Doğal davranıyordu. Pekâlâ.

Ayak uydurmak istedim ve omuzlarımı kaldırıp indirdim. "Su içmeye kalkmıştım. Kapının aralık olduğunu görünce bakmak istedim." Çevir kazı yanmasın Asu.

Çekinmemi gerektirecek bir şey olmadığını düşünüyordum. Sonuçta yaralıydı ve onu kontrol etmem garip değildi.

Başını aşağı yukarı salladı. "Anlıyorum." Resmi olmak bize hiç yakışmıyordu.

Göğsümde oluşan baskı ile derin bir nefes aldım. "Pansuman mı yapıyordun?" diye sordum yaptığı ayan beyan ortadayken. Bir çeşit normal davranma tavrı takınmıştım.

POLİS VURGUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin