Oy vermeyi unutmayalım. Tık tık!💥
"Her zamanda, her yerde sen bende yaşadıkça...
Sen evreninde sana seni aratacağım."Özdemir Asaf
Huylanıyordum.
Gür tüylere sahip bir kuş kanadını inadına inadına enseme sürterek beni uykumdan etmeye çalışıyordu. Bir de utanmadan üflüyor muydu enseme?
Kuşlar üfleyemezdi ki gagaları vardı onların, dudakları yoktu. Nasıl bükerek üflesinler?
O zaman sıcak bir yel mi değiyordu tenime? Uykuya dalmadan pencereyi açık unutmuş olmalıydım. Yine de kış ayında esen rüzgâr soğuk olurdu, biliyordum.
Neden içimi titreyen bir nefes gibi saçlarımın arasında geziniyordu bu sıcak yel? Huylanmanın yanına uyuşma da eklendi böylece. Vücudum yeli tanıyor gibi tepki gösterip karıncalanıyordu çünkü. Kalbim mi hızlanmıştı ne?
Burnuma dolan koku da güzeldi. Yaz aylarında taze portakal bahçelerinden yükselen kokuları andırıyordu ama daha şahsına münhasırdı. Sanki yerleştiği bedende evrim geçirerek kendine has bir nota elde etmişti.
Temas baskısını arttırdı ve ensemdeki ürperti çoğaldı. Omuriliğimden aşağıya doğru tüy gibi bir dokunuş inerken o kuşun sırtımda dolandığını hissettim ama bu dokunuş başkaydı.
Daha sıcak. Daha tanıdık. Daha içten. Daha davetkar. Daha daha daha...
Dudaklarım iki yana kıvrılırken, narin dokunuşlar eşliğinde yaz aylarından kopup gelen acı portakal kokusu bir kış yeline karışıp tenime üflendi. Aksel elinin tersini çıplak kalçamın üzerinde gezindirmeye başladığı an tiz bir inilti koptu dudaklarımdan. Elini geri çekmedi. Çekmediği gibi dudaklarını kalçamın biraz üstünden belime bastırdı ağırca.
Yüz üstü uzanıyordum yatakta. Kollarımı, başımı koyduğum yastığa sarmıştım ve üzerimde yalnızca bacaklarımı örten ince bir örtü vardı. Oysa uykuya dalmadan önce örtünün tamamen üzerimde olduğundan emindim.
Dün gece Aksel'in yanına geldikten sonra banyoda ve yatakta saatlerce birbirimize karışmıştık ve bana her soru sormak istediğinde onu dudaklarımla susturmuştum. Öyle ki bir süre sonra konuşmak istemediğimi anlayıp üstelememiş, ondan beklediğim ilgiyi -her anlamda- ince ince tenime işlemişti. Uyuyup uyanmış. Sevişip uyumuş, uyanıp sevişmiştik. Kendimi fiziksel olarak bitkin ama ruhsal olarak doymuş ve dinç hissediyordum.
Sabaha karşı Aksel'in göğsünde derin bir uykuya daldıktan sonra ise an itibariyle bilincimin bana sunduğu ilk detaylar bedenimde arsızca gezinen eller ile dudaklar olmuştu.
Aksel dudaklarını belimden başlayarak sırtım boyunca öperek arşınladı ve enseme ulaştı. Tenime değen ürpertiden öpücüklerine dilinin karıştığını anlayabiliyordum. Eli hala kalçamda ufak ufak gezinmeye devam ediyordu ki parmakları bacaklarımın arasına kaymaya başlayınca başımı yastığa gömüp avuçlarımı sıktım. Saçlarım hatırı sayılır düzeyde yüzümü perdeliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS VURGUNU
Romance"Yemin ederim ölüyorum sana Asu. Bitiyorum. Tükeniyorum sana bakarken." diye fısıldadı yakarır gibi. "Öyle ince işlemişsin ki aklıma-" Avuç içleriyle iki yandan şakaklarına vurdu, acısıyla ben sızladım. "Deliriyorum bu teslimiyetle... Gözlerimin gör...