"Dert, insana sevdiğinden geliyorsa şayet dermanını da onda aramak bir nevi gönüllü tutsaklıktı."
*
Bazı dalgınlıklar insanı alıp olmadığı zamanlara sürükleyince aklının hükmü elinden kayıyordu. Çok düşünmek kimi anlarda işe yarar bir durumken kimi anlarda da ceza olmaktan öteye gidemiyordu.
Çok düşünüyordum. Kendime ceza çektirecek kadar çok.
Dalgındım, hiç olmadığı kadar. Dikkatsizdim, dikkat çekecek kadar.
Son günlerde içinde boğuştuğum konular gittikçe artarken kalbimde oluşan sıkıntıya gem vuramıyordum. Anlam veremediğim bir şekilde Aksel'in benden kaçtığını hissederken buna sebebiyet veren şeyin ailesi olmamasını diliyordum.
Öncesinde de vurguladığım gibi aile dışındaki zorluklara her türlü göğüs gerebilirdim ancak aile... Elimi kolumu bağlardı. Bağlar mıydı?
Aksel'e sürpriz yaptığım akşamın üzerinden bir ay geçmişti. Geçen bir aylık sürede her zamanki Aksel ve Asu'yduk ama aramıza görünmez bir perde inmiş gibiydi. Aksel ile yan yana olup her zaman gülümserken onun gülüşünün bir anda solması ve uzaklara dalması ile belirsizliğe sıkışıyordum.
Bazı anlar geliyordu ki kendi içinde zorlu bir savaş verdiğini hissettiğim derin bakışlar yakalıyordum gözlerinde. Sıkıntıyla ovuşturduğu elleri, gerilen bedeni, kısılan sesi veya ansızın gelen bir dürtüyle kabuğuna çekilmesi. Alışkın olmadığım davranışlarını sorgulayıp üzerine gittiğim vakit ise elbette ki doyurucu bir karşılık alamıyordum. İş yerinde yorulduğundan veya canının sıkkın olduğundan bahsedip geçiştiriyordu beni.
Bahanelerine inandığımı sanıyorsa bunu kendime hakaret sayardım zira artık onu ne hissedeceğini bir bakışından anlayacak kadar iyi tanıyordum ama şimdilerde bu savım çürümeye yüz tutmuştu.
Belki de ben tanıdığımı zannetmiştim. Hayat en umulmadık anda en emin olduğun yerden seni vurmayı sevmiyor muydu zaten?
Üstesinden gelemediği bir derdi vardı ve ben buna ihtimal vermek istemiyordum. Aksel, hayatımda öyle sağlam bir yere oturmuştu ki sanki üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktu. Üzülmesini istemediğimden böyle düşünüyor olabilirdim ancak onu, engel olamadığı duygu değişimlerine sokacak derdinde debelenirken görünce ben üzülüyordum.
Benim her daim yanımda olduğunu bana hissettiren adama iyi gelememek canımı sıkıyordu. Üzerine gitmemek için kendimle savaşırken günden güne onu içine alan sıkıntıyla yüzleşmek ise hayli yorucu ve düşündürücüydü.
Öte yandan düşündüğüm tek şey Aksel değildi. Tek başıma halletmeye çalıştığım diğer sorunlar karşıma çıktıkça daha beter çıkmaza giriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS VURGUNU
Romance"Yemin ederim ölüyorum sana Asu. Bitiyorum. Tükeniyorum sana bakarken." diye fısıldadı yakarır gibi. "Öyle ince işlemişsin ki aklıma-" Avuç içleriyle iki yandan şakaklarına vurdu, acısıyla ben sızladım. "Deliriyorum bu teslimiyetle... Gözlerimin gör...