"Küçük anne, kelepir kız
Bir şey söyle bana
Bana bir laf et ki binlerce
On binlerce görüntü anlatamasın."Cemal Süreya
Mucizeler insanları kendine hayran bırakan ve olağanüstü bir etkileşim gücüyle meydana gelen doğaüstü olaylar olarak tanımlanıyorsa, şu an şahit olduğum muhteşem manzaranın mucizeden başka bir şey olduğunu düşünmek aptallık olurdu.Gözlerimdeki dinmek bilmeyen yaşlarla ellerimi çenemin altında birleştirmiş, oğluna sevgi dolu gözlerle bakan Yaren'i seyretmek mutlak bir mucizeyi simgeliyordu bana. İri yeşil gözlerinden aralıklarla düşen mutluluk gözyaşlarını hemen siliyor, sanki oğlu ağladığını fark edecek diye tatlı bir kaçma dürtüsüne sığınıyordu ve bu o kadar sevimli görünüyordu ki...
Bugün Rüzgâr Yormaz doğmuştu. Tarih 15 Ağustos 2022.
Beyaz düşlerle dolu tertemiz bir sayfa açacağımın sözünü kendime verdikten ve Aksel ile aramıza giren karanlıkları aydınlıklara dönüştürdükten iki gün sonra sabaha karşı telefonumuz çalınca tedirgin olmadığımızı söylesem yalan olurdu ancak işler tahmin ettiğimiz gibi kötü yönde gelişmemişti.
Tuna, telaşla Yaren'in doğumunun başladığını ve hemen yanına gitmemiz gerektiğini söylerken sesindeki korku iliklerime kadar işlemişti ama bu tatlı bir korkuydu. Apar topar soluğu hastanede aldığımızda herkesin geldiğini görmek içime su serpişti. Abim, Elif, Havva abla, Derin ve Murat da buradaydı.
Yalnız değildik, yalnız olmayacaktık ve her zaman böyle kalabalık, kocaman bir ailenin içinde gülümsemeye devam edecektik. İnanıyorum.
"Tuna gel otur şuraya yine bayılacaksın yoksa!" diyen Aksel'in alaycı sesiyle istemeden de olsa kıkırdadım. Yaren'in tepesinde dikilmiş büyülenmiş gözlerle karısıyla oğlunu seyreden Tuna bize kötü kötü bakıp silkelendi ve omuzlarını dikleştirdi.
"Ne münasebet ya?" diye inkâr ederken çok tatlı görünüyordu. "Ben prensesim öyle çığlık çığlığa bağrınca şey edemedim kendimi."
"Ney edemedin?" Aksel ona takılmaya devam ediyordu suratındaki hınzır gülüşle.
Belli etmemeye çalışarak Tuna'nın üzerine gitmesin diye dirseğimle karnını dürttüm. Tepkimi ilgi istediğime yormuş olmalı ki kolunu omzuma atıp saçlarımın arasına ufak bir öpücük kondurdu. Fırsatçı polis.
Fırsatları değerlendirenleri takdir ederdim.
Tuna homurtular eşliğinde kollarını göğsünde kavuştururken Yaren ona yüzünde asılı kalan şefkatli bir tebessümle bakıyordu. Yaren doğuma girince doktor, babanın da eşine eşlik edip etmeyeceğini sormuştu ve Tuna tereddütsüz içeriye dalmıştı. Yaklaşık yarım saat sonra baygın halde sedyeyle doğumhaneden çıkarılmasına hepimiz gülsek mi ağlasak mı bilememiştik. Kendine geldiğinden beridir de büyük bir dalga malzemesi olmuştu bu konu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POLİS VURGUNU
Romansa"Yemin ederim ölüyorum sana Asu. Bitiyorum. Tükeniyorum sana bakarken." diye fısıldadı yakarır gibi. "Öyle ince işlemişsin ki aklıma-" Avuç içleriyle iki yandan şakaklarına vurdu, acısıyla ben sızladım. "Deliriyorum bu teslimiyetle... Gözlerimin gör...