Hoş geldinizzz.
İyi okumalar çimlerimmm.
Şu an aynanın karşısına geçmiş ne giymem gerektiğini düşünüyorum. Alp'le buluşacağız, evet. Her ne kadar istemesem bile söylemiş bulundum. Kafamın dağılacağını da düşündüğüm için gidiyorum. Anonimi arama çalışmalarına da başlamış bulunmaktayım.
Diğer sınıflardan arkadaşlarımdan rica ettim, sağ olsunlar beni kırmadılar. Sınıf gruplarındaki numaraları bana atacaklar. Tek tek aramak biraz zor olacak ama değeceğini düşünüyorum. Umarım bulabilirim.
Jean pantolonumun üstüne giydiğim kısa kazak ile kombinimi tamamlayıp odamdan çıktım. Makyaj falan yapmamı beklemediniz inşallah. Salona geçip anneme çıktığımı söyledim ve montumu giyip evden çıktım.
Merdivenleri ikişer ikişer inerken Emir'i görmeyi beklemiyorum. Durduğumda, o da durdu. "Nereye böyle heyecanlı heyecanlı?" diye sordu Emir. Dışarıdan heyecanlı mı görünüyorum bilmiyorum ama içimde bir şeyler parçalanıyor. "Arkadaşımla buluşacağım." dedim. Alp'le buluşacağımı söylemek zorunda değilim. Hala kıskandırmaya çalışıyorum ya bu da benim aptallığım olsun.
"Kumsal' la mı?" diye sordu Emir hiç beklemediğim bir şekilde. "Hayır," dedim ve duraksadım. Söylemeli miyim? Hayır. "sen Açelya Teyze'ye geldin galiba?" diye sordum. Alp'le buluştuğumu neden söylemek istemediğim hakkında en ufak bir fikrim yok. "Evet, ona geldim." dedi Emir bir basamak daha bana yaklaşırken.
"Kapıda ayakkabılar vardı. Bir sürü kadın ayakkabısı, dikkat et bence." dedim ortamdaki gerginliği almak için. Şu piknik mevzusunu açacak diye ödüm kopuyor. Umarım açmaz. Açmasın.
"Günü var babaannemim, bende onun için geldim zaten." dedi ve devam etti. "Pastaları kaçıracağımı düşünmedin inşallah." dedi hafifçe gülerken. Söylediğine bende güldüm. İçimden gülmediğime zıkkım ye inşallah dediğime inanıyorsunuz diye düşünüyorum.
"O zaman görüşürüz, ben gideyim." dedim ve geçmek için sağa doğru adım attım. Emir'de benimle aynı anda sola adım atınca afalladım. Beklemiyordum. Niye bekleyim çünkü? "Pazartesi yapsak şu kek pasta işini, salı günü konuşmak istiyorum." dedi ve ekledi "Daha fazla beklemek istemiyorum." dedi.
Gözlerimin dolduğunu hissedebiliyorum ama şu an sırası değil. Gerçekten değil. Belki de bunu yapmamam gerekiyordur. Yapmazsam üzülecek ve anlayacak ve başkasını severken benim onu sevdiğimi öğrenmesi isteyeceğim en son şey. "Tamam yaparız, yarın görüşür." dedim ve bir şey demesini beklemeden merdivenlerden hızlı hızlı inmeye başladım.
Zorlanıyorum, kaldıramıyorum, zoruma gidiyor.
.
Alp'le buluşup bir kafeye geldik ve şu an siparişlerimizin gelmesini bekliyoruz. Ne konuşmam gerektiği hakkında en ufak bir fikrim yok. Alp'de konuşmuyor. Şu an aşırı rahatsız edici bir sessizlik var ve ben her an ağlamaya başlayabilirim.
"Nasılsın?" sessizliği bozan Alp oldu. "İyiyim, sen?" diye sordum. Ne konuşacağız ki? "İyi bende." dedi ve tekrar sustu. Şu an utanmam normal mi? Siparişler geldiği zaman azda olsa konuşmaya başladık. Alp'i sevdim, samimi birisi. Sohbeti de iyi.
Kafeden çıkıp ev yolunu yürümeye başladık. Alp, bırakmayı teklif etmişti. Hayır demedim. Yalnız kalırsam düşünürüm çünkü. Düşünmek istemiyorum. Konuşa konuşa yürürken telefonuma gelen bildirimle telefonumu montumun cebinden çıkardım. Arda yazmıştı. Onu çok ihmal ettim. Bir derdi olduğunun farkındayım. Kendi sorunlarım yüzünden Arda ile ilgilenemedim. Galiba bu da bencillik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUL BENİ/texting
Teen Fiction-Bu kadar zor mudur kazanmak? -Savaştığın ve istediğin sürece hayır.