Sürpriiiizz. Ben geldim. Hoş geldim.
Sizde hoş geldiniz çimlerim.
İyi okumalar diliyorum<3
Kumsal, bana konum atar atmaz eve çıkıp eşyalarımı bırakıp annemden izin almıştım. Emir'e de kısa bir mesajla olanları anlatıp haber vermiştim. Her ne kadar benimle gelmek istese de buna izin vermemiştim. Daha önemli sorunlar var. Şu an Kumsal'ın bana ihtiyacı var ve yanında olmalıyım.
Kumsal'ın attığı konuma geldiğimde etrafı gözlerimle tarayıp Kumsal'ı bulmaya çalıştım. Buldum. Kaldırımın üzerinde elleri ve kollarını dizlerine bağlamış bir şekilde oturuyor. Bir de ağlıyor.
Koşarak yanına gittiğimde, geldiğimi fark edip yerinden hızlıca doğruldu ve kollarını boynuma doladı. Daha şiddetli ağlamaya başladığında, bende kollarımı onun beline doladım. "İnanmıştım." diye sürekli tekrara etti Kumsal. Hiçbir şey demeden ağlamasına müsaade ettim. Çünkü tam şu an, burada buna ihtiyacı var.
Biraz da olsun sakinleştiğinde onu, kendimden uzaklaştırdım ve avuç içlerimde göz yaşlarını sildim. "Biraz oturalım ve anlat. Olur mu?" diye sordum. Hafifçe başını aşağı yukarı salladığında, biraz önce kalktığı yere onu tekrar oturttum.
Bana doğru döndüğünde derin bir iç çekti ve cebinden telefonunu çıkardı. Şifresini girip bir şeyler açmaya başladı. Sabırla açacağı şeyi bekledim. En sonunda bir fotoğraf açıp, telefonu benim elime verdi.
Gördüğüm fotoğrafla gözlerim olabildiğince büyürken, Kumsal'ın ağlaması daha da şiddetlendi.
Başını omzuma yasladığında konuşmaya başladı. "Hani Özcan beni eve bırakacaktı ya? Ben annemler görür falan diye istemedim. İlk o eve gitti bende devam ettim. Sonra çantamdan telefonumu almak için çantamı açtım. Şarj aleti bende kalmış. Şarjı falan yoktur diye götüreyim dedim. Çokta uzaklaşmamıştım zaten." dedi ve derin bir iç çekti.
"Sonra ben tekrar döndüm. Evlerinin olduğu sokağın başındayken, evlerinin önünde Özcan'ı gördüm. Sonra da işte kanıt niteliğinde fotoğrafları çektim." dedi.
Elimdeki fotoğrafa baktığımda dişlerimi daha fazla sıkmaya başladım. Kumsal, başını omzumdan kaldırdığında göz yaşlarını sildi ve devam etti.
"Ben onu gerçekten çok seviyorum." dedi ve bir an duraksadı. "Seviyordum, artık içimde ona karşı nefretten başka hiçbir şey yok. Ama bana, beni tanımak istediğini söyledi. Neden böyle yaptı." alaycı bir gülüşle "Hoş bugün şarj aletini vermek için dönmeseydim, salak yerine konmaya devam edecektim."
Benim konuşmama müsaade etmeden devam etti. "Lütfen bir şey söyleme. Ben yarın okulda kendisiyle konuşup, söylemem gereken her şeyi söyleyeceğim. Eğer Emir' e de anlatırsan o da bir şey söylesin olur mu?" diye sordu. Şu an bana kalsa gider, Özcan'ın kafasını kaldırımla sürter sonra da çevire çevire bir tepeden fırlatırım. Ama yapamıyorum...
"Sen nasıl istersen. Ama böyle birisinin yaptığı şey için bu kadar üzülmeni istemiyorum. Her ne kadar seviyor olsan da, bunu kendine yapma olur mu?" diye sorduğumda başını sallamakla yetindi.
.
Şu an apartmanın önünde Arda, Emir, ben ve annemler çekirdek çitliyoruz. Emir'e annem ve babaannesine yakalanmadan olanları kısa bir şekilde özet geçmiştim. Başta inanmasa da ona gösterdiğim fotoğraf ile şok olmuştu. Bende olmuştum vallahi.
Özcan'ı arayıp olayın tam olarak ne olduğunu öğrenmek istese de ona Kumsal'ın söylediklerini söyleyip, durdurdum.
Şu anda da annemlerin dedikodularını dinliyoruz. Mübarek mahalle, mahalle değil. Aldatanlar, aldatılanlar. Yeni iş kuran, işi batan. Bütün mahalleyi tek tek elden geçirdiler resmen. Açelya Teyze henüz herkesi tam tanımadığı için ara ara dahil olsa da ondan da mobese ışığı seziyorum.
Tekrardan evlere dağıldığımızda kendimi yatağıma attım. Anam ağladı bugün. Alp'e fazlasıyla üzülmüştüm. Üstüne Özcan'ın yaptığını öğrenmiştim. Daha bir iki saat önce Kumsal çok mutlu, kafasının karışmasını istemiyorum demiştim Alp'e.
Şu an kafasının karışması için bir neden var mı? Hayır, yok. Ay yeni çiftim, hayırlı uğurlu olsun o zaman. Ama bunu Kumsal'a söylemeden önce Özcan'a haddini bildirmemiz gerekiyor.
.
Yeni bir gün ve biz daha kargalar kahvaltısını yapmadan okuldayız. Arka bahçede Emir'le diğerlerinin gelmesini bekliyoruz. Emir'in omzu gerçekten çok rahat. Yastık sevgilim benim.
"Çıkışta bir işin var mı?" diye sorarak sessizliği bozan iki gözümün çimi oldu.
"Hayır, yok. Neden sordun?" diye sordum başımı omzundan kaldırırken. "Seni bir yere götürmek istiyorum. Bana birkaç saatini ayırır mısın?" diye sordu. Bu çocuk biraz fazla kibar. Yanaklarını ısırsam ne olur ki?
"Tabi ki de ayırırım. Soru mu bu?" dediğimde bakışlarım hızla bize yürüyen Kumsal ve arkasından ona yetişmeye çalışan Özcan'a takıldı. Galiba Kumsal öğleni beklemeyip Özcan'la konuşmuş.
Yanımıza nefes nefese geldiğinde "Emir, şu beyinsiz arkadaşını sustur yoksa dilini kesip kurda, kuşa yem edeceğim." dedi ve hızlı, pardon sert bir şekilde ortamıza oturdu. Fazla sinirli. Haklı olarak.
"Ya Kumsal, sen gerçekten yanlış anlamışsın. Beni bir kere dinler misin?" dedi Özcan, yanımıza geldiğinde. Yolarım ama ben bunu. Tam söze atlıyordum ki Kumsal konuştu.
"Neyi yanlış anlayacağım lan. Süpürge ağızlı seni. Gözümün önünde sömürdün kızı. Fotoğraf gösteriyorum. Yetmiyor, video izletiyorum hala yanlış anlaşılma diyorsun. Biraz daha burada dikilirsen kendine saygın olmadığını düşüneceğim. Gerçi pek varmış gibi gözükmüyor ama..." dedi ve sırtını banka verdi.
Ben yine söze atlayacağım sırada, bu sefer de Emir konuştu. Ben yokum galiba. Bütün sinirim içimde patladı.
"Bence de Özcan şimdi git. Daha sonra konuşulur ama git." dedi üstüne basa basa.
Özcan bir şey söylemeden arkasını dönüp gittiğinde hepimizin gözü karşıdan gelen iki kişiye takıldı.
Alp ve Ensar ikilisi buraya geliyor. Daha doğrusu Özcan'ın üstüne geliyorlar. "Alp!" diye bağırmama kalmada, Alp yumruğunu Özcan'ın yüzüne geçirdi.
Buyurun cenaze namazına.
Dünden beri okunma sayın dört katına çıktı. Hepinize ne kadar teşekkür etsem az.
O kadar mutluyum ki dünden beri salak salak sırıtıyorum.
Bu hikayeye şerefsiz biri lazımdı. Tuana yeter mi? Asla
Seni seçtim Özcan. Özcanları da sevmem zaten.
Yorum ve vote atan elleri yine ısırıyorum.
Çok teşekkür ediyor ve sizi çok seviyorum<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUL BENİ/texting
Novela Juvenil-Bu kadar zor mudur kazanmak? -Savaştığın ve istediğin sürece hayır.