Hoş geldiniz çimlerim.
Gecikme için özür dilerim.
İyi okumalaaaarrr<3
Hayatımın en zor geçen dakikaları olabilir şu an geçen dakikalar. Abim bize, biz abime bakıyoruz. Hala Emir'in kucağından olduğum gerçeğini göz önünde bulundurursak abimin kızaran yüzü gayet haklı. En sonunda ölüm sessizliğini abim bozdu.
"Ne oluyor lan burada?" diye sordu. Sesini olabildiğince sakin tutuyordu. Tutmasa annem aşağıya inerdi. Bu da üçümüzün de en son isteyeceği şey, emin olabilirsin. Abimin konuşmasıyla Emir beni bir anda bıraktığı için yere düştüm.
Evet, şu an yerdeyim. Emir, hala abime bakıyor. Ben umurunda dahi değilim. "Lan küçük puşt! Ne bırakıyorsun benim kardeşimi pat diye" dedi ve Emir'in kafasına hızlı bir şekilde vurdu. Yerimden doğrulduğum zaman abimin önüne geçip, kulağına doğru fısıldadım.
"Evde konuşalım lütfen!" dedim. Kafasını salladığından elimi tutup yukarı çıkmaya başladık. Abimin bana sevgilim olduğu için kızmayacağını gayet iyi biliyordum. Ama bizi gördüğü pozisyon bütün bildiklerimi silmeme yetti.
Kapıyı çalıp, beklemeye başladığında kulağıma doğru eğildi ve "Üstünü değiştirip hemen odama geliyorsun." dedi. Başımı sallayarak onu onayladığım zaman evin kapısı açıldı.
"Hoş geldiniz böceklerim." diyerek annem bana ve abime ayrı ayrı sarıldı. "Anne çok açım, yemek ne var?" diye sordu, öküz abim. Ne kadarda kibar öyle değil mi?
"İçli köfte yaptım oğlum, baban da gelsin yersin." dedi annem abimin montunu asarken. Gördüğünü gibi Verda'ya aç mısın diye soran yok. Bunu dile getirmeyeceğim. Lakin abimin beni öldürmesini istemem.
Ellerimi yıkayıp odama geçtim ve kendimi direkt yatağa attım. Abim ne diyecek? Ben ona ne diyeceğim? Acaba ağladığım zaman, Emir yüzünden olduğunu anlar mı? Anlarsa kötü olur. Anlamasın.
Üzerimi değiştirip odamdan çıktım. Hemen yan odamda olan abimin odasının önüne geçtim. Çok kızar mı? Kızmaz. Yani umarım kızmaz. Kapıya yavaşça vurup, açtım ve kafamı içeri doğru uzattım.
"Geleyim mi abi?" diye sordum. Gelme desin. Çok amin.
"Gel çapkın bücürük, gel bakalım." dedi abim alaylı bir sesle. Çapkın mı dedi o? Vallahi çapkın dedi. Kafasını falan mı vurdu acaba? Vursa duyardım değil mi? Duyardım, evet.
"Gelsene kızım. Ne dikiliyorsun kapının ağzında?" diye bağırdı abim. Yine haklı. İçeri girip, kapıyı kapattım. Yatağın ucuna oturduğumda, abim eliyle yanını işaret ederek, beni yanına çağırdı. Sağ kolunu omzuma attığında benim konuşmama müsaade etmeden konuşmaya başladı. Uzun bir konuşma olacak, belli.
"Bak prensesim. Büyüdüğünün annemlerde, bende farkındayım. Erkek arkadaşın olabilir. Birini sevebilirsin. Birisi seni sevebilir. Tam yaşındasın şu anda. Aşık olacaksın, seveceksin. Hem de çok deli bir şekilde seveceksin. Ama her şeyin bir sırası var. Bunu unutma tamam mı? İleride pişman olacağın hiçbir şey yapma." dedi ve saçlarımın üzerine küçük bir öpücük kondurdu.
"Ayrıca o küçük puşta söyle seni üzmesin. Kafasını kırarım onun. Geçen ki ağlama nedenin Emir olduğunu biliyorum. Eğer tekrarı yaşanırsa emin ol böyle olmam." diye devam etti ve beni daha sıkı sardı.
"Son olarak ben değil, annem ya da babam görse böyle olmazdı. Bunun farkındasındır umarım." dedi ve koluma hafif bir şekilde vurdu.
"Farkındayım. Bir daha olmayacak. Teşekkür ederim." dedim ve yanağında sulu sulu öptüm. Canım öküz abim.
"Şimdi git, işim gücüm var. Seninle uğraşamam." dedi ve beni yataktan yitti. Şu an yine yerdeyim. Kaderim bu benim.
.
Abimle konuştuktan sonra odama geçip, biraz ders çalıştım. Bu aralar biraz fazla boşlamıştım. Konu tekrarı yapıp test çözdükten sonra ders çalışma işini bitirip, masamı topladım. Muhteşem ötesi rahatlıkta olan sandalyemden kalkıp, yatağıma uzandım.
Telefonumu komodinden alıp, ekranını açtım ve gelen mesajla baktım. Emir'den bir sürü mesaj vardı. Neden acaba? Haber vermedim ki çocuğa.
Emir: Verda?
Emir: Bir şey dedi mi abin?
Emir: Çok kızdı mı?
Emir: Annene falan söyledi mi?
Emir: Çok kızdıysa bütün suçu bana at olur mu?
Emir: De, Emir peşimi bırakmıyor falan de.
Emir: Kızmasınlar sana.
Emir: Olmadı, ben abinle konuşurum.
Emir: Anlatırım durumu.
Emir: Çıkar karşısına derim, "Seviyorum ben senin kardeşini."
Emir: Ama sana bir şey demesin.
Emir: Derse de çok üzülme olur mu sevgilim?
Gel de yeme bu çocuğu. Bu kadar abartarak yazmasına da şaşırmıyorum. Abimin o bakışlarından sonra bende biraz fazla tırsmadım değil. Yerim lan seni. Daha fazla endişelendirmeden, mesajlarına cevap vermeye başladım.
Verda: Sakin ol, Emir.
Verda: Haber vermediğim için özür dilerim.
Verda: Ders çalışıyordum, kaptırmışım kendimi ondan görmedim.
Verda: Ayrıca abim bir şey demedi.
Verda: Sadece uyardı.
Verda: Daha dikkatli olmamızı söyledi ki haklı da.
Verda: Bundan sonra daha dikkatli olalım, olur mu?
Verda: En azından mahallede.
Mesajlarımı anında gördü ve benim yazmam bitince yazmaya başladı.
Emir: Çok korktum, ayrılmamızı isteteyecek diye.
Emir: Bundan sonra daha dikkatli olacağıma emin olabilirsin.
Emir: Başka bir şey dedi mi?
Verda: He evet, dedi.
Verda: Söyle o küçük puşta seni üzmesin dedi.
Emir: Buradaki "küçük puşt" ben oluyorum galiba.
Verda: Ta kendisi.
Emir: Güleyim bari. Hahahahaha.
Emir: Seni bırak üzmek, yüzünün düşmesine dahi izin vermem.
Emir: Gül çiçeğim benim.
Verda: Bende...
Verda: En ufak bir şeye bile izin vermem.
Emir: Seni seviyorum.
Verda: Bende, çok.
Emir, seni yerim. Küçük puştum benim.
Gecikme için özür dilerim aşklarım.
Bölümün yarısında tıkandığım için uzun bir süre beklemek zorunda kaldım ama şükür ki bugün tamamladım.
Diğer bölüm azcık, çok azcık kaos olmasın mı? OLSUN.
Yorum ve vote atmayı unutmayın.
Sizleri çoooook seviyorum <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BUL BENİ/texting
Teen Fiction-Bu kadar zor mudur kazanmak? -Savaştığın ve istediğin sürece hayır.