•2

11.1K 1.1K 1.2K
                                    

[stream kas ve oy ver stay!]

"geliyorsun, değil mi?"seungmin heyecanlı bir şekilde minho'ya sordu. arkadaşının onu dinlemediğini fark ettiğindeyse kafasına hafifçe vurdu. "dünyadan lee minho'ya!"

"auch!"kafasına aldığı küçük darbeyle şaşırıp tepki verdi minho. ardından kuruyan dudaklarını yalayıp çatlak sesiyle konuştu.

"partiyi mi diyorsun?"seungmin bıkmış bir şekilde onu onayladı ve neredeyse bomboş olan amfiye baktı. "chan veriyor bu partiyi, gitmezsek ayıp olur."

minho ise onun bu açıklamasına gülmemeye çalıştı fakat çatallaşan sesiyle kıkırdadı. "ya da sadece chan'i görmek istiyorsun."

seungmin ağzını bir an konuşmak için açsa da arkadaşının pürüzlü sesiyle konuyu değiştirmek karar verdi.

"yine hasta mı oldun? sesin yine berbat geliyor. boğazına bir baktırmalısın!"diyerek endişelendiğini belirtti ve ardından siyah çantasını alıp ayağa kalktı. o toparlanırken minho'nun yüzünde alaycı bir gülümseme meydana geldi.

ne diyebilirdi ki? 'boğazım tahriş olana kadar ülkenin en iyi şirketinin ceo'suna sakso çektim, önemli bir şey değil.' mi demeliydi? düşündüklerine göz devirdi ve kendi çantasını koluna geçirdi.

"hazırlanmaya gideceğim, beni ararsın."dedi minho ve ardından tepkisizce el sallayarak kampüsten çıktı.

herkes pahalı arabalarına binerken minho tanıdık bir yüz görmek için etrafı aradı. kimseyi göremeyince çardaklardan birine oturup telefonuna göz atmaya başladı.

[bir yeni bildiriminiz var!]

banka hesabına yatan parayı görünce donuk bir şekilde uygulamadan çıktı.

han jisung bedelini bedenine karşılık verirdi.

acıtmıyordu. niye acıtsındı ki? minho bunu bilerek onunla sevişiyordu. ikisi de birbirlerinin bedenlerini seviyordu. her ne kadar ipler jisung'un elinde olsa da asla minho'nun istemediği bir şey yapmamışlardı. o zaman, buradaki kötü kimdi?

"hey, birini mi bekliyorsun?"tanımadığı birinin sesini duymasıyla irkildi minho ve arkasına döndü. sarı saçlı ama kısa boylu -kendisiyle yaşıt olduğunu sanıyordu- birini görmesiyle tek kaşını kaldırdı. bozuntuya vermemeye çalışarak kısa bir cevap verdi.

"evet."karşısındaki beden şaşkınlıkla dudaklarını büzdü ve minho'nun tam karşısına oturdu.

"sadece sohbet etmeye çalışıyordum..."diyerek gözlerini yere çevirdi. minho bu hallerine aldırmadı. sadece bir an önce yalnız kalmayı diliyordu.

"ben sohbet etmek istediğimi sanmıyorum. izninizle,"diyerek kibar ama soğuk bir sesle cevap vererek ayağa kalktı. ayrılmak üzereyken sarı saçlı olan konuşmaya başladı.

"jisung sorun çıkarmayan biri olduğunu söylemişti halbuki."bu sözlerle minho bir an olduğu yerde kalırken sarı saçlı devam etti.

"ben seo changbin. jisung'un kuzeniyim."ardından arkasını dönen minho'ya elini uzattı. "tanıştığıma memnun oldum, minho hyung."

jisung aptalı yine sarhoş olup ilişkilerini birine mi anlatmıştı? en azından minho'nun düşündüğü şey buydu.

"memnun oldum."diyerek formaliteden cevap verdi fakat elini sıkmadı minho. jisung'un gece mavisi audi'sini görünce bir nefes verdi. kuzeniyle kendi uğraşmalıydı.

"changbin! ne işin var burada?"diyerek sordu jisung arabadan ışık hızıyla inip gelerek. minho yutkunmamaya çalıştı. han jisung boyası gelmiş saçlarını kıvırcık yapmış, üzerine gayet rahat bir kazak ve pantolon giymişti.

"sakin ol hannie~"diyerek kuzeninin sinirli bakışlarına karşı gayet rahat davrandı. "sadece üniversite öğrencisi olan arkadaşınla tanışmaya çalışıyordum."

minho bunu duymasıyla derin bir nefes verdi. demek ki jisung onlar hakkında bir şey söylememişti.

"onu rahatsız etme ihtimalin olduğunu düşündün mü peki?"diyerek katı bir sesle cevap verdi kuzenine. changbin bu tavırla yine şaşkınlıkla ona bakarken telefonu çaldı.

"sevgilim, ben seni birkaç dakika sonra arasam olur mu?"telefonu açarak cevap verdi. minho, sevgilisiyle olan konuşmasını böyle ortalıkta yapmasına şaşırdı. "felix, yok bir şey diyorum ama. jisung ile konuşuyoruz."

demek ki homofobik değildi. bu minho'yu gülümsetirken aklına akşamki parti geldi. jisung'u da zaten bunun için beklemişti.

"akşam bir arkadaşım parti veriyor, oraya gideceğim. başka bir zaman pes atarız artık,"gayet rahat bir şekilde bahanesini söylerken changbin'in yüz ifadesini inceledi. şüphelenmiş gibi durmuyordu.

"parti mi? tamamdır, pes attıktan sonra yemek yeriz diye düşünmüştüm ama işin varsa erteleyebiliriz."diyerek başıyla onayladı. minho da aynı şekilde karşılık verirken changbin heyecanla atıldı.

"biz de gelsek olmaz mı? felix çok sıkıldığını söylüyordu ve jisung da zaten bugünü sana ayıracakmış."ardından minho'nun omzunu arkadaşça yumrukladı. hafif bir temas olsa da jisung gözlerini bir süre orada tuttu.

"bilmiyorum, benim partim değil—"minho çoktan reddetmeye hazırlanırken changbin yine yüksek sesiyle onu bastırdı. jisung piçi dün sert ve hızlı davranmıştı ve sesi ancak bu desibele çıkıyordu.

"hadi ama! kimse bir ceo ve iki zengin yakışıklı çocuğu istememezlik yapmaz." ardından gece mavisi audiye yöneldi.

"konumu jisung'a atarsın, minho hyung."diyerek arabaya bindi. minho şaşkınlıkla açılan ağzını engellemeye çalıştı. ne küstahça bir davranıştı!

"onun adına üzgünüm, her zaman ailemizin sosyal çocuğu olmuştur."ardından saatine baktı. "bana konumu atmak zorunda değilsin, onu engellemem zor olmaz."

ardından dudaklarını yaladı ve dikkatini tamamen karşısındaki kahverengi saçlı bedene verdi.

"ama eğer konumu atarsan, bu tatlı davetini kabul etmekten çekinmeyeceğim."

orospu çocuğu. minho'nun söylemek istediği şey buydu. onun bu kadar baskın olmasından nefret ediyordu ama bundan hoşlanmadığını da inkar edemiyordu.

jisung arabasına ilerleyip camdan ona bakarken göz devirdi. ardından çantasını iyice tutarak çıkışa ilerlemeye başladı.

jisung bu tavrı biliyordu. hoşuna gitmişti, zaten minho'nun hoşuna giden şeylerin başında jisung vardı.

araba hızlı ve sesli bir şekilde oradan ayrılırken hayran bakışlar jisung ve arabasından ayrılmadı. minho sinirle kaldırıma tekme attı. seungmin'i aramalıydı. onda hazırlansa daha iyi olurdu.

sonuçta han jisung'un geleceği bir partiye en güzel haliyle gitmek, onu delirtmek istiyordu.

seungmin'i aramadan önce parti yerini jisung'a gönderdi.

minho
konum 📍
saat 22.00'da başlayacak.

jisung
aferin bebeğim :)
seni görmeyi dört gözle bekleyeceğim.

[görüldü, 18.20]

sinir bozucu han jisung, lee minho'yu gülümsetmeyi ve şımartmayı iyi biliyordu.


nolur hikaye duzgun ilerliyo olsun
oy verip st kasmiyosaniz engelliyorum.

"STREAM SKZ I'LL BE YOUR MAN FULL VER."

bunu izleyeceksiniz full versionu yani <3 buradan açmayın YouTube'a girip aratın ve öyle izleyin.

bottom bitch •minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin