•30

4.3K 547 250
                                    

minho oflarken kısılmış gözleri onların bu haline gülen bana döndü. "yine de seni seviyormuş gibi hissetmiyorum." bu cümlesi gülmemi keserken gözlerimi ona diktim. hafızasının şu an hasarlı olduğunu bilsem de sözleri acıtıyordu. bu yüzden ciddi bir şekilde söyledim. "merak etme, beni gerçekten sevdiğini hatırlamanı sağlayacağım."


minho taburcu olduktan bir gün sonra

hyunjin's pov

"bay lee'ye çarpan arabanın han şirketine ait arabalardan biri olduğu tespit edildi, efendim." babamın korumalarından konuşan kişiye şaşkınlıkla baktım. "emin misiniz? kim varmış içinde arabanın?"

yüzü düşerek konuştu. "kim olduğunu bilmiyoruz, araştırmaya devam ediyorlar. siz babanızın bu konuda bilgilendirilmemesi konusunda emin misiniz?" bana sorduğu soruyla başımı salladım. "evet, babam ile alakası yok hem."

ardından odadan çıkarken kaşlarımı çattım. bay han mı yaptırmıştı cidden? kendi oğluna -sonuçta jisung'un arabasıydı, minho sadece o gün binmişti- bunu yapacak kadar acımasız mıydı?

yüzümü ekşittim. bu işin içinde başka bir şey olmalıydı. eşi vefat ettiğinde bay han çok üzülmüş ve kendini çocuklarına adamıştı. daha sonrasında jisung'u mükemmel bir çocuk gibi yetiştirmek için kendince elinden geleni yapmıştı ama bu jisung'u çok yıpratmıştı.

jeongin ise şu aralar onun bu tavrına maruz kalsa da jisung'un ona izin vereceğini sanmıyordum. ki öyle olsa bile, asla ben de müsaade etmezdim. arabanın içinde kimin olduğunu öğrendiğimde bazı şeylerin açıklığa kavuşacağına emindim.

eğer yapan cidden oysa, şirketini dibe batırmaktan çekinmeyecektim.

jisung's pov

"bir şey hatırladın mı, minho?" büyük bir beklentiyle sordum. ona daha birkaç gün önceki sinema ve yemek randevumuzdaki çekildiğimiz fotoğrafları gösteriyordum. dudaklarını büzüp boş gözlerle bana döndü.

"bu yarım saattir sorduğun yedinci şey. hayır, hatırlayamıyorum." aksi bir tavırla karşılık verdiğinde derin nefes aldım. cidden, minho benimle tanışmadan önce böyle miydi? bana aşık olmanın onu değiştirdiğini daha önce söylemişti ama bu kadar olabilir miydi?

"acıktım ben, seungmin nerede?" diye sordu etrafa bakarak. şu an onların evindeydik. gerçi, bu olaydan önce de buradaydık ama babamla olan olayları da hatırladığını düşünmüyordum. "sevgilisinin yanına gitti, baş başayız anlayacağın." diyerek sırıttım.

o ise son dediğimi takmayıp yüksek sesle söyledi. "chan ile çıkmaya mı başladılar?! ne ara itiraf etti de sevgili oldular..." diyerek başını tuttu. onun da hatırlamaya çalıştığını biliyordum. eğer bu bir numara olsaydı anlardım.

minho bana bakarken gözlerinde bir parıltı olurdu, duygularını oradan anlardım. ama şu an o gözler bomboş bakıyordu sanki. yalan söylemediğini buradan biliyordum.

"yemek yapabiliyor musun peki?" diye sordu bana ardından. bu ani soruyla yutkundum ve bocalamadan karşılık vermeye çalıştım. "yani bana öğretiyordun- hafızanı kaybetmeden önce. yine de dışarıdan sipariş versek daha sağlıklı olacak."

gözlerini devirdi. "makarna bile yapamıyor musun? ne kadar da beceriksizsin..." küçümsercesine konuştuğunda içimden sabır diledim. minho cidden eğer hafızan normale dönseydi...

"sen niye kalkıp yapmayı denemiyorsun o zaman, güzelim?" hitabıma karşı yine kızgınca bana bakarken çok sevimli gözüküyordu. hatırlaması için bol bol eski hitaplarımı kullanıyordum ve işe yaratmasını umuyordum.

"hastayım ben! daha yeni kaza geçirmiş birine yemek mi yaptırılır?" burnundan soluyor gibiydi. "hem çok kabasın! senin neyinden hoşlanmış olabilirim ki?" diye beni kışkırttı. hafızasını kaybetmiş de olsa minho, aynı minho'ydu. beni çıldırtmaya bayılıyordu.

"bilmem, hatırlayınca tekrar sormaya ne dersin?" diyerek tek kaşımı kaldırdım. uyarı olarak algıladığı bu cümlemle susup ofladı. telefonunu aldığında gözleri büyüdü. "seni 'sungie' kalp diye mi kaydetmişim?" kendi bile inanmazcasına söyledi.

bunu demesiyle kıkırdadım. "evet, hatta bana 'hangi kalp emojisini koymalıyım' diye de sordun." ardından o dudakları şaşkınlıkla aralanmış bir şekilde bana dönerken kendi telefonumu gösterdim. "ben de 'sevgilim' diye kayıtlısın bak."

hâlâ inanamıyor gibi hem kendi telefonuna hem de benim telefonuma baktı. gözlerine bilmişçesine baktığımda bakışlarını kaçırdı. "saçmalık..." diyerek yanaklarının kızarmasına izin verdi. bu halleri çok...nasıl desem hırçın minho gibiydi.

"seninle her gün mesajlaşıyormuşuz." diye sessizce konuştu. telefonunu kontrol ediyordu. ama bazı şeylere bakmasa iyi olacaktı. özellikle de eski mesajlara...

"hadi dışarı yemeğe gidelim! seni balık yemeye götüreceğim." diyerek onu en sevdiği yemekten bahsederek telefondan uzaklaştırdım. bu fikir onu cezbetmiş olacak ki hasta olmasını umursamadan ayağa kalktı.

"üstümü değiştireceğim." demesiyle başımı salladım ama ardından durdum. "yardım etmemi ister misin?" biraz flörtöz bir şekilde sormuş olsam da kafama yastık yemeyi beklemiyordum. beyaz yastığı yana çekerek görüşümü minho'ya odaklarken gözlerini kıstı ve bana uyararak baktı. "aklından bile geçirme."

o, odasına girip kapıyı kilitlerken gülümsedim. bu evde ilk günümüzdü ve en kısa zamanda hatırlayacaktı. buna emindim.

minho's pov

o çocuk! nasıl benimle böylesine konuşabiliyor? sinir bozucu. hem de çok sinir bozucu...

dolaba ilerledim ve birkaç parça kıyafet seçtim. bedenim taburcu olmama rağmen biraz ağrıyordu bu yüzden rahat bir şeyler seçmiştim. hepsini yatağa dizerken aklıma dolan anılarla irkildim.

"duş alacağım ve yanına geri geleceğim." diyerek kapıya asılı koyu mavi bornozu aldı mavi saçlı biri.

"uyandığında yanında olacağım, min." ardından odamın kapısını açtı. "sen güzelce dinlemene bak, güzelim."

n-ne? böyle bir şey mi yaşanmıştı? seks yaptığımızı biliyordum, seungmin bazı şeyleri anlatmıştı. özellikle bunları benden dinlerken çok bıktığını da söylemişti. ama bu kadarı...

yine de hatırladığım anı kadarıyla nazik davranıyordu. güzel olduğumu söylüyordu ve yanıma döneceğini. kötü biri değildi ve her ne kadar ona sataşsamda bu anıları inkar edemezdim.

daha fazlası için kendimi zorladım ama hayır, bir boşluktan ibaretti. doktor da yavaş yavaş hatırlayacağımı söylemişti ama hemen hatırlamak istiyordum. han jisung, bir konuda haklıydı. hafızam çoğu şeyi unutmuş olsa da, bedenim ve kalbim onun her şeyini hatırlıyordu.

"minho! teklifim hâlâ geçerli, yardım edeyim mi?"

"bir yastık yediğin yetmedi mi? bekle geliyorum!"


bottom b ilk goz agrimiz onu unutmayalim ve profilimden yeni yayimladigim kurgum olan 'is this bad bitch number •minsung'a bakalim (semesung o da) <33

bottom bitch •minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin