sonunda bolum atmisim ama final yapmisim YANI FINALLY <8
minho's pov
"cidden mi, artık bu eve geldiğimde yabancıymış gibi hissediyorum!" tanıdık gelen ama uykulu olduğum için çıkaramadığım sesle yüzümü ekşittim.
gözlerimi açmak için fazla yorgundum. yatağımdan kalkmak istemediğim belli olsun diye iyice yorgana sarılırken suratımda bir darbe hissetti—siktir!
"kim seungmin! sen bittin," diyerek yüzüme atılan yastığı koşarak odamdan kaçan arkadaşıma -eski arkadaşım- fırlattım. "pazar sabahı bile normal uyanamayacak mıyım ben—jisung?!"
kendi kendime söylenirken yanımda yatan ve üstü çıplak olan sevgilimin az önceki kargaşada yere düştüğünü fark ettim. "sana da günaydın, bebeğim." tatlı bir şekilde gülümseyip yerden bana el salladığında kıkırdamama engel olamadım.
"siz hala odada mısınız? bana bakın, bu evde ben de yaşıyorum ve her sabah bunları görmek zorunda mıyım?!" seungmin'in homurdanması bir kulağımdan girip diğerinden çıkarken önüme gelen saçlarımı düzelttim.
"ayıp ediyorsun, seungmin-ah! artık enişten sayılırım," ardından beklentiyle bana bakmasıyla gözlerim büyüdü. "değil mi, minho?"
kaşlarımı çattım ve emin olmayarak sordum. "şu an bana ciddili evlenme teklifi mi ediyorsun?" birkaç saniye duraksadı, "son 35 bölümdür evet ama fark ettiğin için teşekkürler." anlamazca suratına baktım. sabah yeni kalktığı için algıları daha açılmamış olabilir miydi? ne bölümü, ne teşekkürü?
"ah, sanırım bu replik buraya ait değildi, boşver güzelim." dedikten sonra yerinden kalktı ve elini hala yatakta oturan bana uzattı. "o değil de, cidden ne zaman evleneceğiz biz?" diyerek dudaklarını büzdü. uzattığı elini tuttum. o küçük bir çocuğu andırırken gözlerimi düşünürcesine kıstım.
ama onunla biraz uğraşmaktan zarar gelmezdi, hem hafızam yerinde değilken de benimle eğlenen oydu. şimdi ise eğlenme sırası bendeydi. "o zaman bay han, haftaya perşembe boş musunuz?"
"ne?"
han jisung'a asla oynamamam gerekiyordu...
—
haftaya perşembe, jeongin's pov"siz ikiniz normal değilsiniz, hayır, tamamen delirmişsiniz!" hyunjin'in şok olmuş sesi kulaklarıma ulaşırken karşımızdaki çift, minho hyung ve abim jisung ona umursamaz bakışlarını atıyordu.
"kıskanma hwang, çalış senin de olur," diyerek gözleriyle beni işaret etti minho hyung. anında herkes bana dönerken yutkundum. hyunjin ile... biz evlenebilir miydik? onlar gibi hayatlarımızı birleştirmeye ciddi bir şekilde yemin edebilir miydik?
"minho, hayatım şimdi bu konuyu niye açıyorsun," diyerek ona uysalca konuşan abime hyunjin heyecanla dil çıkardı ve bir anda bana sarıldı. "duydun onları, diğer haftada biz evleniyoruz!"
ha?
"ondan önce, bir siz evlenin!" seungmin hyung'un araya girmesiyle rahat bir nefes verdim. hyunjin'in belimde olan elleri gevşerken kaşlarımı çattım.
"şimdi herkes odadan çıkabilir mi, birazdan eşim olacak ama şu an sevgilim olan minho'mla konuşma yapmak istiyorum." abim lafı uzatırken herkes ofladı ve dışarıya yöneldi.
"kendi nikahınıza geç kalırsanız ne dalga geçerim ama." changbin hyung gülerek söylerken abim de gülerek bağırdı. "öyle bir şey olursa senden bilirim!" felix'e koşarak sarılan changbin hyung gözlerini kocaman açtı. "e yuh ama?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bottom bitch •minsung
Adventure"o sorun yaratmıyor ve bir model gibi. bu yüzden o benim sürtüğüm." top! jisung bottom¡ minho -minsung.