[bu bölüm cinsellik, rahatsız olabileceğiniz kelimeler içermektedir.]
kalbim depara kalkarken gözlerimi kaçırdım. "üstümü giyinmeliyim böyle gidemeyiz." dememi umursamadan dış kapıya doğru ilerledi.
"arabamda kıyafetlerin var. en iyi sen biliyorsun."
-
minho's pov"evime kadar eşlik etmeni anlıyorum,"diyerek derin bir nefes verdim. "ama neden evime yerleşmiş gibi hala burada bekliyorsun?"
jisung, uzandığı koltukta yavaşça doğruldu ve muzip bir gülümsemeyle bana baktı. "arkadaşının iki gün boyunca olmadığını söyledin, yalnız kalmanı istemiyorum."
ardından gözleri karnımı ve dudağımdaki yarayı buldu. "doktor da seninle ilgilenmem gerektiğini söyledi." gözlerimi kaçırarak mutfağa doğru ilerledim.
kendime meyve suyu koyarken jisung için de kahve makinesini çalıştırdım. hastaneden birkaç saat önce gelmiştik ve saat gece yarısına geliyordu. evine gitmesini söylüyordum ama o seungmin'in olmadığı bu iki gün yanımda kalacağını söylüyordu. aptal çocuk.
"yanında olmamı istemiyor musun?"belime dolanan eller ve arkamdan sarılan hoş kokulu bedenle hafifçe irkilsem de sakin kalmaya çalıştım. nefesi boynumu yalayıp geçerken parmakları hafifçe karnımı okşuyordu.
"hâlâ acıyor mu?"diyerek karnımda ellerini ritmik bir şekilde gezdirdi. istemsizce yutkundum ve elimdeki bardağı tezgaha bıraktım. acıyordu ama ta ki o bana dokunana kadar.
sanki jisung'un dokunuşları şifalıymış gibi beni iyileştiriyor, iyi hissetmemi sağlıyordu.
"acımıyor..."diye mırıldandım. burnu ensemde bir süre dolaştı. her hareketi karnımdaki kelebekleri harekete geçirirken bu denli durgun durmam imkansızdı.
han jisung, inanılmaz biriydi.
"bir şey istiyor musun? yemek yemek, bir şeyler içmek? uyumak?"bu sefer boynumda hissettiğim öpücüklerle gözlerimi kapatıp başımı onun omzuna doğru geriye attım. benimle ilgilenmesi hoşuma gidiyordu, beni önemsemesi...
"ya da beni mi istiyorsun?"dili sinsi bir şekilde öpücüklerinin yerini alırken kendimi tamamen ona bıraktım. ama o aksi bir şekilde beni kendine doğru döndürdü ve yüzlerimizi karşı karşıya getirdi. "eğer bir şeyi istiyorsan, söylemelisin min."
dudağım yara olmasına rağmen sertçe onun dudağına yapıştım. elim ensesine bulup onu kendime bastırırken inledi. dudaklarımızın üstündeki kontrolü hızlı bir şekilde ele alıp canımı acıtmayacak şekilde ezmeye başladı.
ama bana şefkatli davranmasını istemiyordum. en azından bu anlarda.
pembe dolgun eti dişlerimle ezdim ve bu mavi saçlı ateşli bedeni bir kez daha inletti. bir anda kendimi onun kucağında bulurken bacaklarımı beline sararak öpüşmemizi devam ettirmeye çalıştım.
sırtım ani bir şekilde duvarla buluştu ve bu sefer inleyen ben oldum. jisung'un elleri bu sefer belimden içeri sızarken dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırdım.
"sadece benimle ilgilenemez misin?"diyerek konuşmamla gözleri şaşkınca beni buldu ama hareketleri durmadı. aksine beni odama doğru taşımaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bottom bitch •minsung
Adventure"o sorun yaratmıyor ve bir model gibi. bu yüzden o benim sürtüğüm." top! jisung bottom¡ minho -minsung.