[bu bölüm tamamen cinsellik içermektedir!]
"saat çok geç değil,"diyerek telefonundaki saate baktı minho. "ama geçtiğimiz tüm yollar bomboş gibi."
jisung onun bu dediğine güldü ve gülüşü gece mavisi arabanın içinde yankılandı. çoktan partiden ayrılmışlar, jisung'un arabasıyla evine gidiyorlardı.
"kimseyi göremezsin, çünkü burası özel bir mülk. han ailesine özel."diyerek minho'ya ufak bir bakış attı. ardından arabayı sürmeye devam etti.
minho tepki vermemeye çalıştı. hadi ama, imkansızdı! imkansız geliyordu. evin etrafından olan onlarca kilometrelik araziden bahsediyorduk sonuçta.
jisung'un telefonu çalınca ikisi de dikkatini oraya çevirdi. arayan kişiyi görünce ofladı jisung ve arabayı boş, yeşillik alana çekti. minho kaşlarını çatıp onu izlerken mavi saçlı olan konuşmaya başladı.
"evet, anne. dışarıdayım, oldu mu?"sesi sert değildi ama bıkmışçasına geliyordu. ardından siyah boyanmış tırnaklarını direksiyona tiz bir sesle vurdu.
"evde miyim dedin?"şaşkınlıkla bir an telefona baktı jisung. "tamam anne, ben geleceğim birazdan."
telefonu kapatmasıyla minho gözlerini büyüterek ona baktı. "şu an evde miymiş?" jisung canı sıkılırcasına başıyla onayladı ve derin bir nefes verdi.
"seni evine bırakmamı ister misin?"minho kaşlarını kaldırdı ve başını hayır anlamında salladı. "hayır."
jisung normal bir şekilde arabayı çalıştırmaya döndü. tam hareket edecekken aletinin üzerinde hissettiği sinsi elle durdu.
"siktir, minho. ne yapıyorsun?"resmen tıslayarak sorduğu soruyu minho içinden sırıtarak karşıladı. "ne yapıyorum?"bilmezlikten gelse de pantolonun üstünden jisung'un aletini okşamaya devam etti.
jisung ona 'ciddi misin?' bakışını atarken minho'nun ciddi olduğunu aletinde hissettiği anlık yanmayla anladı. "beni mi deniyorsun?"diyerek inledi ve hemen yan koltukta çocuğun elini çekerek onu kucağına getirdi.
spreyli mavi saçları ıslakmış gibi gözüküyor, buğulu gözleri sinirle karışık zevkle ona bakıyordu. minho, bu görüntüden oldukça hoşlandı ve kucağında olduğu bedene iyice yerleşti. kafasının yukarıya çarpmaması için biraz eğilirken jisung'un ellerinin beline gittiğini hissetti.
"bir sözüme bakacağına söyleyen sen değil miydin?"diyerek nefesini mavi saçlının boynuna, tam dövmesinin olduğu yere üfledi. minho ayıktı, her ne kadar partide bir kadeh bir şey içmiş olsa da ne yaptığının farkındaydı.
aynı şekilde sonuçlarının da.
"bana istediğimi vermelisin, sung-ah." minho kesinlikle karşısındaki bedene soluklanmak için fırsat vermiyordu. jisung ise kendine hakim olmaya çalışıyor, kendine sürtünen bedeni görmezden gelmeye çalışıyordu.
"arabadayız, minho."bu sefer nefes vererek gözlerini birleştirdi jisung. minho ile seviştikleri zaman asla önemli olmamıştı. ama onun güzel tenini bu arabada beyaza boyamak ister miydi, emin değildi.
"yani?"diyerek kollarını karşısındaki bedenin boynuna sardı ve jisung'un dövmesinde dilinin ucunu gezdirmeye başladı. böylelikle siyah tırnaklar minho'nun belinden içeri girip istemsizce ona battı.
ikisi de birbirlerinin bu temasıyla inlerken jisung, minho'nun kahverengi saçlarını kendine hafifçe bastırdı. minho bu sefer dövmeyi diliyle geçmekle kalmıyor, emiyor ve jisung'un inlemesine neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bottom bitch •minsung
Adventure"o sorun yaratmıyor ve bir model gibi. bu yüzden o benim sürtüğüm." top! jisung bottom¡ minho -minsung.