bottom bitch •minsung

•14

[stay wolfgang'a stream  kasıyorsunuz ve oylarınızı verdiniz değil mi?]

4 ay önce

jisung's pov

"başka bir şey var mı? eve dönebilir miyim?" birlikte mali raporları hazırladığımız müdürün söylediğim şeye cevabı olumsuz olurken ofladım.

koltuğuma geri yaslanıp gözlerimi kapatırken bir anda ferah odamın kapısı açıldı.

"beyefendi size buraya istediğiniz gibi giremeyeceğinizi söyledim!"

"ben de sadece konuşacağımı söyledim!"

içeri giren tanıdık sarı saçlı beden ve asistanım yueen'i görünce hızlı bir şekilde kaşlarımı çatarak doğruldum.

"yueen, dur lütfen." karşımdaki sarı saçlı bedenle olan iki gün önceki sıcak anılarımız aklıma dolarken şaşkınca ona bakmaya devam ettim. "hatta bizi yalnız bırakırsanız sevinirim." diyerek iki çalışanın da tereddütü bırakıp odamdan çıkmasını izledim.

"çalışanlar cidden çok kaba!"diyerek dudağını büzdü ve saçlarını düzeltti minho. adını da, tadını da gayet iyi hatırlıyordum.

"sadece görevlerini yapıyorlar, hatta senin burada olman bir mucize."diyerek ona açıklama yaptım. ardından neden burada olduğunu idrak etmişçesine gözlerini benden kaçırdı ve ayaklarını gergince hareket ettirdi.

"beni nasıl buldun diye sormayacağım bile."diyerek ona oturması için deri tek koltuğu gösterdim. magazin sayfalarına daha yeni çıkmıştım. jeongin ile olan dergi fotoğraflarımızı görmüş olmalıydı.

"hala o partide hanji şirket adına geldiğini bilmiyorum..."diyerek konuşmayı başlattım. minho sanırım bunun için fazlaca utangaçtı. sarı saçları bükülerek alnına düşüyordu ve gergince dudaklarını ısırıyordu.

bu da bana güzel bir görüntü sunuyordu.

"aslında...herhangi bir şirket adına gelmemiştim."dedi ve ardından gözlerini kocaman açarak bana döndü. "yani kaçak girmedim tabi ki! bir arkadaşım orada görevliydi." açıklamasına devam ederken onu onayladım.

şaşırmamıştım, çünkü oraya ait durmuyordu. bir model gibiydi, o klasik ortamda bile parlıyordu.

"o gecenin sabahı..."diyerek yutkunduğunu fark ettim ve dikkatimi ona verdim. "seni fazlaca aradım ama kimse bana senin hakkında bir bilgi vermedi."

kahverengi gözleri benimkilerde buluşuyor ama fazlaca ayrılıyordu da. sözünün bitmesini beklemek en iyisiydi.

"ben buraya neden geldim bilmiyorum."kaşlarım bu sefer şaşkınlıkla havalanırken dudaklarımı yaladım ve oturduğum yönetici koltuğunda biraz daha dikleştim.

"ama bir sebebin olmalı, minho."ardından hata yapmışlarmış duraksadım. "minho hyung mu demeliyim?"

buna karşılık göz devirmesi beni gülümsetti. sanırım bunu sormadım sayıyordu. "her neyse, buraya geldim çünkü senden etkilendim."

dürüstlüğü karşısında daha fazla ona odaklandım. "adını bile yeni öğrendim. han jisung. ama bana hissettirdiğin şeyleri sevdim."