•20 (m)

8K 663 915
                                    

[bu bölüm cinsellik içermektedir!]

minho's pov

"sakın maskeli birinin üstüne atlamayın, bu kalabalıkta sizi asla bulamam." hyunjin kendi altın rengi maskesini düzeltirken seungmin ve bana doğru konuştu. daha doğrusu yüksek sesli olan müzikten dolayı dediklerini duymamız için bağırdı.

göz devirerek onayladım. seungmin küçük bir görüşürüz işaretiyle chan ile beraber kalabalığa iyice karıştı. hyunjin uyarırcasına bana baktı. "ilk uyarı senin içindi. yine bir parti ve jisung burada yok." omzumu patpatladı. "başını belaya sokma yeter."

zaten başımı belaya sokan ben değildim. bela beni buluyordu. en büyüğü de han jisung'tu. ne diye partiye gelmeyerek beni yalnız bırakıyordu?

ofladım ve yanımdan ayrılmakta hala tereddüt eden hyunjin'i es geçerek kokteylilerden birini aldım. etraftaki kimseye çarpmamaya çalışarak partiye gelenleri süzüyordum.

bencillik etmemem gerektiğini biliyordum, jisung'un ciddili bir işi olduğunu da biliyordum. her zaman yanımda olamazdı. yine de onu istemeden duramıyordum.

sanırım partide bir saat bile kalamayacaktım, sıkıcı gözükmese de kimseyi tanımayan benim için öyle değildi.

kokteyliyi bir yudum aldıktan sonra garsonlardan birine verdim ve sessiz bir köşe bulmaya çalıştım. ama nedense böyle bir yer yok gibi gözüküyordu.

oflayarak geri geri gittim ve yanlışlıkla birine çarpmış olmalıyım ki, sırtım sert bir bedenle buluştu. hemen arkamı dönüp "pardon..." diye mırıldandım.

bir adım aramızda mesafe açarken çarptığım kişiyi inceledim. simsiyah maskesi yüzünü boydan boya kapatırken sadece lensli olduğuna emin olduğum açık mavi gözleri görünüyordu. üstündeki takım elbisesi de siyahken saçları da aynı şekilde öyleydi.

"sorun değil." sesi boğuk ama garip bir şekilde tanıdık gelirken kaşlarım çatıldı. maskesi cidden yüzünü kapladığından dediğini bile zor anlıyordum.

"çok şık görünüyorsunuz," yanından ayrılmak üzereyken aldığım iltifatla irkildim ve bana sabitlenen bakışlarına tek kaşımı kaldırdım. yine de, kabalık etmek istemedim ve cevapladım. "teşekkürler."

soğuk sesime rağmen nazik bir şekilde gülümseyen suratıma nasıl bir tepki verdiğini bilmiyordum ama alaycı açık mavi bakışları iyi bir hissiyat vermiyordu.

"buraya yalnız mı geldiniz?" yine boğuk bir sesle sorduğu soruyla derin bir nefes verdim ve sıkıldığımı belli etme çalıştım. "hayır, arkadaşlarımla geldim. sizi ilgilendiriyor mu, hayır. şimdi izninizle gideceğim."

ardından arkamı dönüp ilerlerken güldüğünü duydum. kaşlarımı çattım ve bu tepkisiyle yine geri döndüm. ardından dudaklarımı ıslatarak sordum. "komik bir şey mi var?"

kaba davranıyor değildim, sadece agresiftim. jisung'u istiyordum. belki bu durumu görse beni kıskanarak bu ortamdan götürebilirdi. hala onu düşünüyordum.

"hayır, yok." diyerek siyah deri eldivenlerini olumsuz anlamda salladı. "parti sahibini tanıyorum, o yüzden sormak istedim." kalın ve boğuk sesi yine kulaklarıma dolarken yutkundum.

siktir, hyunjin'in yakınlarından biri miydi? belki de han ailesiyle akrabalığı olan başka biriydi. şansımı sikeyim cidden. jisung'un kuzenlerinden biri olabilir miydi, jeongin'in buraya geleceğini söylemişti hyunjin. ya da arkadaşlarından da olabilirdi.

bottom bitch •minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin