O n İ k i: "Oyunu yanlış kıza oynuyorsun."

36 2 0
                                    



 Yatağımda kaç gündür bir ölüden farksız yattığımı bilmiyordum. Ya da eve bu halde nasıl gelmeyi başardığımı.

Bildiklerim aç olduğum ve bir o kadar da susadığımdı.

Karnım seslice guruldadı. 

Buraya kadardı, artık hayata geri dönmenin zamanı gelmişti.

Yataktan kalkmak için kafamı kaldırmamla başımdaki ağrıya ek olarak vücudumdaki tüm kaslar isyan edercesine sızladı. Bedenimi yatağa geri attım.  Gözlerimi yumdum, acının dinmesini beklerken.

"Fena dayak yemiş gibiyim." Ağzımdan çıkanı anlamamla kıkırdadım ve ağrıyan çenemle bıraktım gülmeyi. "Zaten yedim ya." dedim alayla.

 Çalan kapı zilini duymazdan geldim. Muhtemelen Beste'ydi. Evde olmadığımı zannedip giderdi. Bu fikrim kapıdan duyduğum metal sesleriyle elenmişti. Evin içine mi giriyordu? Pikeyi kafamın üzerine kadar çektim. Yedek anahtarı Beste'ye vermemeliydim. Böyle bir durumun içine düşeceğimi o zamanlar nereden bilebilirdim tabi, orası ayrı meseleydi.

"İzgi... İzgi"

 Evde yokum işte. Neden hala inat edip sesleniyorsun? 

 "Evde olduğunu biliyorum. Neden kapıya bakmıyorsun?" 

Biliyor muydu? Benliğimi kaplayan umutsuzlukla pikenin ucunu daha sıkı tuttum. Yüzümü görmemeliydi. Yoksa nasıl açıklardım, bilmiyordum.

"Şaka mı yapıyorsun? Uyuyor musun hala?"

Sesimi çıkarmadım. Herhalde, uyuyan bir arkadaşını uyandıracak kadar vicdansız olamazdı.

"Garip. Normalde en ufak sese uyanırdı." 

Beste'nin kendi kendine konuşmasını büyük bir stresle dinledim. 

"Yataktan kalkacak hali yoktur belki." dedi imayla başka biri.

Bu ses?

Beste ciddi olamazdı. Evime Avcı'yı mı getirmişti? 

"Ne demek istedin?" 

"Hiç. Tanıdığım biri de iki gün önce aynen böyleydi. Ancak bu sabah ayağa kalkabildi."

 Avcı'nın kastettiği kişi kesin Gencer'di. Evime gelmek için Beste'yi kullandığı diğer bariz olan şeydi. 

"Neyi varmış ki?" diye merakla sordu Beste.

"Biriyle kavga etmiş sanırım. Vücudunda morluk olmayan tek bir yer bile yoktu." Sesine karışan eğlenen havayı sezmiştim. Bu düştüğümüz hali keyifli buluyordu. Oysaki her şey aptal kardeşinin suçuydu. Ben sadece yanlış yerde, yanlış kişiyleydim. 

"Üzüldüm ama İzgi'nin öyle şeylerle işi olmaz.  Sadece hasta galiba. Sen içeri geç, biz birazdan geliriz."

Doğru söylüyordu. Benim böyle şeylerle işim olmazdı. N'olmuştu bana böyle?

"Merak etme Avcı gitti. Eğer ondan rahatsız oluyorsun diye yatağın altında saklanıyorsan." 

Sessiz kaldım.

"Hala uyuma numarasına devam mı? Lütfen ama. Şu an bana hakaret ediyorsun tatlım. Seni senden bile iyi tanıyorum ben." Hiç beklemediğim bir anda üzerimden çekti pikeyi. Beste'yle göz göze gelmemizle çığlık atması bir oldu. Dehşetle yüzüme bakıyordu. Allah'tan uzun kollu badi vardı üzerimde de, morluklarla dolu kollarımı görmüyordu.

Kanlı Dans (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin