O n S e k i z: "En başından beri sendin."

23 2 0
                                    




25 Mayıs 05:25 - 11 saat 25 dakika kala

Tedirgince ayak uçlarımın üzerine basa basa yürüyordum. Buraya ilk gelişim değildi. Uyku tutmamıştı ve ben kendimi yine burada bulmuştum. Koridor bomboştu. Sola döndüm. İki adım atmıştım ki yoğun bakım yazısıyla durakladım. Hemen karşı tarafında kalan koltuğa tırsarak baktım. Dünkü gibi metal koltuklarda uyukluyordu. Bir an aldığım nefesi duyacağını düşündüm. Ama bu imkansızdı. Öncekinde olduğu gibi Gencer'e bir dakika kadar bakıp geri, buraya hiç gelmemiş gibi gidecektim.

Gözlerimi onun üzerinden ayıramadım. Camın önüne gelmemle ancak çekebildim. Karşılaştığım görüntü, korkunun yanına yeni bir duygu daha eklemişti. 

Suçluluk.

Benim yüzümden orada yatıyordu. Tüm vücudunda hasar almayan yer yok gibiydi. İki  bacağı ve tek kolu alçıdaydı. Ağzında soluk alıp vermesine yardım edecek bir cihaz vardı. Yoğun bakımda yatması durumunun ne kadar kritik olduğunu gösteriyordu. Camın arkasından üzgünce onu izlerken gitme vaktim çoktan gelip çatmıştı. 

Sessiz koridorlarda yürürken ağlamama engel olamadım. Neden her şey bu şekilde olmuştu? Gencer'le yakın bile değildim. Dark çok saçma davranmıştı. 

Hastaneye sığınan  insanları gördüm. Kıyafetleri ıslanmıştı. Dışarıda yağmur yağıyor olmalıydı. Onların tam tersi yönüne ilerlemeye devam ettim. Dışarıya adım atmamla beni ıslatan yağmurla rahatladığımı hissettim. 

Tüm korkaklığım, suçluluğum, pişmanlığım da sanki suyla beraber yere akıyordu. 

Ama bu gerçekleri değiştirmezdi. 

Dark'ın bu aptal gösterisinin sebebi benden başkası değildi. Bir gülümseme oturdu yüzüme, aklıma en son attığı mesaj gelince.

"Her şey benim için falan değil." dedim. "Her şey senin için Allah'ın psikopatı." 

Farkında olmadan bağırmış olmalıyım ki yoldan geçen tek tük insanların garipser bakışları üzerimde toplandı. 

Tüm olanlar şaka gibiydi. 

Kıkırdamama engel olamadım. "Resmen deliriyorum." 

Kolumdaki saate baktım. Dark'ın verdiği sürenin bitmesine bir günden az süre vardı. Ölmek istemediğimi biliyordum. Ya bu, birini öldürmek için yeterli bir sebep miydi?  

İki gün önce gayet net görmüştüm, Dark'ın isteyince ne kadar ileri gidebileceğini. Beni öldürmek onun için çocuk oyuncağı olmalıydı. 

Ellerimi kaldırdım. Yağmurun ellerimden akıp gitmesini izledim. Çocukken baya eğlenceliydi böyle yapmak. Neden artık iyi hissettirmiyordu? 

"Daha ne kadar bir aptal gibi yağmurun altında durmayı planlıyorsun?"

"Teyze." dedim şaşkınca. 

Elinde şemsiyesiyle karşımda dikilen teyzemin sabahın beşinde burada ne işi olabilirdi ki? Üstelik evden çıkmadan önce onu kontrol etmiştim. Mışıl mışıl uyuyordu. Yani öyle sanıyordum.

"Gerçekten benim yeğenim olduğun konusunda ciddi şüphelerim var." Elimi tuttu, beni de şemsiyesinin altına çekti. "Yağmur baya şiddetli. Sanırım hastaneye girsek daha iyi olacak."

Hemen itiraz ettim. "Hastane olmaz."

 Hızlı çıkışımı yadırgamıştı. "Neden olmaz?"

Kanlı Dans (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin