Y e d i:"İyi ki dostuz."

41 3 0
                                    

1 Mayıs 2015

Bloom_izgi: Merhaba. (18:40)

Bloom_izgi: Bugün doğum günüm ve biliyor musun? Beste diye bir kız var. Gıcığın teki. Aynı sınıftayız. Ve şansa bak, bugün onun da doğum günü. Neden aynı gün doğmuşuz ki dark? Onla aynı gün doğmak istemiyorum ben. Teyzeme doğum günümü değiştirebilir miyim, diye sordum. Evet, teyzem eve nerdeyse hiç gelmez. Sanırım bugün doğum günüm diye gelmiş. Günler sonra evde tek olmadığım için heyecanlıyım. Heyecandan yerimden duramıyorum. (18:43)

Bloom_izgi: Bu arada doğum günümü değiştiremezmişim. Ama artık umursamıyorum.(18:44)

Bloom_izgi: Neden sana anlattığımı mı merak ediyorsun? (18:44)

Bloom_izgi: Imm, sanırım bunu ben de bilmiyorum.(18:45)

Bloom_izgi: Çok fena yanılmışım. Kafamda oluşturduğum hayali hiç acımadan kırdığı için teyzemden nefret ediyorum. (19:32)

....................

"Beşinci gün." diye sinirle mırıldandı Okan. "Beş gündür kafeme geliyor, o berbat tatlılara rağmen."

Rehberimdeki kişilere yeni telefon numaramı mesaj atarken oluşan sessizlik üzerine gözlerim yana kaydı.

"Bir şey demeyecek misin?" dedi, gözlerini sinirlice üzerime dikerken. Sanırım tepkisiz kalmam onu daha da öfkelendiriyordu. Yanağındaki morluğa bakmamaya dikkat ettim. Oraya bakmam da öfkesini arttıran diğer bir şeydi. Ama kabul etmeliydi ki, aşırı abartıyordu. Burası kafeydi, birilerinin gelmesi kadar doğal bir şey yoktu.

Tabi ki düşüncelerimin hiçbirini dile getirmedim. "Bir şey mi demem gerekiyordu?" dedim, sanki neyden bahsettiğini anlamamışım gibi.

Askılıktan deri ceketini omzuna aldı, çıkışa doğru ilerledi. "Enes midir nedir, ne zaman kafeye gelmezse mesaj atarsın."

Arkasından kapı sertçe kapandı. Onaylamazca kafamı iki yana salladım. Fazla agresif davranıyordu.

"Merhaba."

Tezgahın önüne hangi ara geldiğini fark etmediğim Enes'e şaşkınca döndüm.

"Bir şey mi istemiştiniz?"

Sorum üzerine kaşlarını yalandan çattı. "Sizli bizli konuşmayı bıraksak daha iyi olmaz mı?" Sessiz kaldım. "Aynı okuldayız sonuçta. Yabancı sayılmayız."

Tam cevap verecektim ki kafenin içini Beste'nin neşeli sesi doldurdu. "Buraya bayılacaksın. Aslında ben de ilk defa geliyorum ama İzgi'nin burada çalışması bile burayı mükemmel yapmaya yeter."

Konuşmasından tek olmadığını anlamıştım, ses tonundan da kiminle konuştuğunu. Arkasından giren kişiyi görmemle ise emin olmuştum. Kafamı aşağı eğip dudaklarımı genişçe iki yana kıvırdım. Avcı'nın okuldan sonra, çalıştığım yere de dahil olması fazlasıyla sinir bozucuydu.

"İşine duygularını karıştırma İzgi." diye fısıldadım kendime.

Aklıma son sınıf gelince ona baktım. Ama yerinden yeller esiyordu. Etrafımda tur atarken son sınıfa dair tek bir iz bulamamıştım. Hangi ara gitmişti? Hiç fark etmemiştim bile.

Beste'nin elini sallayarak gülümsemesiyle masanın üzerindeki kalemi ve not kağıdını aldım elime. Oturdukları masanın başına geldiğimde garson gülümsememi takınmıştım. "Ne istersiniz?"

Gözlerim sadece Beste'deydi. Sonuçta iş de bir yere kadardı.

"Tabiki frambuazlı cheesecake ve... yanında da limonata."

Kanlı Dans (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin