Keyifli okumalar🖤EFGAN
3
EsaretKaranlık iyice çökmüştü. Geceyi esir alan yağmur damlaları yüzüme sertçe vuruyordu. Son kez kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım. Bu ev, bu şehir bana ait değildi. Acılar kalbimi hissizleştirmişti. O kadar acı çekmiştim ki duygularım darmadağındı. İlk acımı dünyaya gözlerimi araladığım bir sabah ve ikincisini ise dört yıl önce yaşamıştım. Sadece yirmi dört saat içinde yaşadığım ihanetin ve içine sürüklendiğim bu hayat kalbimi nasırlaştırmıştı. İçimdeki bütün yıkıklara, acılara rağmen boyun eğmek istemiyordum. Bu yüzden bugün tekrar başkaldırmıştım esaretime. Yeni bir hayata doğru yürüyordum. Adımlarım beni hem kurtaracak hemde yakacak olan şeye doğru götürüyordu.
Sessiz adımlarla yürüdüğüm sokakta, sokak lambasının loş ışığı geceyi aydınlatıyordu. Yağmur epeyce bastırmıştı. Eylül ayının sonlarına doğru yaklaşıyorduk. Ankara şimdiden soğuktu. Yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Kucağımda hala uyuyan umut kafasını boynuma gömmüştü. Evden hızlı bir şekilde çıktığım için şemsiye alamamıştım ama kafasında şapkası vardı en azından sokağın sonuna kadar fazla ıslanmazdı.
Montuma sıkıca sarılıp umut'u kendime doğru iyice çektim. Hızlı adımlarla yürüdüğüm sokağın sonuna doğru gelmiştim. Sola dönüp baktığımda sırada demir'i gördüm. Bizi bekliyordu bir taksi ile. Demir'e güvenip güvenmemekle doğru bir karar vermişmiydim bilmiyordum ama bizi bekleyen özgürlük için belki de güvenmem gerekirdi. Aradan yıllar geçmişti ama demir hiç değişmemişti. Eskisi gibi yakışıklı da değildi. Belki de zamandı insanı birbirinden soğutan. Yüreğindeki sevgi bitince acısı hafifliyordu ama izi kalıyordu. İstesende istemesende hep seninle kalıyordu.
Demir bizi farketmişti. Yüzünde hem mutlu hemde şaşkın bir ifade vardı. En son iki yıl önce bana yardım ettiğinde demir'in yanına gideceğim sırada yakalanmıştım. Yiğit onu görmemişti. Yanına doğru yürüdüğümde "asya." Dedi. Sanki geleceğimi beklemiyormuş gibi.
"Bi an gelmeyeceksin sandım."
"Geldim." Dedim. Yüzüne bakmamaya gayret ederek. Umut'a baktığı sırada
"Uyuyor." Dedim. Başını salladı.
" Tamam o halde hemen gidelim."Taksiye binmiştik. Epey zaman geçmişti. Umut uyanmamiştı. Arada gözlerini açsada uykunun vermiş olduğu sersemlikle gözlerini tekrar kapatıyordu. Yağmur taksinin camına delercesine çarpıyordu. Gözlerimin önüne yaşadıklarım bir bir geldiğinde istemsizce gözlerim dolmuştu. Bu gece herşeyi arkamdan bırakıp gidecektim. Ve bugünden sonra geriye dönüp bakmayacaktım. Karanlığın hükmettiği bu sokakları bir daha görmeyecektim. Acının umutları yok ettiği anda umutları yeşertecek bir ışık daima vardı.
Taksi gideceğimiz havaalanının önüne getirmişti bizi. Uçağın kalkmasına biraz zaman vardı. Umut uyanmıştı ve durmadan nereye gittiğimizi ve yiğit'i soruyordu. Bir şey diyemiyordum. Sadece herşeyden habersiz büyüyordu. Korku içimi iyice sarmıştı. İçim içime sığmıyordu. Yiğit yokluğumuzu şimdiye kadar çoktan farketmiştir. Şuan deliye döndüğünü ve beni deli gibi aradığına emindim. Hatta beni bulmak için adamlarını bile çağırttığınada. Aklımdaki yapmam gereken şeyi bir an önce yapmalıydım. Biletleri demirden alıp onunkini yırtıp atacaktım. Sadece oğlum ve ben gidecektik. Çünkü kimseye güvenemiyordum.
"Demir." Dedim. Benden şüphe etmeyeceği bir ses tonuyla. Yüzünü bana dönmüştü bu sefer.
"Biletlere bakabilir miyim ?" Cebinden çıkardığı biletleri bakmam için bana uzatmıştı. Önce umutun sonra da benimkini uzatmıştı. Onun bileti hala elinde duruyordu.
" Demir bize bi su alabilir misin hemen şurdan. " Dediğimde
"Olur alırım." Dedi. Ayağa kalktığında bileti hala elinde duruyordu.
"Bileti bana ver sen su alıp gelene kadar." Elime uzattığı bileti avucumun içine bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGAN
General Fiction"Biliyor musun? " dedi. Bir müddet sonra " öyle kolay değil benden kurtulman." Dilinin ucundaki bir itiraf dökülmüştü geceye. Lâkin benim kalbimi yangın yerine çeviren bir itiraftı bu. "Sana öğretemedim..." Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git...