EFGAN
28
'Kül'
Gözünü intikam bürümüş bir insan verdiği savaşı kazanmadan durulmazdı. Ben yiğit'ten kurtularak ondan en büyük intikamı alacaktım. Girdiğim yoldan dönmeyi değil daha çok çaba sarfedecektim ama bu sefer tecrübesiz değildim. Ağır adımlarla yiğit'in beni bırakıp gittiği odadan çıktım. Ev sessizdi yaşayan kimse yokmuş gibi. Bu sessizlik hoşuma gitmemişti yiğit'in nerede olduğunu bilmiyordum. Umut melis'in odasında diye düşünerek kapıyı bir kez tıklayıp içeri girdim odada melis'te yoktu yiğit'te. Koskocaman evde nereye gitmiş olabilirlerdi ki? Uyumuş olamazdılar daha bir kaç dakika olmuştu yiğit yanımdan ayrılalı. Aşağıya inip belgin hanım ve haluk beyi görmek istemiyordum. Adımlarım beni geriye doğru itiyordu ama ben oğlumu görmekte ısrarcıydım. Merdivenleri inip ikinci kata geldiğimde döneceğim sırada birine sertçe çarptım. Kafamı kaldırdığım gibi gördüğüm beden yiğit olmuştu.
Bu adamdan ne zaman kurtulacaktım ben?
"Yavaş böbreğimi deldin." Diyerek konuştu. Sert çarpan bendim ve o şikayet ediyordu.
"Taş gibi bir vücudun var ki kafamı kıracaktın." Diyerek onu tersledim. Sert çarpmıştım başımı hafiften ovarak bıraktım.
"Kabul ediyorsun yanii." Pis bir şekilde sırıttı. Ağrıyan kafamı tutarak ona baktım ne olduğunu anlamamış halde.
" Neyi?" O ise biraz daha yaklaşıp konuştu.
"Taş gibi olduğumu." Bunu idrak etmem geç olmamıştı.
"Nee?" Kaşlarımı çatarak ona baktım. Taş derken sert olduğunu ifade etmiştim ama yiğit yine söylediğim her kelimeden bir anlam çıkarmayı başarıyordu.
"Nereden biliyorsun diye sormuyorum çünkü..."
"hayır." Diyerek sözünü kestim onun edeceği imalı tek bir söze daha tahammülüm olacağını sanmıyordum.
"Sert anladın mı öküz gibisin." Diyerek sinirle çıkıştım ona. Ama o hala karşımda durmuş sırıtıyordu bu beni daha çok delirtiyordu.
"Öküz." Diyerek vurdum ona ama o çekilmedi hala gülüyordu bileklerimden tutarak beni kendisine doğru çekti. Yüzüne tiksinircesine baktım.
"Hoşuma gidiyorsun." Dedi bir an sadece dudaklarına yerleşen ani bir tebessümle. Sözleri, gülüşü, hareketleri... Bu adam yaptığı her şeyiyle beni deliye döndürüyordu. Daha bundan yarım saat önce beni tehdit etmişti ve şimdi ise hoşuma gidiyorsun diyordu.
"Sana boşuna demiyorum dengesizsin!" Dudaklarını ısırdı ben ona söylendikçe onun daha çok hoşuna gitmeye başlamıştı.
" Bu da senin iltifat etme yöntemin sevdim ama." Benimle dalgamı geçiyordu anlam verememiştim. Yüzünde en ufak bir sinir yoktu az önce ki kükreyen öfkeden deliye dönmüş adam gitmiş yerine gülümseyen bir yiğit gelmişti. Bunu bilerek yapıyordu.
"Sana iltifat edeceğime ölürüm daha iyi ayrıca iltifat edeceğim bir yanında yok ya." Bozulmuş gibi oldu bir an fakat hemen düzeltti kendini belki de ben farklı anlamıştım ama o yine beni sinir etmeyi başardı.
"Tüm kadınlar bana bayılıyor hepsi benimle olmak için resmen çıldırıyorlar ve sen bayılmadığını söylüyorsun Öyle mi?" Arsız sesi kulaklarımı doldurmuştu. Kadınların onda ne bulduğunu anlamıyordu onu tanısaydılar yine de böyle peşinden gezerler miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGAN
General Fiction"Biliyor musun? " dedi. Bir müddet sonra " öyle kolay değil benden kurtulman." Dilinin ucundaki bir itiraf dökülmüştü geceye. Lâkin benim kalbimi yangın yerine çeviren bir itiraftı bu. "Sana öğretemedim..." Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git...