EFGAN
26
'Fırtına öncesi sessizlik'
Melis dağdelen
Saat öğle vaktini geçiyordu abim beni eve çağırmıştı. Fakat sorduğum hiçbir sorunun cevabını da yanıtlamıyordu. Gözlerini benden kaçırır sürekli umutla ilgilenmemi söylüyordu. Asya'nın nerede olduğunu sorduğumda ise çok konuşmamam gerektiğini söylüyordu. Daha önce hiç asya olmadan bu eve gelmemiştim ve bu bende farklı etki yaratmıştı. Kapıya doğru yaklaşıp ceketini üzerine aldıktan sonra bana son kez baktı. Umut koltukta oturuyordu annesi olmadığı için üzgündü. Abim kapıdan çıkmadan onun arkasından gittim.
"Abi."
Bana dönmediğinde ona tekrar seslendim ve kapıda yakaladım. Bakışları ile beni sorguya çeker gibi bakıyordu.
" Nereye gidiyorsun?"
Sorduğum sorularla sabrını taşıttırdığımı farkındaydım ama o da bana bir cevap vermek zorundaydı.
"Melis seni çağırdığıma beni pişman etme."
Olmuştu da fakat umut'a asyadan sonra benden başka kimsenin iyi bakmayacağını o da biliyordu.
"Merak ediyorum sonra sana bir şey sorduğumda da cevap vermek yerine beni sürekli terliyorsun abi."
Sinirli olduğunu bile bile üstüne gidiyordum. Asyanın evden gitmiş olmasına hala anlam veremesemde üzülüyordum. Sadece ben değil abimde üzgündü bunu görebiliyordum. Ama hiçbir şey onun öfkesinden fazla olamazdı.
" soru sormayı bırak umut'a iyi bak ve kimseye de bir şey söyleme. "
Bu bir uyarıdan fazlasıydı benim için. Abim bana sırtını dönüp gittiğinde arkasından bende kapıyı kapattım. Umut oturduğu yerden bana bakıyordu ona ne diyeceğimi bilmeden geçip yanına oturdum. Asya'nın bir ailesi olmadığını biliyordum gideceği tek bir arkadaşı vardı belki de oraya gitmiştir diye düşündüm. Onun umut'u bırakıp gideceğine inanmadığımdandı daha çok bu şaşkınlığım.
" Umut oyun oynayalım mı seninle?"
Verdiğim sorunun cevabını almıştım.
"Ben annemi istiyolum."
Üzgün bir halde mırıldanmıştı. O da bilmiyordu annesinin neden evde olmadığını. Neyse ki akıllı bir çocuktu ki ağlamıyordu. Abim gideli epey vakit geçmişti umut hala oturduğu koltukta uzanmıştı annesini bekliyordu. Sessiz sessiz oturmak canımı sıkmıştı. Mutfağa geçip kendime bir kahve yapıp oturdum umut'u gördükçe dayanamıyordum. Asyanın nerede olduğunu bilsem gider bulur ben getirirdim fakat elimden bir şeyin gelmemeside beni zora sürüklüyordu.
Arada bir kapıdan umut'a bakıyordum hala uzandığı yerdeydi tek bir kelime etmiyor sadece boş boş bakınıyordu. Geri geçip oturduğumda abimi aramak için elime telefonu almıştım ki çalan kapı beni durdurmuştu. Hızla kalkıp kapıya doğru yürüdüm umut kafasını kaldırıp heyecanla baktı ve hızla kapıya doğru anne diyerek koştu. Asyanın gelecek olması ikimiz içinde sevindirici bir haber olurdu. Abimin gidip onu alıp gelmiş olmasını diledim. Umut benden önce kapıyı açmıştı ben arkasından gelip baktığımda kapıda annemi görmemle şaşkına uğramıştım. Hüsrana uğramıştı umut yukarı doğru çıktığında arkasından bende gittim.
"Melis."
Annemin sesi ile geriye dönüp baktım.
"neler oluyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGAN
Ficción General"Biliyor musun? " dedi. Bir müddet sonra " öyle kolay değil benden kurtulman." Dilinin ucundaki bir itiraf dökülmüştü geceye. Lâkin benim kalbimi yangın yerine çeviren bir itiraftı bu. "Sana öğretemedim..." Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git...