EFGAN
4
tuzak
"asya." İkinci kez sesini işittiğim yiğit şuan tam yanımdaydı. Yere diz çöktüğünde başımı yerden kaldırıp avucunun içine almıştı.
"Asya iyimisin." Az önceki bağıran adamdan eser kalmamıştı. Sesi bile kısılmıştı. Yanağıma dokunduğu eli ürpermeme sebep olmuştu.
"Ellerin çok soğuk." Dedim.
"Yanıyorsun. Ateşin var." Ellerini boynuma oradan da montumun içinden kazağıma doğru götürmüştü.
"Kahretsin! Sırılsıklamsın."
" Bırak." Dedim. Güçlükle çünkü artık sesim bile zor çıkıyordu.
"Dokunma bana!"
"Ateşin çok yüksek. Hastaneye gitmeliyiz."
"İstemiyorum." Daha fazla dayanmayan gözkapaklarım istemsizce kapandığında
"Asya...asya aç gözlerini." Sesi bu sefer daha telaşlıydı.
"Soğuk." Dedim. Boğuk bir sesle "üşüyorum."
"Tamam." Dedi. Bir süre sonra bazı sesler duyuyordum. Yiğit telefonla konuşuyordu ne dediğini fazla anlamıyordum. Artık kıpırdayacak halim bile yoktu. Üşüyordum...Önce bacaklarımda sonra da belimden hissettiğim elleri beni kaldırmıştı.
"Önce ateşini düşürmeliyiz." Gözlerim kapalı olsada sesini işitiyordum. Bana yardım ediyordu. Ben onu bugün bırakıp gitmemişmiydim neden yapıyordu ki bunu?Üzerimde hesap edemediğim bir ağırlık vardı. Gözlerim uykuya yenik düşüyordu. Yaşadığım günlük olaylardan bir bir kopuyordum. O an arabanın açılan sesi irkilmeme neden olmuştu. Yiğit beni arabaya bindrimişti. Ve en son duyduğum ses kapanan kapının sesiydi...
Gözlerim açıldığında ayaklarımın soğuk bir zemine bastığını hissettim. Az önceki olanları hatırladığım da gözlerimi açıp etrafa iyice bakındım burası bir banyoydu. Daha önce hiç görmediğim bir banyoydu. Aradan ne kadar zaman geçmişti buraya nasıl gelmiştim hatırlamıyordum.
Yiğit içinde su olan küvete doğru oturmamı söylemişti. Ayaklarım suya değdiğinde geri çekildim.
"Soğuk." Dedim. Dudaklarım titriyordu .
"Otur." Suyun içine oturmamı sağlamıştı. Üzerimdeki montun zincirini açıp çekip çıkarıp zemine fırlatmıştı. Suyu şimdi daha çok hissediyordum. Ve şimdi daha çok üşüyordum.
"Çıkmak istiyorum. "
"Olmaz."
"Çok soğuk çıkacağım." Titreyen dudaklarımı birbirine bastırdım. Daha fazla duramayacaktım. Çıkmak için kalktığımda
"Aptal eğer çıkarsan ateşin düşmez. Ateşini düşürmeliyiz ondan sonra çıkarsın."
Yüzüme bakmıyordu sadece benimle ilgileniyordu. Anlam veremiyordum. Ben onu bugün bırakıp gitmemişmiydim hemde oğlunu bir daha görememe ihtimali bile varken neden hala ateşimi düşürmek için uğraşıyordu ki ? Beni herseferinde en dibe çekip, sonra da kendisi çıkarıyordu.Suyun içinde iyice durduğumda biraz rahatlamıştım. Ve şimdi daha az üşüyordum.
"Hala üşüyor musun?" Dediğinde duş başlığını alıp ılık suyu saçlarımdan geçiriyordu. Kafamı kaldırdığımda göz göze gelmiştik. Hiç beklemediği bir şey olmuş gibi avucumun içine duş başlığını bırakıp ayağa kalktı.
"Kıyafetlerin odada." Sırtını dönüp kapıya doğru yürüdüğünde dayanamayıp sordum."Neden yapıyorsun bunu?" Hala sırtı bana dönüktü.
"Neyi?"
"Neden hasta olmama izin vermiyorsun... Neden beni iyileştirmeye çalışıyorsun. Ben seni bugün bırakıp gitmedim mi ama sen..."
"Çünkü seninle henüz kapanmamış bir hesabım var . Ve ölün değil, dirin daha çok işime yarar."
Sözlerimi yarıda kesen bu cümleleri olmuştu. Daha soracağı bir hesabı vardı. Bu sefer kapıdan tamamen çıkıp gittiğinde suyun içinde tek kalmıştım. Artık üşümüyordum. Sadece...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGAN
General Fiction"Biliyor musun? " dedi. Bir müddet sonra " öyle kolay değil benden kurtulman." Dilinin ucundaki bir itiraf dökülmüştü geceye. Lâkin benim kalbimi yangın yerine çeviren bir itiraftı bu. "Sana öğretemedim..." Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git...