EFGAN
15'Boşluk hissi'
Okyanusun en derinlerinde boğulmuştu umutlarım.
İçimde paramparça oluşun kırıkları bölünmüş ruhuma işlenmişti. Çocukluğum paramparça olmuştu. Tüm inandıklarım, dayandıklarım beni hep yarım bırakmıştı.
Sevgisizliğin içime yerleşen kırıntıları ucu kesik bir cam gibi ruhuma batıyordu. Yıkık bir savaşı andırıyordum. Bomboş bir şehirde içimde depremler ve kıyametler koparken nasıl oluyorda hala nefes alabiliyordum?
Yıkıktım.
Tüm direncimi kaybetmiştim. Ben yenilgiydim.
Kışın soğuğunu iliklerimde hissediyordum. Buz kesmiş karşımda duran ateş'e bakıyordum. Hava en az onun bakışları kadar soğuk ve ürkütücüydü.
"Biliyordum." Dedi kendinden emin bir sesle. Yüreğim yerinden çıkacak gibiydi. Yüzüne haklılığın simgesi yerleşmişti.
"Yiğit'le aranızda evlilikten daha farklı bir şey olduğunu." Ürperdim. Derin bir sessizlik oluştu. Öylece durmuş karşımdaki adamı izliyordum. Dilimden tek bir geçe dökülmüyordu.
"Ondan korkuyorsun." Siyah kaşları dümdüz çatıldı. Ona cevap vermeksizin yerinden çıkacakmış gibi atan kalbimi dinleyerek ona korku dolu gözlerle baktım. Bizi duymuştu. Yiğit'in beni zorla tuttuğuna az önce burada şahit olmuştu.
Gözleri gözlerimi tırmaladığında aramızda olan mesafeyi yavaş adımlarla kapattı ve karşıma dikildi. Nasıl böyle rahat davranıyordu. Üstelik yiğit içerideydi ve her an gelip görebilirdi. Bu sadece benim aleyhime olurdu.
Zihnim bomboştu. Ne söyleyeceğimi bilmez bir halde daha ne kadar duracaktım.
"Seni zorla tutuyor değil mi yanında?" Ateş zeki bir adama benziyordu.
"Neyle tehdit ediyor seni?"
Pes peşe sorduğu sorularla gözlerimi şaşkınlıkla büyüttüm. Beni daha önce tanıyormuş gibi bakıyordu. Dışarıdan korktuğum çok mu belli oluyordu?
" "Ne... ne diyorsun?" Titrek çıkan sesime engel olamamıştım. Dudaklarında kısa bir gülüş çıktı. Yüzü tekrar ciddileştiğinde ne kadar aptal olduğumu anladım. Karşımdaki adam beni hareketlerimden bile anlıyordu. Bana acıyarak baktığında sakin bir nefes aldım ama hala konuşamamıştım.
"Sana yardım edebilirim." Dedi oldukça sakin ve yardımsever bir tavırla. Bana böyle yakın davranmasının tek bir nedeni vardı. Oda yigit'ten nefret ediyordu bende.
"Seni o adamdan kurtarabilirim." Ben korkuyla çırpınarak dinliyordum. Karanlık bastırdı bastıracaktı. Etrafıma göz gezdirdiğimde kimse yoktu. Yiğit beni burada bırakıp giderken bir daha dönmemişti. Ya da beni bir yerlerde izliyor ve ne yapacağımı bekliyordu. Korku sadece kalbimi değil bedenimide ele almıştı. Titrek dudaklarımı birbirine bastırdım. Eğer yiğit bizi görmüş olsaydı şayet şu an ateş karşımda olamazdı.
Soğuğu daha çok hissediyor hatta titriyordum. Neden bu kadar güçsüzdüm. Alt tarafı bir kaç kelime edip içeriye doğru adım atacaktım. Ben o gücü de bulamıyordum kendimde. Zayıflık benim hiç olmadık zamanlarda ortaya çıkan ve beni hep güçsüz bırakan yanımdı. Bundan nefret ediyordum. Yine aynı çaresizlik, aynı telaş ve aynı bilinemezlik içinde bir çıkmazdaydım. Ben sustukça ateş daha fazla şüpheleniyordu. Beni resmen gözlerimden okuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGAN
General Fiction"Biliyor musun? " dedi. Bir müddet sonra " öyle kolay değil benden kurtulman." Dilinin ucundaki bir itiraf dökülmüştü geceye. Lâkin benim kalbimi yangın yerine çeviren bir itiraftı bu. "Sana öğretemedim..." Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git...