EFGAN
6Korku
Sabahın erken saatleriydi ve güneş daha yeni doğuyordu içeriye vuran ışık odayı aydınlatmaya yetmişti. Başımı yana çevirdim umut çok güzel uyuyordu. Gözlerimi kapatıp bir süre bekledim ve gram uykum yoktu. Tavanı izlemeye başladım ne kadar süre öyle kaldım bilmiyordum aşağı inip yiğit'i görmek istemiyordum. Hâlâ bir şey anlatmamıştı bana konuyu değiştirip hemen kapatmıştı. Ama yiğit'in de bilmediği bir şey vardı, ateş denen adamın bana her şeyi anlattığını. Bunu ona anlatmayacaktım çünkü o adamla konuştuğumu bilirse kıyameti koparacağını biliyordum. Ansızın bir gece karşıma çıkmıştı ve yiğitle olan düşmanlığını anlatmıştı çözememiştim neden bir gece yarısı gelip anlattığını yiğitten korktuğunu düşünsem dahi bunun olabilme ihtimali kafamdan siliniyordu çünkü haluk bey gibi korkunç bir adamı bile yola getirip hisselerini almıştı amacı neydi? Yiğit kadar korkunç bir adamdı görebiliyordum ama onu bu hale getiren yaşadığı acıları mıydı? Yıllar önce demişti üzerinden uzun zaman geçmiş olmalı ama neden şimdi gelmişti? Neden bu kadar zaman beklemişti? Yatakta iyice sıkılmıştım umut'un uyanmamasına dikkat ederek yavaşça kalktım ve odadan dışarı çıktım. Merdivenleri inip aşağıya geldiğimde gözüm duvardaki saate takıldı saat sekiz buçuğa geliyordu bu saati mutlaka alıp umutla odamıza koymalıydım. Etrafa baktığımda kimse yoktu yiğit ortalıkta yoktu dışarı kapısını açıp yiğit'in arabasının burada olup olmadığına bakacaktım. Kapıyı açtığım sırada karşımda ayça'yı gördüm. Ne zamandır görüşmemiştik yiğit telefonumu aldığı için hiç arayamamıştım onu. Muhtemelen merak ettiği için eve kadar gelmişti.
"Asya ne zamandır seni arıyorum telefonlarıma bakmıyorsun eve geliyorum yoksun şükür buldum seni ya." Diyip sabırsız bir şekilde hemen sarıldığında bende ona sarıldım. Ayça yurttaki oda arkadaşımdı her zaman iyidi sıcak kanlı ve sevecendi. Yanımda kalan tek kişiydi. Nazlı yurt dışında burs kazanıp oraya okumaya gitmişti ayça ise burda üniversiteyi kazanmıştı. Arada eve gelip giderdi okulu olmadığında ama olduğunda ise mutlaka arardı.
"Hoş geldin." Dedim yanağından öpüp
"Hoş buldum. Sonunda ya seni bulamayacağım diye çok korktum sabah erkenden geldim." Gülüyordu ona aynı karşılığı vererek,
"Iyi ki de geldin." Dedim. Geriye kalan tek arkadaşımdı ayça. Yiğitle düzgün bir evliliğimin olduğunu ve isteyerek evlendiğimi sanıyordu ona gerçeği anlatmamıştım. Sadece demir'in beni o gece aldattığını ve yiğitle tanıştığımı söylemiştim.
"Evde olduğunu öğrendiğimde çok sevindim varya."
"Nerden öğrendin?"
"Sana geliyordum tam kapıda yiğitle karşılaştım. Oda evde olduğunu söyledi. E kapıda mı bekleyecem ben?" Dedi sabırsızca.
"Hayır tabiki geç içeri." Uzunca bir süre oturduk umut uyandığında ise kahvaltı yaptık ve şimdi de bahçede oturuyorduk umut ise oyun oynuyordu.
"Çok tatlı." Diyip umut'a bakan ayçaya,
"Evet öyle."
"Asya okulu bıraktığın için sana çok kızmıştım ama umut'u görüncede insanın içi eriyor." Ayçaya hamile olduğum için okulu bıraktığımı söylemiştim yiğit beni zorla tutuyor dememiştim. Bir sürü yalan söylemiştim ona bir gün gerçekleri öğrendiğinde ona anlatamadığım için bana kızar mıydı?
"Ee sen anlat ne var ne yok." Dedim konuyu dağıtmak için.
"Iyi işte bende dersler okul ev hep aynı şeyler, sen anlat her gün sıkılmıyor musun evde tek başına ?" Patlıyorum ama en azından gündüzleri yiğit'i az gördüğüm için seviniyordum.
"Umutla geçiyor zamanım hep bir bakıyorsun akşam oluyor."
"Yigitle nasıl gidiyor? Sabah gördüğümde pek bi dalgındı." Bunlar hareketlerine alışamadığım yiğit'ti.
"işleri çok yoğun ondan." Dedim her soruyu geçiştiriyordum konu yiğite gelince.
"Arada böyle gel seni görünce mutlu oluyorum."
"Gelirim tabi ama şimdi kalkmam gerek çünkü öğleden sonra dersim var."
"Gidiyor musun? Biraz daha kal."
"Gitmem gerek ama merak etme sık sık geleceğim."
"Söz mü?"
"Söz," ona sıkıca sarıldım, oda bana. Umut'un yanına gidip onu öptüğünde umut ona el sallamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFGAN
General Fiction"Biliyor musun? " dedi. Bir müddet sonra " öyle kolay değil benden kurtulman." Dilinin ucundaki bir itiraf dökülmüştü geceye. Lâkin benim kalbimi yangın yerine çeviren bir itiraftı bu. "Sana öğretemedim..." Nereye kaçarsan kaç, nereye gidersen git...