23.Bölüm

56 5 9
                                    

  Rüzgar ve Doruk karşımızda duruyordu. Benim evimi bilebilirdi evet ama Deniz'in evini nerden biliyordu? Bir süre öylece birbirimizi izledik. Eren ve Naz buraya doğru gelirken Eren gülerek "Enişte, erken gelmişsin ama Doruk ne alaka?" dedi.

Ben: Eren sen çağırdıysan ölümünle aranda beş adım kadar var.
Eren: Aa olur mu hiç öyle şey?

Ben Eren'in üzerine atlayacakken Deniz beni belimden tutarak engelledi.
Deniz: Dur be güzelim. Hem bak lahmacun yiyeceğiz birazdan. Sakinleş az.
Ben: Doğru ama bugün ben ve Naz'ın istediği gibi geçecek.
Emre: Pabucumuz dama atıldı. İyi mi?
Eren: Atılır tabii.
Ben: Kız dayanışması.

Naz'ı kolundan tutup eve yöneldim. Tabiki de bende anahtar vardı. Kapıyı açıp içeri daldım. Deniz'in benim için hazırladığı pufların olduğu alana geçip siyah olana attım kendimi. Naz da mavi olana geçip oturdu. O sırada diğerleri de içeri girdi. Deniz'in evi 4 odalı büyük bir evdi. Bu kadar kişinin gelmesi de dolayısıyla sorun olmamıştı. Deniz'in evinde en sevdiğim şey ise bahçedeki salıncaktı. Çünkü neden olmasın yani. O sırada gözlerimi diğer yöne çevirip "Otursanıza be." dedim. Eren Naz'ın yanına geçti. Deniz ve Rüzgar ise benim yanımdaki puflara. Batu kendini Naz ve Eren'in ortasına attı. Amaç çiftler rahatsız olsun. Eren onu itekleyerek yana oturmasını sağladı. Boş iki puf vardı ve yan yanaydı. Doruk ve Emre de oraya geçip oturdular. Bir nevi yuvarlak olmuştuk.

Naz: Madem ben ve Gizem'in istedikleri oluyor. Doğruluk mu cesaret mi oynayalım mı?
Ben: Kabul ama önce lahmacunlar.

Bunu dediğim sırada kapı çaldı. Deniz ayaklanmadan ben kalktım ve kapıya yöneldim. Gelen Ege'ye ödemeyi yapıp lahmacunları aldım. Ege'ye, "Gel istersen sende." dedim. Artık bize alıştığından arkadaşımız diyebilirdik ona. Ege "Belki sonra işler bekler." diye yanıtladı. Ona kafamı sallayıp hayırlı işler diledim. Teşekkür edip gitti. Bende elimdekilerle içeri geçtim. Yerime geçip herkese servis yapması için Deniz'e baktım. Yerinden kalkıp elimdekileri aldı ve mutfağa yöneldi çok geçmeden geldi ve herkese servis yaptı. Salak falan ama kibar çocuk yani. Hem onun evi ben mi yapacağım?

İç ses: 'Senin evinde de o yapıyor.'
'Konumuz bu mu? Hem ben üşeniyorum yoksa yaparım yani.'
İç ses: 'Aynen, kesin yaparsın.'
"Yaparım dedim ya. Salak mısın nesin?"
Rüzgar: Neyi yaparsın?
Deniz: Klasik iç ses konuşmaları. Sen boşver.
Ben: Harbi ya. Deniz sen niye her yerde bizle ilgileniyorsun?
Deniz: Bugünün iç ses konusu da bu herhalde.
Ben: Evet ama niye?
Deniz: Hepiniz üşengeç olduğundan bana kalıyor.
Ben: Ha, öyle miydi o?
Deniz: Aklın uçmuş ye sen hadi.
Ben: Ayrıca ben sadece ev işlerinde üşengecim.
Deniz: Evet.

Hepimiz yemeğe gömüldük. Rezil olmak falan umrum dışı. Yok işte başkasının yanında rahat yiyemem oyunları falan bana işlemez. Gömebildiğin kadar göm. Herkes 3-4'ten sonra bırakmıştı yemeyi. Ben 6'daydım.

Deniz: Siz ona bakmayın. Hep böyle alışıyorsunuz başlayalım oyuna.
Ben: Evet evet.

Deniz fazlalıkları kaldırdıktan sonra şişe alıp geldi.

Eren çevirdi. Deniz ve Rüzgar'da durdu. Rüzgar soruyordu.

Rüzgar: Doğruluk mu cesaret mi?
Deniz: Doğruluk.
Rüzgar: Gizem'in boynundaki kolyenin anlamı ne?

O an hala boynumda olan kolyeye baktım. Doğumgünü hediyem olan. Deniz soruyu cevapladı.

Deniz: Eskiden doğumgününde aldığım bir hediye. Yanında olduğumu hissettirmek için.
Rüzgar: Neden, yalnız mı hissediyordu ki?
Deniz: Tek soru.

Bu sefer Rüzgar çevirdi. Doruk ve bende durdu. Doruk soruyordu.

Doruk: Doğruluk mu cesaret mi?
Ben: Doğruluk.
Doruk: Emre hiç erkeklere de ilgi duydu mu?
Ben: Bu soruyu bana sorman doğru olmaz. Değiştir.
Doruk: Elbet öğreneceğim. Senin hoşlandığın biri var mı peki?

Doruk Rüzgar'a dönüp sırıtmıştı. Tabiki o sorduruyordu. Pislik. Birkaç dakika önce telefona baktığında anlamalıydım. Nerden anlayacaksam. Bende o kadar zeka var sanki.

Deniz: Gizem kim hoşlanmak kim. Sevgilisi bile olmadı ki.
Ben: Sus be. Fazla bilgi verme, yolarım valla. Var gibi hoşlandığım biri.
Doruk: Gibi?
Ben: Yemek yerine koyabileceğim biri arıyorum işte. Daha bilmiyorum ama belli olur yakında.

Şişeyi ben çevirdim. Batu ve Doruk'ta durdu bu sefer. Batu soruyordu.
Batu: Doğruluk mu cesaret mi?
Doruk: Doğruluk.
Batu: Neden burdasın?
Doruk: Emre'yi görmek istedim.
Emre: Neden ki?
Doruk: Tek soru.

Tekrar çevirdik ben ve Eren de durdu. Eren soruyordu.

Eren: Doğruluk mu cesaret mi?
Ben: Doğrulukta daha fazla bilgi verdirirsin sen kesin. Cesaret.
Eren: Nasıl da tanıyorsun beni. Peki görevin elbise giymek.
Ben: Bunu yapacağıma seni falan dövsem?
Eren: Tamam bu fazla imkansız oldu. En son annenin düğününde giydin sonuçta.
Ben: Kes sesini.
Eren: Gizem ben özür dilerim.
Ben: Kes sesini dedim.

Ayaklanıp bahçeye çıktım. Pot kırmasa olmayacak zaten...

Çünkü neden hafif kaos olmasın? Çokta uzamaz bu mevzu ne olduğunu sonraki bölüm anlayacaksınız. Hepinizi seviyorummmm♡♡♡♡

Görünmez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin