35.Bölüm

35 2 2
                                    

Ege'nin Deniz'e sarılmasından sonra ortamda bir süre sessizlilk olmuştu. Ben masaya geçince diğerleri de geldi. Konuşmayı başlatansa Rüzgar oldu.

Rüzgar: Gizem, çalışma grubunu buraya çağırdım. Deniz sorun olmaz dedi.
Ben: Sorun olmaz ya. Ben bizimkilere haber vereyim de bir şeyler hazırlasınlar.
Ege: Ben hallettim o işi.
Ben: Hamarat damat.
Deniz: Ne?
Ben: Hiç.

Kahvaltı bittikten sonra masayı toplayıp bulaşıkları Eren'e kitlemiştik. Biz de gerekli kitapları ve çalışma ortamını ayarlamıştık. Eksik olanlar geldiğinde oturup ders çalışmıştık. Herkes odaklanmıştı. Berk kolay anlayan biriydi dersleri de çoğunlukla takip ediyormuş zaten. Bu yüzden bizim çalışmamız erken bitmişti. Diğerleri de yarım saate bitireceklerini söylemişlerdi. Mutfağa gidip kendime tuzlu ayran aldım. Berk bir şey istememişti. Bana "Cenk Sönmez'i tanıyor musun?" diye sordu. Cenk'i nerden tanıyordu ki?

Ben: Sen nerden tanıyorsun?
Berk: Dövüşten.
Ben: Tanıyorum.
Berk: Merak etme. Birine söylemem. Ben de rastgele 3 ay kadar önce öğrendim.
Ben: Neden Cenk'i sordun peki?
Berk: Cenk'ten hoşlanıyorum.
Ben: Ani oldu.
Berk: Öyle biraz. Sen onunla iyi anlaşıyorsun ve senin dışında orda Cenk'le diyaloğa giren de yok. Ne yapmalıyım sence ilgisini çekmek için?
Ben: Erkeklerden hoşlanıp hoşlanmadığını bilmiyorum ama görünüşünün aksine dürüst ve cesaretli insanları sever.
Berk: Cesaretli demek. Peki denerim. Teşekkür ederim.
Ben: Önemli değil.

Diğerleri de çalışmalarını bitirdiğinde Deniz "Geçen seferki şişe çevirmeceye devam mı etsek?" diye sordu.

Ben: Doruk, Emre ve Ege'yi de çağıralım o zaman. Beraber takılırız bugün.
Deniz: Ben Ege'yi ararım. Eren sen de Emre'leri çağır.
Eren: Tamam.

Onlar gelene kadar biz de etrafı toplayıp salonun ortasında çember oluşturmuştuk. Herkes yanına abur cubur tarzı şeyler almıştı. Bir süre sonra Emre, Doruk ve Ege de gelmişti. Ben onlara haber vermeden Cenk'i de çağırmıştım. Cenk geldiğinde herkes ona bakıyordu. Tabii ya tanımıyorlar. "Arkadaşlar bu Cenk. Cenk bunlar da bizimkiler." diyerek hepsiyle tanıştırmıştım. Daha sonra oyuna başladık. Deniz çevirdiğinde Doruk ve Emre de durmuştu şişe. Emre soruyordu.

Emre: Doğruluk mu cesaret mi?
Doruk: Doğruluk.
Emre: Neden yanında yara bandı taşıyorsun?
Doruk: Eskiden sürekli kardeşimle uğraşır dururdum. Bir gün yine onunla uğraşırken düştüm ve dizim kanadı. Dizime kedili bir yara bandı yapıştırdı. Ona neden yanında yara bandı taşıdığını sorduğumdaysa "Çünkü çok sakarsın." dedi. Emre sen de çok sakarsın ben de yara bandı taşıyorum işte.
Ege: Oha lan ben bile düştüm.
Emre: Ya hayır ben düşebilirim sadece.
Doruk: Ne?
Emre: Hiç.

Doruk gülerek Emre'yi izliyordu. Şişeyi ben çevirdim. Selin ve Rüzgar da durdu. Selin soruyordu.

Selin: Doğruluk mu cesaret mi?
Rüzgar: Doğruluk.
Selin: Vazgeçemediğin üç şey say.
Rüzgar: Maksimum iki sayabilirim.
Selin: İnsan hiç mi bir şeylere değer vermez ya? Tamam say.
Rüzgar: Eylem ve Gizem.
Ben: Siktir ne?
Batu: Gizem ağzını kapat. Sinek kaçacak.
Ben: Sus lan gevşek.

Doruk çevirdiğinde Batu ve Berk'te durdu. Batu soruyordu.

Batu: D mi C mi?
Berk: C.
Batu: Ortamdan istediğin birini öp.
Berk: Yanaktan mı?
Batu: Hadi bu seferlik öyle olsun.

Berk kalkıp tam da tahmin ettiğim gibi Cenk'in önünde durup yanağından öptü ve yerine geri geçti. Tepkilerse "Affedin ama shipledim."
"Ben biliyordum böyle olacağını."
"Oyun fikri kimden çıktıysa alnından öpeceğim."
gibiydi.

Herkes durgunlaştığında Batu çevirdi. Eren ve Cenk'te durdu.
Eren soruyordu.

Eren: Doğruluk mu cesaret mi?
Cenk: Cesaret.
Eren: Ortamdan istediğin birini dudağından öp.

Cenk bir şey demeden kalkıp Berk'in dudaklarına yapıştı. Berk anın şokuyla bir süre durmuş sonra karşılık vermişti. Ay şu an hoşlandığı çocukla öpüşüyor. Çok şirin. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde ise daha büyük bir şokla gözlerimi büyüttüm. Ege ve Deniz de mi öpüşüyor?

5 gündür yazmıyorum. Yazdım ama devamı gelmedi bir türlü. Neyse bundan sonra aksatmam inşallah. Hepinizi seviyorum♡♡♡

Görünmez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin