15.Bölüm

86 9 12
                                    

Ben: Ne yani Rüzgar ve Doruk aynı tayfadan mı?
Deniz: Bahsettiğim 4'lü bunlardı ama hiç böyle olacağını tahmin etmiyordum. Şu Doruk, bahsettiğin sana yürüyen mi?
Ben: Başlarda evet ama bir süredir pek bulaşmadı. İyi gibi şuan da aynı tayfada olmalarını hiç beklemiyordum. Okulda yan yana görmedim onları. Belki de dikkat etmemişimdir.
Deniz: Neye dikkat ediyorsun ki zaten?
Ben: Bugünün cuma olduğuna ve yarın Eylem'le şarkı söyleyeceğimize.
Deniz: O da güzel tabii.
Ben: Bu tayfa işini sonraya bırakalım. Merak ettim. Biraz araştırayım ben.
Deniz: Tamam, olur.
Ben: Senden bir şey isteyeceğim.
Deniz: He, söyle güzelim.
Ben: Benimle Eylem'in yanına gelir misin? Yarın için şarkı falan seçeriz.
Deniz: Tabi, neden olmasın.
Ben: İyi o zaman hadi gidelim.

Deniz'le hastanenin önüne geldiğimizde ben ne tepki vereceğini anlamak için onun yüzüne bakıyordum sadece. Bana döndü ve "Ne alaka?" dedi. Bir banka oturduk ve ona tüm olanları anlattım. Üzülse de çok belli etmedi ve odaya çıktık. Eylem beni gördüğünde gülümsemişti. Sonra da Deniz'e dönüp: "Sen dans grubundaki yakışıklı abisin. Evleneceğim ben seninle." dedi. Hepimiz bir anda gülmeye başladık. Deniz ve Eylem tanıştı. Ardından şarkı konusuna gelince Eylem hemen söze atladı:
Eylem: Bence "Müzik Kutusu" söylemeliyiz.
Ben: Nerden öğrendin o şarkıyı? Ben çok severim.
Eylem: Biz ne zaman sizi izlemeye gelsek Rüzgar abi hep bana akşamında bu şarkıyı söyler. Ondan öğrendim.
Ben: Neden söylüyor ki?
Eylem: Bir gün şarkıdaki aptal gibi senin kalbinin kapılarına dayanmak istiyor olabilir.

Yaşına rağmen bu kadar olgun konuşabilmesi çok hoşuma gitmişti. Hayatta yaşadıkları onu daha güçlü kılıyordu belki de.

Deniz: Ben sevdim fikri.
Ben: Bende sevdim.
Eylem: Bu arada Rüzgar abi niye gelmedi?
Ben: Buraya biz tek geldik. Rüzgar'ın haberi yok.
Eylem: Onu da çağırsana.
Ben: İyi madem.
Deniz: Ben gideyim prensesler. Sonra görüşürüz.
Eylem: Görüşürüz.
Ben: Görüşürüz.

Rüzgar'ı aradım. Birkaç saat geçtiğinden muhtemelen spor salonunda değildi. Telefonu açtı.

Rüzgar: Efendim? Bir şey mi oldu? Beni aramazdın.
Ben: Hastaneye gel. Eylem seni istiyor.
Rüzgar: Se-Sen hastanede misin?
Ben: Evet, ne olmuş?
Rüzgar: Boşver, gelince açıklarım. Görüşürüz.
Ben: Görüşürüz.

Telefonu kapadım ve Eylem'in yanındaki koltuğa oturdum.

Eylem: Yanıma gelsene.
Ben: Yataktasın, olmaz sanki.
Eylem: Bir şey olmaz. Rüzgar abiye kızmıyorlar. Sanada kızmazlar.
Ben: Peki madem.

Kalkıp yanına kıvrıldım. Kısa bir süre sonra burdan kurtulduğunda her şeyi onun için mükemmel hale getirecektim. Bu da kendime verdiğim bir diğer söz olsun. Göz kapaklarım uyumamak için direniyordu. Buna daha fazla dayanamadım. Sonunda bende gözlerimi kapadım ve kollarımın altında sıkıca sardığım Eylem'le birlikte uyuyakaldım...

Uyandığımda saat sabahın altısıydı. Yanımda yatan Eylem'e bakacakken, Eylem'in diğer yanına kıvrılmış Rüzgar'ı gördüm. Başta şasırsam da onu buraya çağırdığımı hatırladım. Masum bir bebek gibi uyuyordu. Okuldaki herkes onun katı, kimseyle konuşmayan, soğuk biri olduğunu düşünse de ben buna ihtimal vermiyordum. Evet, tanışalı çok uzun bir zaman olmamıştı ama ben onu çoğu kişiden daha iyi tanıdığımı hissediyordum. Ses çıkarmadan onu izlemeye devam ettim. Aklıma gelen fikirle telefonumu çıkartıp ikisinin fotoğrafını çektim. İzlemeye devam ettim. Onun kapalı gözleri bile beni içine çekiyordu. Huzurlu gibiydi. Daha önce hiç görmediğim bir huzur. Daha önce hiç hissetmediğim bir huzur. Yatakta kımıldandığında gözlerimi kapatıp uyuma taklidi yaptım. Neden bende bilmiyorum ama onu izlerken yakalanma düşüncesinden iyi gibiydi. Yatakta doğrulduğunu anladım çıkan küçük seslerden. Ardından birkaç cümle döküldü ağzından:
"Hayatta değer verdiğim tek kadın Eylem'di. Ona seninde değer verdiğini görmek o kadar güzel ki. Sen bir anda geldin  Gizem, tüm dengemi bozdun ama ben ilk kez bu dengeyi daha da bozmak istedim. Her şeyinle seni istedim. Üzüldüğün her an, mutlu olduğun her an yanında olmak istedim. Ama en çok seni tekrardan tanımayı istedim Gizem. Çocukkenki minik ellerini tekrar tutmak istedim. Sana tüm bunları söylemeye henüz cesaretim olmasa da bir gün seni dünyanın en mutlu insanı yapacağım."

Ne olduğunu anlamadım ama gözlerimi açmadım. Çocukken mi dedi? Yanlış anlamadım değil mi? Tanışıyor muyduk yani? Tanışsak güzel olur muydu? Evet olurdu. Ama tüm bunların yanında beni önemsiyordu. Beni, Gizem'i tanımak istiyordu yani. Bu saatten sonra amacım sadece ona bu konuda yardım etmek olacaktı...

Bende kendi tahmin etmediğim bir şey ekledim hikayeye. Ama sonrasında ne olacak emin değilim. Bugün "sıkıcı performans işleri" erken biterse bir bölüm daha atacağım. Hepinizi seviyorum. ♡♡♡

Görünmez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin