44.Bölüm

17 6 0
                                    

Gizem'den

Emre ve Doruk konuşmak için odadan ayrıldılar. Doktor Yusuf'un ciddi bir şeyi olmadığını, taburcu olabileceğini söyledi. Biz de eve geri dönüyorduk. Arabayı Deniz kullanıyordu. İçimde garip bir his vardı. Kötü bir şey olacak gibiydi. Deniz'e yönelik konuştum. "Garip hissediyorum." Deniz yüzüme bir süre bakıp "Neden?" diye sordu. "Bilmiyorum." diye yanıtladım. Başını sallayıp sakin olmamı söyledi ve yola devam etti. Bende telefonumu elime alıp bildirimlere baktım.

Gönderen: Rüzgar

Gönderen: Rüzgar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saatlerimiz bitti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Saatlerimiz bitti. Bu akşam 9'da evinin önünde bekliyor olacağım. Sürpriz zamanı.

Gönderilen: Rüzgar

Neden 17.17'de bitti?

Rüzgar: 17'nin anlamını sen daha iyi biliyorsun bence.

Telefonu kapatıp cebime koydum. Rüzgar'ın anlatmadığım şeyleri bilmesi güzeldi ama bir yandan da rahatsız ediciydi. Bu konuda konuşmayı hiç sevmesem de 17 sayısının benim için hiç iyi bir anlamı yoktu. Bundan 4 yıl kadar önce Temmuz'un 17'sinde hayatımın bir parçasını kaybetmiştim. Cesedi bulunamamıştı belki de ailemin baskıları ona ağır gelmişti ve kaçmıştı bilmiyordum. Abim bu tarihte gitmişti. Annemin yeni eşinden bir çocuğu yoktu. Abim ve ben babamızın gidişinden sonra birbirimize hep daha yakın olmuştuk. Bir gün annemin yeni eşi abimle büyük bir kavga etmişti. Bu kavgadan sonra da abim dayanamamış ve evi terketmişti. En azından ben öyle biliyordum. O gittikten sonra kayıp ilanı vermiş ve abimi aramıştık fakat sanki yer yarılmışta içine girmişti. Bulunamamıştı. Ona bir şey olmamışsa da bana haber vermemesini kesinlikle anlamıyordum. Bana hep değer verdiğini söylerdi. Bu muydu verdiği değer? Araba durduğunda ne olduğunu anlamamış gibi Deniz'e bakınca "Geldik Gizem, insene hadi." dedi Deniz. Başımla onaylayıp arabadan indim. Eve girdiğimde Deniz diğerlerini bırakmak için gitmişti. Ben de üzerimi değiştirip Selin'i aradım.

Ben: Alo?
Selin: Yusuf iyi mi?
Ben: Evet iyi. Bizim çantaları falan dolaba kilitlesene. Dolabın anahtarı kalemliğimde.
Selin: Tamam, hallederim ben. Geçmiş olsun dileklerimi ilet Yusuf'a.
Ben: İletirim. Teşekkürler, görüşürüz.
Selin: Görüşürüz.

Daha sonra dans okulunda güvendiğim kişilerden birini arayıp açılmasını bekledim.

Ben: Alo Gökhan?
Gökhan: Efendim Gizem?
Ben: Şu yeni öğrenciler ne alemde?
Gökhan: Oldukça iyiler. Birkaç tanesi ileri düzey bile olabilir hatta.
Ben: Güzel. Sorun falan yok değil mi?
Gökhan: Yok. Bu arada minikler Ege'yi çok sevdi. İyi bir karardı onu seçmek.
Ben: Belki de. Bir şey olursa ararsın, kolay gelsin.
Gökhan: Sağ ol, görüşürüz.
Ben: Görüşürüz.

Telefon konuşmalarından sonra üzerime ince bir hırka alıp Deniz'in evine gittim. Daha eve gelmediğini biliyordum çünkü bizimkileri bıraktıktan sonra Ege'yi görmeye gidecekti aptal aşık. Kapıyı çaldım. Deniz'in annesi açtı.

Esra Abla: Hoşgeldin kızım.
Ben: Hoşbulduk Esra abla. Seninle konuşmam gereken bir şey var.

Beni kafasıyla onaylayıp içeriyi işaret etti. Salondaki koltuklardan birine oturdum. Esra abla da elinde bir tepsiyle içeri girdi. Portakal suyunu bana uzattı. Kendi de kahvesini aldı.

Esra Abla: Evet dinliyorum kızım.
Ben: Buraya iki konu için geldim. İlki babamla ilgili şeyleri öğrendim ve saygı duyuyorum. Bunu bilmenizi isterim.
Esra Abla: Teşekkür ederim kızım. Diğeri ne peki?
Ben: Bunca zamandır bir sevgi bağı oluştuğunu düşünüyorum aramızda. Özellikle ben ve Deniz'den dolayı. Konu Deniz'le ilgili. Deniz size Ege'den bahsetti değil mi?
Esra Abla: Elbette bahsetti. Tanışmayı çok isterim aslında.
Ben: Ben de bunun için geldim. O da sizden bir hamle bekliyor anladığım kadarıyla. Akşam yemeğine falan davet edin bence. Hem Ege'yle tanışmış olursunuz. Hem de Deniz sizin onayınızı almış olur.
Esra Abla: Çok güzel düşünmüşsün tatlım.
Ben: Teşekkür ederim. Ben kalksam iyi olacak. Görüşürüz tekrar, iyi günler.
Esra Abla: İyi günler kızım, yine gel.

Gülümseyip başımla onayladım. Bana kapıya kadar eşlik etti. Vedalaştıktan sonra eve adımladım. Saat 8.30 civarıydı ve Rüzgar kapının önündeydi ama yanında ondan biraz uzun biri duruyordu. Yanlarına yaklaştığımda gördüğüm yüz ile yerimde dondum. Rüzgar "Gizem bak kiminle tanıştım. Çok iyi biri. Adı Uğur'muş." dedi. O an ne diyeceğimi bilemez bir şekildeydim. Yüzümde kırgın bir ifadeyle abime bakıyordum. "Git." dedim. İkisi de yüzüme anlamaz gözlerle baktığında "Abi git." dedim. Daha sonra da aynı kırgın ifadeyle eve girdim.

Hep bir abim olsun istemişimdir. Bu yüzden böyle bir şey ekledim. 3 kız kardeşiz. Ortanca olmak işkence ama her neyse. Hepinizi seviyorum. Bir haftadır yazmıyordum biraz hızlanırım umarım bundan sonra. Öpücük <3 ♡♡♡♡

Görünmez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin