Deniz'in yanına gitmeden önce bir saat kadar zamanım vardı. Okulun yakınında bir kafeye geçip oturdum. Bir şeyler söyledikten sonra kitabımı çıkardım. -Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu- Telefonumdan kitap okuma müziklerim bölümünü açıp rastgele birine tıkladım. Four Seasons çalmaya başladı. Müzik listesini hazırladığım için bir kez daha kendime teşekkür edip kitaba devam ettim. Karşıma bir anda biri oturdu. Doruk'tu. "Hayırdır?" dedim cevap bekleyen bir ifadeyle. "Geçerken seni gördüm uğramak istedim." dedi. "Tamam uğradın artık gidebilirsin." diye yanıtladım. Bana bir soru yöneltti: "Kimya eşini seçtin mi?"
"Evet." dedim. Şaşırmış bir ifadeyle "Kim?" diye sordu. "Rüzgar denilen çocuk." dedim. "Nasıl yani seninle konuştu mu?" dedi. Neden insanlar onunla ilgili her şeye bu kadar takılıyordu ki diğerlerinden farklı pek bir şey yok gibiydi onda da. Acaba var mı diye düşünürken Doruk "Sana tavsiye ondan uzak dur." dedi ve numaramı istedi. Bir şey olursa arayabilirsin falan gibisinden klasik bir bahane sundu. Vermedim ve hesabı ödeyip kafeden çıktım. "O kadar mı gizemlisin?" dedi peşimden gelerek. "Hayır." dedim. "İsmini bile söylemedin." dedi. Harbiden ismimi söylememiştim. Ama dalga geçmek hoşuma gitti. "İsmime ihtiyacın yok." dedim Doruk'a dönerek. "Belki ilerde olur soyadıma yakışıp yakışmadığına bakmak için falan." dedi. "Ani oldu biraz ama fazla klişe." diye söylendim. "Acelem var gidiyorum." dedim ve hızlandım. Rahatsız olduğumu sanmasın diye arkamı dönmeden elimi havaya görüşürüz anlamında kaldırıp vedalaştım. Deniz'in yanına geldiğimde bana dönüp, "Geç kaldın." dedi. Hiç geç kalmadığımdan ona garip gelmiş olmalıydı. "Fazla oyalandım." dedim ve üzerimi değiştirmeye spor salonunun soyunma odasına yöneldim. Şortumu ve askılı tişörtümü üzerime geçirdikten sonra telefonumu kapadım ve antremana başlamak için Deniz'e doğru ilerledim. Saçlarımı topuz yaptım. Deniz'i dövmek yine zevkli olacak gibiydi. Boksta ondan iyi sayılırdım. Başladığımız an suratına bir tane geçirdim. "Bugün sinirliyiz bakıyorum." dedi gülen bir ifadeyle. Bende güldüm. Deniz beni çok çabuk güldürebilen bir yapıya sahipti. Sonuçta onu ilkokuldan beri tanıyordum. Her şeyi beraber yapar, birbirimize hep destek olurduk. O beni, benden bile iyi tanıyor olabilirdi. Ben bunları düşünürken birden ters hamle yapıp yere düşmemi sağladı. Bacağıyla boynumu kenetledi. "Pes et." dedi. "Rüyanda görürsün." diyip dengesini bozdum ve bu sefer ben onu kilitledim. "Kim pes ediyordu?" dedim. Beni kolumdan ters çevirip yere yatırdı ama bacağı benim bacağıma takıldı ve üzerime düştü. "Sen." diye yanıtladı. Nefes nefeseydi. "Sen pes ediyorsun." "Asla." deyip üzerimden kalkmasını sağladım ve bu sefer kaçamayağı şekilde onu köşeye kıstırmıştım. Sinirlendi ve "Tamam pes." dedi. "Hep kazanırsan olmaz ki." diye de ekledi. "Ustandan bir şeyler öğren." dedim. Beraber spora başlama kararı aldığımızda 3 sene kadar önceydi. Bu kararımızdan hiç pişman olmadık. Ne kadar benim ailem bu karara karşı olsa da umrumda mıydı tabiki hayır. Deniz de benim ailem sayılırdı. Biz spora başladıktan sonra Deniz'e karşı çıkmadılar en azından. Ailem Deniz'i severdi. Bunun işime yaraması güzeldi aslında. Ben düşüncelere dalmışken Deniz üzerime havlu atıp "Hadi duşa." dedi. Havluyu alıp duşa girdim. İyi gelmişti her zamanki gibi. Kurulanıp çıkacakken aklıma temiz kıyafetlerimi yanıma almadığım geldi. Kendi kendime sinirlenirken Deniz "Duşun yanına bıraktım." dedi. Yine beni tanıyordu. Belki de hep unutkan olduğumdandır ya da sadece umursamıyorum. Üstümü giyinip çıktım. Deniz telefonumu açmış bana uzatıyordu. "Annen yine arayıp duruyor." dedi. "Neden arıyorsa sanki bilmiyor antremanda olduğumu." diye söylendim ve geri aradım. Eve erken gelmemi söyledi. Klasik erken gellerdendi. Bende geçiştirdim ve telefonumu kapadım. Deniz'e dönüp "Kıyafetler için teşekkürlerr." dedim. O da bana "Ne demek prenses." diye yanıt verdi. "Deme şöyle." dedim. "Tamam prenses." dedi sırıtarak. Beni de güldürmüş oldu. Eşyalarımızı alıp salondan çıktık. Beni her zamanki gibi evime bıraktı ve "Arabanı neden kullanmıyorsun?" diye sordu. "Dikkat çekmeyi sevmediğimi biliyorsun Deniz." dedim. "O zaman görüşürüz Görünmez Kız." dedi. "Bana böyle deme eski okulumdaki kişilere benzeyeceksin." diyip güldüm. Vedalaştık, ben eve girdim o evine gitti. Evdekiler ortalıkta yoktu, fırsattan istifade odama çıktım. Balkonun kapısını açık unutmuşum. Şiir defterimi alıp oraya gittim ve gözlerim yıldızlara kaydı. "Bir gün hepimiz birer yıldız mı olacaktık?..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görünmez Kız
ChickLitRüzgar': Aşk, sol yanında bir hareketlenmeye neden olur. Tutkuysa bu hareketlenmenin hızına hız katar. Sağlığınıza, özellikle kalp sağlığınıza dikkat edin bu anlarda. Fazla heyecanlanmak iyi değil. Hikayede eşcinsel çift de olacak. Ayrıca küfür içer...