26.Bölüm

50 5 0
                                    

Baştaki resmin açıklaması sonda. Çünkü neden olmasın??

Rüzgar'ın evine gelmiştik. Bunu ne ara kabul ettim onu bile hatırlamıyorum. Gecenin geç saatleri. Rüzgar'ın Deniz'i arayıp haber verdiğini duydum. Telefonumu elime aldım. 4 Ocak Saat 11.48...
Bu gece Rüzgar'ın yanında olmak istiyordum. Ona sarılmak, onun kokusunu içime çekmek istiyordum. Öyle de yapacaktım. Yatak odasına doğru ilerledim. Beraber uyuduğumuz koltuğa attım kendimi. Rüzgar geldi, yanıma oturdu. Elindeki battaniyeyi o zaman farketmiştim. Üstümü örttü. Başımı omzuna koydu. Bense sadece onu izliyordum. Dudaklarımdan dökülen cümleye ben bile şaşırdım: "İyiki varsın."
Bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Onun bu haline tebessüm edip gözlerimi kapattım. Uykuya dalmak üzereyken o cümleyi duydum: "Sende iyiki varsın."
Bu cümleyi iki kişiden duydum ben bugüne kadar ve şimdi ona üçüncü eklendi. Yıllar sonra o geri geldi. Yıllar sonra o çokta hatırlamadığım ama bırakmak istemediğime emin olduğum çocuk geri geldi. İyiki varsın cümlesini duyduğum kişilerin biri Deniz diğeri ise beni terkeden babam. Gittiği gün beraber uyumuştuk. O gün kurmuştu bana bu cümleyi ve ben ondan nefret bile edemedim. Beni bırakıp gitti, beni mahvetti ama ben ondan nefret edemedim. Şimdiyse bu cümleyi Rüzgar'dan duydum. Tüm bu cümleleri rüyamda mı kuruyordum? Pek emin değilim. Belki de hala uyumadım. Birkaç saat geçti ben hala kendi düşüncelerimle boğuşuyordum. Rüzgar uyumuştu. Kokusu, nefes alıp vermesi, kendine hastı. O kendine has biriydi. Saatler geçti. Kafamı kaldırıp duvardaki saate baktığımda anladım bunu. Onu uyandırmadan kalktım. Tarih 5 Ocak Saat 06.44. İşte o gün. Babamın beni bırakıp gittiği gün. Üstümü düzeltip saçlarımı yeniden topladım ve telefonumu kapatıp cebime attım. Evden çıktım. Arkamı dönmeden, haber vermeden. Çünkü bizimkiler bilir ve Rüzgar'a haber verirlerdi. Bugün yanımda kimseyi istemezdim. Bunun bir istisnası yoktu. Okul umrumda olmazdı, insanlar umrumda olmazdı en çokta kafamdan geçen cümleler umrumda olmazdı. Yürüdüm belki bir iki saat boyunca sadece yürüdüm. Ve yine kendimi aynı yerde buldum. Eski evimizin önünde. Beni bırakıp gittiği evimizin. Böyle betimlemek bile canımı ne kadar yakıyordu aslında. Annem bu evden taşınsakta satmamıştı. Belki de hayatında aldığı tek doğru karardı. Son 4-5 yıldır sürekli buraya gelirdim. Her 5 Ocak'ta. Bazen kendimi kötü hissettiğimde de. Kapının önüne geldim. Yan tarafta duran çiçek saksılarından üçüncüsünün arkasındaki anahtarı aldım. Kapıyı açtım. İçeri girip kendi odama çıktım. Çatıkatına. Kendimi pencerenin önüne bıraktım. Oturma yeri gibi hazırlamıştım orayı. Karşısında kitaplığım. En sevdiğim kitaplarda gezdirdim gözlerimi. Bakışlarım yandaki duvara kaydı. En sevdiğim şarkıları dinlerken çizdiğim resimler ve altlarında yazan şarkı isimleri.

Kendini parçalayan, yıpranmış, gözlerinden yaşlar akan bir kız. Denize karşı oturmuş gökyüzünü seyrediyor.
Şarkı adı: "Kaç Kere- Nükleer Başlıklı Kız"
Ayağa kalkıp resmin altına yazdığım şarkının sözüne baktım. "Kaç kere düştün sen?" Bu sadece duvarda duran çizimlerden bir tanesiydi. Yerime geri geçip oturdum. Dışarıyı izlemek dışında hiçbir şey yapmıyordum. Yapmayacaktım da. Öyle durdum. Ağlamadım. O gittiği gün ağlamadığım gibi. Döneceğine o kadar emindim ki yıllarca hiç ağlamadım. Şimdi de olduğu gibi. Kalktım, yatağıma yattım. Oyuncak ördeğime sarıldım. Adı Bali. Küçükkenki bir çizgi filmden duyup koymuştum adını. Onsuz uyuyamadım yıllarca. Annem bu evden giderken onu bile almama izin vermedi. Kendimi uykunun kollarına bıraktım...

Rüzgar'dan

Uyandım. Gizem yanımda değildi. Oysaki beraber uyumuştuk. Ayaklandım. Tüm evi dolaştım ama yoktu. Aradım, telefonu kapalıydı. Deniz'i aramak dışında başka hiçbir şey yapamazdım. Bundan ne kadar nefret etsem de o Gizem'i benden çok daha iyi tanıyordu.

Ben: Alo?
Deniz: Efendim?
Ben: Gizem. Yani uyandım yanımda değildi. Sizin yanınızda mı?
Deniz: Hayır. Bir saniye bugünün tarihi ne?
Ben: 5 Ocak.
Deniz: Bak söyleyeceğim ama sakın yanına gitme.
Ben: Söyle artık.
Deniz: Anlattıysa eğer babasının onu terkettiğini biliyorsundur ve Gizem kesin anlatmıştır.
Ben: Evet, anlattı.
Deniz: Babasının onu terkettiği gün bugün. Yıllardır bu tarihte hep eski evlerine gider. Yanına en başta bende gitmiştim ama daha çok sinirlendi ve günlerce ona ulaşamadık. Yani ne yap ne et ama sakın yanına gitme Rüzgar.
Ben: Denerim. Sağ ol, görüşürüz.
Deniz: Görüşürüz.

Yanına gitmeli miydim? Ya Deniz'in dediği gibi daha fazla gün yanımda olmazsa bunu kaldıramazdım. Kapısının önüne gidip çıkmasını beklemeye karar verdim. Hazırlanıp eski evlerine gittim. Kapının karşısındaki kaldırıma oturdum ve evi izlemeye başladım...

Biraz daha anlıyoruz. Biraz daha tanıyoruz Gizem'i. Bu arada gerçekten Bali diye bir ördeğim var ve gerçekten çizgi filmden koydum adını. Medyaya resmini koyarım. Ve gerçekten onsuz uyumak çok zor. Her neyse yazar hakkında ufak bilgiler falan. Hepinizi çok seviyorum♡♡♡♡

Görünmez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin