24.Bölüm

48 4 0
                                    

  Böyle anlarda bizimkileri öldüresim geliyordu. Ama bilerek yapmadı sonuçta diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım fakat pek başarılı olamadım. Deniz'e dönüp "Ben iyi değilim. Benim mekana gidiyorum. Gelirsen seni parçalarım." dedim. Bana "Dikkat et birkaç saat sonra gelirim. Kendini sakinleştirmen için zamanın." dedi. Tamam haklıydı. Birkaç saati iyi değerlendirmek de bana kalmıştı. Dışarı attım kendimi. Her zaman gittiğim mekana doğru adımlamaya başladım. İçeri girdiğimde Cenk'ten odamın anahtarlarını aldım. Siyah şortumu ve siyah askılı tişörtümü giydim. Gözlerimin çevresini kapatacak bir maske taktım. Dudağıma siyah rujumu sürdüm. Kırmızı eğlencesine geldiğim günlerde sürdüğüm renkti. Siyahsa sinirli olduğumda. Saçlarımı yukarıdan sıkı bir şekilde topladım. Kafes dövüşü mü antreman mı sorusunun kafes dövüşü kısmındaydım. Dövüşeceğim kafese girdim. Karşıma iri yarı bir adam çıktı. Kolay bir yem gibiydi sinirimi atmam için. Herkes "Görünmez Kız" adıyla tezahürat yapıyordu. Evet bana "Görünmez" denmesinden korkmamın sebebi buydu. Deniz dışında bunu bilen de yoktu. Sürekli maskeyle dövüştüğümden bana böyle bir lakap takmışlardı. Başlarda pek önemsemesem de bu yıl en iyi dövüşenlerden biri haline gelmiştim. Ve bunu birinin öğrenmesi benim zayıf yanımı öğrenmesi demekti. Annem bunu öğrenirse iyi olur muydu bilmiyordum. Belki kendimi savunmam hoşuna gidebilirdi ya da çok iyimser bakıyordum. Dikkatimi karşımdaki adama verdim. Dövüşürken oyalanmayı sevmezdim. Karnının yanına tekme attım. Sendeledi. Bel boşluğu çoğu dövüşende olduğu gibi onun da zayıf yanıydı. Bir süre derin nefes aldı. Sonra bana yumruk savurdu. Ben yana doğru eğilince sadece savurmakla kaldı yumruğu. Bana temas bile edemedi. Kolunu tutup beklemediği bir anda arkaya çevirdim ve arkasına geçtim. Bu arada alkışlar ve bağırışmalar artmıştı. Adamın dizine geçirince dizlerinin üzerine çöktü. Yan tarafına geçip omzuna vurarak yere düşürdüm. Üstüne çıkıp yüzünü yumruklamaya başladım. Bir yerlerini kırmak istemediğimden çok hasar vermeden kalktım ve her zaman baktığım yere baktım. Cenk bana su getiriyordu. Suyu alıp içtim. Daha sonra odama gittim. Sürekli buraya geldiğimden kendime oda ayarlatmıştım. Kapıyı açıp içeri bile bakmadan yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Çokta uzun olmayan tırnaklarımı kollarımı birbirine sardığımdan kendime batırır bir konumdaydım. Biri gelip kollarımı kenara çekip beni ayağa kaldırdı ve bana sarıldı. Kendimi kötü hissettiğimden kim olduğunu bile umursamadım. Geri çekilip maskemi çıkarttım. Masama fırlatıp bana sarılanın kim olduğuna baktım.

Ben: Rüzgar? Burda ne işin var?
Deniz: Benimle gelmek için çok diretti. İzin vermeyince de beni takip etmiş.
Rüzgar: Gizem'in yanında olmak istedim.
Ben: Deniz senin dışında böyle zamanlarda kimseyi yanımda istemedim ben. Sen ne yapmaya çalışıyorsun?
Rüzgar: Deniz'e çok önem verdiğini biliyorum ama ben ısrar ettim. Onun bir suçu yok.

Rüzgar'ı geçip Deniz'in göğsünü yumruklamaya başladım. Canını acıtmadan vuruyordum. O da sadece sakinleşmek için yaptığımı anlamıştı. Bir süre bekledi. Sonra beni kendine çekip sarıldı. Sakinleşmemi bekledi. Sonra geri çekilip "Olanları ve bu durumu Rüzgar'a anlat. Biliyorum bizimkilere bile anlatmadın ama (Kulağıma eğilip fısıldadı.) ondan etkilendiğini inkar edemezsin. (Ardından sesini yükseltip) bilmeye hakkı var." dedi.

Rüzgar dolayısıyla cümleyi "Biliyorum bizimkilere bile anlatmadın ama bilmeye hakkı var." şeklinde duymuştu.
Deniz haklıydı. Zaten haksız olduğu zaman dilimi de pek yoktu. Deniz ardından odadan çıktı ve benle Rüzgar'ı tek bıraktı.

Rüzgar: Siyah ruj yakışmış.
Ben: Ciddi misin ya sen?
Rüzgar: Evet.
Ben: Sormayacak mısın?
Rüzgar: Anlatmak istersen anlatırsın. Ben burdayım ve sen sakinleşene kadar da gitmeye pek niyetim yok.
Ben: Anlatmak istiyorum.
Rüzgar: Dinliyorum.
Ben: Babam, yani gerçek babam ben 7 yaşındayken bizi terketti. Annem zengin bir kadındı zaten. Para sorunumuz hiç olmadı. Şuanki babamla ben 11 yaşındayken evlendi. Güzel günler olduğu söylenemezdi. İyi biriydi en azından. Annem evlendikten sonra işlere daha çok odaklandı. Adam da zaten işe çok önem veren biri. Annemin bana olan ilgisi gün geçtikçe azaldı. Onlar evlendikten 7 ay sonra benim doğumgünümdü. Hatırlamadılar bile. Deniz gelip bana bu kolyeyi verdi. (Elimi boynuma götürüp kolyemi tuttum.) Ucundaki gökkuşağı ve üzerindeki her renkteki yıldızın farklı birini ifade ettiğini söyledi Deniz. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi ve mor. Ben, Deniz, Emre, Eren ve Batu. Sonuncusunun da bir gün aşık olacağım kişiye ait olduğunu söyledi. Başlarda anlamasam da şu an anlıyorum. Benim için kolyenin bu kadar önemli olmasının nedeni; yalnızken bir anda bir aileye sahip hale gelmemdi. Onlar benim ailem. Aşık olacağım insan da benim ailemin bir parçası olacak.
Rüzgar: Benim de sana anlatmak istediğim şeyler var.
Ben: Ne gibi?
Rüzgar: Çocukluğumuz gibi...

Bu bölüm birçok olayı çözümledi aslında ama birçok olaya da kapılarını araladı. Hadi hayırlısı. Hepinizi seviyorum ♡♡♡♡

Görünmez KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin