Ağlamanın hiç bir işe yaramadığını anladım. Sabaha kadar düşündüm ve karar verdim. Kahvaltı etmek için üstüme sade bir bluz ve pantolon giyip aşağı indim ilk önce Baran ile konuşmam lazımdı. Masa 12 kişilikti ve ben en köşeye oturdum. Daha benden ve Hayattan başka kimse oturmadı sofraya. Hayat yanıma yaklaştı;
Hayat: Mutlu musun Efsun?
Efsun: Neden böyle bir soru sordun ki şimdi.
Hayat: Eğer mutlu isen ve gerçekten iyiysen sana bir şey söylemem lazım.
Efsun: Ben iyiyim Hayat ve mutlu olacağım zamanla.
Hayat: Efsun benim Balıkesir'e dönmem lazım ve seni burada bırakmak istemiyorum.
Efsun: Seni burada kal diye zorlayamam Hayat. Eğer gitmek istiyorsan ve benim üzülmememi istiyorsan merak etme ben iyiyim ve üzülmem.
Hayat: Gitmek istemediğimden değil senin annen beni sever biliyorum ama gitme sebebim ailevi şeyler biliyorsun bizim durumlar biraz karışık.
Hayatın hayatı çok garipti zor şartlarda okumuştu ve ailesinden burada gelmek için bin takla atıyordu. Onu zorlamayacaktım herkesin sıkıntıları vardır o yüzden bu konuda ona ve ailesine hak veriyordum.
Efsun: Tamam sen de mutlu ol ki giderken üzülmeyeyim.
Hayat: Bana haber ver düğün ve kınayı.
Efsun: Eğer öyle bir şey olursa belki söylerim ama tabi olacağı pek belli değil. Karşılıksız sevgiden sonra ümidim yok.
Hayat ile beraber konuşup şakalaşmak iyi geliyordu bana o yokken biraz içimde kırgınlık olacaktı. Yavaş yavaş herkes sofraya geldi. Ben bilerek oturmuştum en son sandalyeye, normalde annemin çaprazına otururdum o öyle isterdi bu sefer fark etsin diye yaptım ve o bundan hiç hoşlanmadı.
Begüm: Efsun her zamanki yerine geç.
Efsun: Burası iyi.
Begüm: Bu konu ile tartışmak istemiyorum şimdi geç yerine daha önemli ve ciddi konular var.
Sırf onu sinir etmek için yapmıştım bunu çünkü böyle şeylere çok önem verirdi. Söyleyeceği ciddi konuları karşı çıkmak için daha yakına oturdum.
Begüm: Baran bizim bir şirketimiz var ama öyle inşaattı falandı filandı değil restoranlarımız var bizim. En az her şehirde bir tane vardır.
Baran: İsmi nedir?
Begüm: Magical .
Baran: Yani büyülü, güzelmiş.
Begüm: Ben kızımın işletme okumasını istemiştim ama o psikoloji okuyor ve bana psikoloji okuduktan sonra işletme okurum dedi.
Birde bana emrivaki yapıyor ya her şeye karış anne hayallerime bile.
Efsun: Belki dedim gönlün razı olsun diye.
Ben böyle deyince sustu annem ve kahvaltıdan sonra Baranı yanıma konuşmak çağırdım için. Onu bahçeye çiçeklerimin yanına götürerek;
Efsun: Biz biraz konuşalım bakalım.
Baran: Olur nişanlım.
Efsun: Ayağını denk al Baran efendi nişanlım falan o ne öyle ya.
Baran: Söyle ne söyleyeceksen çünkü kayınvalidem ile kahve içeceğim.
Efsun: Anneme her şeyi anlatacağım.
Baran: Yapamazsın
Efsun: Nedenmiş?
Baran: Eğer sen söylersen bana başka başka yalanlar söyletmek zorunda kalırsın ve yalanlarım her zaman işe yarar.
Efsun: Biliyor musun iyi ki sana gerçekten aşık değilim iyi ki . Sen çok haysiyetsizsin ama korkmuyorum senden bu oyundan da bıktım bırak annenin ölümünü ben anlatayım biri sana çok karışık anlatmış.
Baran: Bak Efsun sana söyledim seni üzmek , kırmak gibi bir derdim yok sadece o annene yaptıklarının bedelini ödeteceğim.
Efsun: İstediğin kadar konuş , kahve iç ama sınavları geçemeyeceksin tabi öyle bir sınav olursa.
Baran: İyi ki hatırlatın çiçek kız bu sınavlar nedir?
Efsun: Annem bizi bekliyor bekletmeyelim.
Baran ile birlikte çardağa gittik annemin yanına oturduk ve ona bu olayları söylemekten vazgeçtim çünkü bana yaptığı eziyetlerin bedeli olurdu.
Begüm: Sen ne iş yapıyorsun?
Baran: Daha önce söylemiştim şanslıyım galiba iki kere okudum biri işletme diğeri ise Bilgisayar mühendisliği okudum ve yeni mezunum daha bir iş bulamadım babam vefat edince miras parası yiyordum ve artık bu yaz bir işe gireceğim.
Ne Bilgisayar Mühendisliği mi? Ben şok olmuştum Baran bilerek gelmişti demek Balıkesir'e işi de yoktu. Baranı bir ara öldürme planı yapsam iyi olurdu kafamın içinde.
Begüm: Eğer Efsun ile birlikteliğiniz devam ederse buradaki restoranı sana bağlarım.
Kafayı yemek elde değil ya resmen geleceğim yıkılıyordu. temeli evi üstüne yap annecim.
Baran: İnşallah aramızda bir sürtüşme olmazsa, sınavlardan geçersem neden olmasın.
Ben oradan bunu duyduktan sonra çekip gittim. Hayat'ı yolcu edip odama çıktığımda bir yığın kitaplar önümde duruyordu. Hemen onları toplamaya başladım. Bir yandan çözüm yolu arıyordum Baranı o sınavlardan kalması gerekti. Dayımın odasına girip sınavlara bakmak geçmişti aklımdan tehlikeli ve riskliydi. Elimdeki kitapları bırakıp dayıma baktım bahçede bahçıvan ile kavga ediyordu, fırsat bu fırsat deyip odasına koştum. Annem evin için de topuklu giydiriyordu düğünde giyemem alışkanlık olsun diye ayakkabı ses çıkarınca elime aldım. Yavaşça kapıdan içeri girdiğimde Dayımın baya bir takıntılı olduğu belliydi çok düzenli olması beni şaşırtmadı. Hiç girmemiştim onun odasına. Çekmeceleri karıştırıp duruyordum acele etmem gerekti. Bir kağıt buldum üstünde büyük harflerle EFBAR yazıyordu. Elime alıp açtığımda Yalın dayımın Barana hazırladı sınavların bir kısmı vardı diğeri annemde olmalıydı ki birden kapı sesi "pat" edince yakalandığımı aşikardı, içimden dualar etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi Dünyam
ChickLitSevmeyi kendim öğrenmiştim.Kendi dünyamın içinde... Atamadığımız çığlıklar vardır hepimizin sevdiğiniz bir insandan ihanete uğramak mı daha acıdır yoksa annesi tarafından eziyet görerek yaşamak mı? Efsunun büyülü dünyasına hazır mısınız? Onun acılar...