Beklemeden gidin. O zaman başaramamışız demektir.
-Çavuş buraya geldiğinde büyük ceza alacağınızı bilin. Sen ve yanındakiler de.
-Emredersiniz komutanım.
-Allah yanınızda olsun.
-Vatan sağ olsun komutanım.
Telefonlarını tamamen susturdular. Arabacıya uzattı.
-Bunlar sende kalsın.
-Siz delisiniz.
-Karşılığında Türkmenlerden büyük paralar alacaksın.
-Haklısın ben paraya bakarım.
-Dönüş için bir jip unutma.
-Tamam.
Karargâhtan içeri girdiler. Fikret ile bakıştılar. İçeri girmeden boyunlarındaki terörist grubunun renklerinin atkısını iyice ortaya çıkardılar. Kapıdaki muhafız elindeki silahla durdurdu onları. Araç incelendi. Malzemeleri baktı. Silahını doğrulttu ikisinin üzerine. Hızlı- hızlı soluyordu
-Kimsin?
-Navdaro.
Kadını silahın ucu ile dürttü.
-Şevin.
Kod adı olarak ölen kardeşinin ismini kullanmıştı.
-Kimlik?
Dedi Kürtçe İkisi de çıkarıp gösterdi. Yanlarına iki terörist daha belirmişti.
-Türk.
-He... Kürt
Dedi Fikret.
-Neredensin?
-Hakkâri.
-Ne işiniz var?-Buraya geldik.
-Neden?
-Burası bizim üssümüz.
-Ne oldu?
-Çoğu öldürüldü.
Yere tükürdü.
-Kandaşlarımızın öcünü olmak için buraya geldik.
Elindeki silahlı
-Gelin benlen.
Silahlı adamın arkasından Nazarin ve Fikret yürümeye başladılar. Diğer iki asker de onların arkasından geliyordu. Büyük bir mağaranın içine girdiler. İçerisi küçük- küçük odacıklarla doluydu. Her odada eli silahlı militanlar. Yerler topraktı. Bir bölüme sokuldu. Bu bölümün içinde masa etrafında sekiz kişi oturuyordu. Sakalları iyice uzamış ama hallerinden mevki sahipleri oldukları da belli. Kürtçe konuştular önce öndeki askerle. Daha sonra el işareti ile onların çıkmasını işaret ettiler. Tam karşısında duruyorlardı. Adamların yabanilerden hiç farkı yoktu. Etraflarında dolaştı ilk konuşan. Komutanları olduğunu daha sonra öğreneceklerdi. Parmakları sigara yüzünden sararmıştı, belki yıllardır hiç su yüzü görmemiş gibiydi. Şalvarının dışındaki deri çizmesi diğerlerine göre daha yeniydi. Ve üzerindeki posttan ceketin önü açıktı. Belindeki silahlar teknolojinin en yenileriydi. Daha Nazarin ve Firkete kullanmak nasip olmamıştı. Elindeki kırbacın sopasını ağır- ağır bacağına vurup önlerinde sinir bozucu yürümeyi sürdürdü. Nazarin'in gözlerinin içi gülüyordu.
-Neden gülüyorsun?
Kızgınlıkla iki bacağını açıp tam önünde durdu. Nazarin iki elini havaya kaldırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON TANGO +18
Dragoste-Gidelim çavuşum. Ensesindeki tüyleri havaya kalktı. Sarp genç kızı koşarcasına kapıya sürüklemişti. -Artık gideyim. Nazarin'i hızla arabaya itti. Sarp'ın kollarından kurtulmak için saldırıya geçti. -Hey ne oluyor? -Sus. Nazarin'i kolundan büktü. D...