Bölüm 28

2.1K 112 0
                                    


Sesi evin tüm odalarından duyulacak kadar tiz çıkmıştı. Yanına panikle kayınvalidesi ve kâhya koştu. Omzundan tuttu yaşlı kadın

-Evladım sancın mı geldi?

Başı ile iyi olduğunu işaret verdi. Burnundan soluyordu.

-Fikret cana-can isterim. Borcunu ödeme zamanı.

-Neee? Aklını mı yedin?

-Sarp nerede?

-Bilmiyorum.

Bas-bas bağırıyordu.

-Lanet adam söyle nerede?

-Bilmiyorum.

Telefon yüzüne kapandı. Nazarin şok olmuş gibi elindeki telefona baktı. Hırsla küfür etti.

-Allah'ın cezası Fikret!

Yaşlı kadın hala onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Tekrar numarayı çevirdi... Açmadı. Cebini de kapatmıştı.

-Kardeş ha!

Kükredi tüm gücü ile.

-Şu andaki mutluluğun benim sayemde kahrolası.

Karnına sancı saplanınca eli hemen karnının altına gitti. Yüzü acıdan kas-katı kesildi. Derin bir nefes aldı.

-Kardeş haaaa! Akrepppp.

Melda'nın ceb numarasından ulaştı

-O Allahın cezası lanet kocanı çabuk telefonu ver.

-Sakin ol canım.

-Sana o adi herifi boşa diye kaç kez söyledim.

-Sen iyi değilsin.

-Nasıl iyi olabilirim ya. Sen söyle nasıl?

Gözleri yeniden doldu.

-Fikret'te inan ki çok üzgün.

-O Allah'ın cezasını ver bana... Hemen.

Telefonu aldığını nefes alışlarından anlamıştı.

-Eğer bu lanet telefonu kapatma cüretini gösterecek olursan inan oraya gelir seni anandan doğduğuna pişman ederim.

-Ne var.

O da bağırıyordu.

-Can borcunu öde. Birincisi için. Sarp nerde?

-Bilmiyorum.

-Yanlış cevap. Çıplak ellerimle boğarım seni.

Yaşlı kadın ağzı açık dinliyordu. İlk kez şahit oluyordu Nazarin'in bu hallerine.

Sancıdan yüzü kasılıyordu. Karnını okşadı

-Sen korkma bebeğim. Dayın olacak Yezit'le kavga ediyorum.

Karşıdaki ses birden yumuşadı.

-Kardaş, iyi misin?

-Sana ne? İki aya yaklaşıyor. Ölü mü diri mi öğren ve bana bildir.

-Tamam- tamam.

-Sakın beni atlatma. Kapatmam lazım. Bebek çok hareketli.

-Yardıma ihtiyacın var mı?

Fikret'in sesi iyice telaşlıydı.

-Bana yapacağın tek yardımı biliyorsun.

Yüzü acıdan kasılıyordu. Doktoru aradı. Kapatıp ayağa kalktı. Kâhyaya döndü.

-Arabayı hazırlayın. Tedbir olarak hastaneye gidiyoruz.

Yaşlı kadın ellerini birbirine vurup odanın içinde dolanmaya başladı

-Şimdi ben ne yaparım. Eyvah.

O kadar sinirliydi ki Nazarin kadını sakin etmede zorlandı.

-Ya erken doğum olursa?

-Olursa en iyisi olur.

Diye kükredi.

Şu anda Sarp'tan başkasını düşünecek durumda değildi.

-Kızım dağın başındayız.

-Korkma. Haydi, Kâhya.

Yaşlı kadın odasına koşup valiz hazırladı.

-Sizin gelmenize gerek yok.

-Sen çıldırdın galiba. Tabiî ki geliyorum.

Nazarin pek de itiraz etmedi. Aslında onu yormak istemiyordu o an için ama kırmak işine gelmedi.

-Boş yere de gelmiş olabilirsiniz.

-Olsun. Oğlumu böylesine seven birinin nasıl yanında olmam. Sen beni nasıl bir kadın sanıyorsun?

-Teşekkür ederim efendim.

Hastaneye gitmeleri uzun sürdü. Yollar yer- yer kapanmıştı. Kâhya ve şoför zorlukla ana yola çıkmışlardı. Gece yarısında ulaştılar hastaneye. Doktoru hazır onu bekliyordu. Gülümsedi.

-Seni böyle göreceğimi tahmin etmezdim.

-Bende.

-Sanırım senin ki çıkmak istiyor. Kilosu da iyi.

-Ne kadar?

-İki kilo yüz elli gram. Hazırsa alalım. Ama Sezaryen.

-Fark etmez.

-Bir süre hastanede bakılacak. Razı mısın?

-Evet.

Sabaha karşı minik bebeğini kollarının arasına almıştı. Bir erkek. Tıplı babası gibi. Çevreyi inceliyordu. Çok sağlıklıydı. Tüm tetkikleri yapıldı. Yaşlı kadın ameliyata kadar bir an olsun yanından ayrılmadı. İlk ziyaretçisi de Fikret'ti. Eşini almayı unutmuştu. Yüzünde pişmanlık vardı

-Kardaş yeğenim iyimi?

-Evet, ne buldun?

Küvezin içindeki bebeğe doğru yürüdü Fikret

-Çok küçük.

-Büyür.

SON TANGO +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin