Nazarin gözü kapalı ortalığı ateşe verdi. Tümen yetişmişti. Öncü birlikteki yaralıları geri çektiler. Tepedeki teröristlerin büyük bölümü çatışmada ölmüş diğerleri tutuklanmıştı. Her yer asker kaynıyordu. Kayanın yanında ilk yardım ekibi tarafından genç kadın ilk müdahaleyi görüyordu. Nazarin sigarasından derin bir nefes aldığında komutanı gördü. Komutan yanına gelmişti. Sert sesle
-Sana ne dedim asker.
Komutanın sesini duyunca elindeki sigarayı açığa fırlattı, ayağa kalkıp esas duruşa geçmek istedi ama komutanın omzundan tutması ile yerinde kaldı. Komutanın bakışları yumuşadı, gülerek bir an baktı.
-Aferin asker. İyi ki dinlemedin.
Gülümseyerek yanından uzaklaştı. Fikret'te küçük sıyrıklar almıştı. Fikret
-Yine canımı kurtardın İkinci kez. Çok borçlanıyorum kardaş çookkkkkkk.
Fikret, yanına oturdu. Çetin hava şartları ve tipi hala devam ediyordu. Yaralılarla birlikte Nazarin de helikoptere alınıp çatışmanın yapıldığı yerden uzaklaştırıldı.
Nazarin banyo küvetinden çıktı. Üzerine Fikret'in bornozunu aldı. O zamanlar çok geride kalmıştı. Şimdi gizli ve özel görevlerde çalışıyorlardı. Eskiden olduğu gibi cephede sıcak savaşta değillerdi. Sabaha az bir süre kalmıştı. Telefonunu beşe kurdu. Esneyerek gerildi. Üç saat sonra kalkması gerekecekti. Başbakanlık konutu kaldığı evden biraz uzaktı. Misafir odasındaki yatağa uzandı. Hava sıcaktı. Üzerindeki askeri çamaşırları ile yattı. Gözlerini kapattı. Saat çalmadan uyandı. Kot pantolon ve atlet giydi. Telefonla kapıya taksi çağırdı. Çantasını aldı. Başbakanlığa ulaşması yirmi dakikasını almıştı. Sabahın alaca karanlığında Ankara'nın yolları bomboştu. Kapıdaki güvenliğe kimliğini gösterdi. Güvenlik elindeki listede adını görünce içeri girmesine izin verdi. Ana kapıdan içeri girdi. Bir kez daha başbakanlık binasına gelmişti ve binanın acemisi değildi. Takım arkadaşlarını koridorda gördü.
-Senide mi çağırdılar?
Nazarin gülerek ellerini iki yana açtı.
-Ne yaparsın.
-Seni tatilde biliyorduk.
-Ben de öyle biliyordum ama... Fikret'in yerine bakıyorum. Dün gece Melda doğum yaptı.
Omuzlarına dokunan elle başını kaldırdı. O mavi gözlere bakmak her zaman içindeki kanın tersten akmasına yetiyordu.
-Binbaşı Sarp.
Sarp Nazarin'e göz kırptı. İyice sokuldu. Neşeyle;
-Bakıyorum tatilini çabuk kesmişsin çavuş.
-Zorunluluktan efendim.
Nazarin Sarpı saygı ile karışık derin sevgi besliyordu. Sarp, Nazarin'le birçok zor görevde birlikte omuz omuza çarpışmıştı. Genç adam kırklı yaşlarına yaklaşmaktaydı. Şakakları hafiften kırlaşmıştı bu görüntü çekiciliğini artırmıştı. Eşini iki yıl önce kayıp etmişti. O da bir köy öğretmeniydi. Sarp binbaşının eşi ikinci çocuklarının doğumundaki şartların yetersiz sağlık donanımları yüzünden ölmüştü. Nazarin binbaşıyı avutmak için nelerini vermezdi ama kendisini frenlemesini bilmişti. Sarp'ın gözlerine direkt bakmazdı. Binbaşı genç kızın omzundan kolunu çekmeden etrafındaki takım arkadaşlarına döndü.
-Haydi, hanımlar toplantı odasına.
Nazarin'le ağır -ağır yürüdü. Nazarin binbaşı için sadece askerdi. Diğerleri ile nasıl şakalaşıyorsa onla da öyle şakalaşırdı. Yakın dövüşlerindeki birçok tekniği binbaşıdan öğretmişti. Nazarin bir elini yumruk yapıp ağzına götürdü. Öksürünce suratı kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON TANGO +18
Любовные романы-Gidelim çavuşum. Ensesindeki tüyleri havaya kalktı. Sarp genç kızı koşarcasına kapıya sürüklemişti. -Artık gideyim. Nazarin'i hızla arabaya itti. Sarp'ın kollarından kurtulmak için saldırıya geçti. -Hey ne oluyor? -Sus. Nazarin'i kolundan büktü. D...