1K 143 46
                                    

Keyifli okumalar muah 💋

"Bir gün de neler yaşamışsın, Yeo-jin." Jungkook, sırıtarak bana baktığında sıkkınca nefes verip başımı salladım. Yoongi, vazgeçmeyecek gibi gözüküyordu. Mahallede ki herkesin evini satın almıştı, bizim ev hariç.

Evet, kesinlikle vazgeçmeyecekti.

"Bu kadar düşünme, Yeo-jin. İmzayı ailenden biri atmadıkça rahatsın." gülümseyerek Jungkook'a baktım. "Haklısın." daha fazla oyalanmadan kameramın lensini hızla temizledim. "Şimdi gelirler, ben ışıkları ayarlayayım en iyisi." Jungkook, yanımdan ayrıldığında temizlediğim kamerayı boynuma asarak mankenleri beklemeye başladım.

İçeri giren iki manken ile yaslandığım yerden ayrılarak saygıyla baş selamı vermiştim. "Giyisileriniz kabinlerde asılı. Birinci kabin Jin'in, ikincisi ise senin Namjoon." Namjoon ve Jin karşılık olarak saygıyla beni selamlayıp gülümseyerek soyunma odasına geçtiler.

Kısa süre içerisinde hazırlanıp geri döndüklerinde çekime başlamıştık. Bir saatlik çekimin ardından dinlenmek için ara verdik. Yorgun düşen bedenimi dinlendirmek adına kenarıdaki koltuğa oturarak çektiğim fotoğrafları incelemeye başladım.

Hepsi harika fotoğraflardı. Namjoon ve Jin'in bulunduğu fotoğrafların kötü olması imkansız gibi bir şeydi zaten.

"Beş dakika sonra çekime devam edeceğiz!" kısa bir birgilendirme sonrasında yerimden kalkarak kafeteryadan iki kahve alıp tekrar çekim odasına döndüm. Karton bardağın tekini Jungkook'a uzattığımda teşekkür ederek elimden aldı.

Kalan dinlenme süresince kahvemi içerek dinlenmeye çalıştım. Vücudum ne kadar dinlensede aklımda dönen düşünceler yüzünden beynim dinlenemiyordu ve bu gerçekten acı vericiydi. "Çekime devam ediyoruz!" yönetmenin birden bağırmasıyla kendime gelerek aklımdaki düşünceleri yok etmek istercesine başımı iki yana salladım.

Namjoon ve Jin üzerlerini değiştirerek çekime döndüklerinde yerimden kalkarak işe koyuldum. Uzun çekimlerin ardından sonunda işim bitmişti, bende bitmiştim. Eşyalarımı toplayıp Jungkook'a veda ederek şirketten ayrılıp eve geçtim.

"Young-ae hanımlar salona teşrif edebilmiş mi sonunda?" elimdeki anahtarları çantama, çantamı ise kapının yanındaki portmantoya asarak anneannemin yanına ilerledim. "Sen kimsin?" çatık kaşlarıyla bana bakıp huysuzca söylendiğinde haline gülerek sıkıca o'na sarılmıştım.

"Benim, biricik torunun." bir süre bana baktıktan sonra elini saçıma atarak gülümsemişti. "Çok güzel kızsın, bana çekmişsin." başımı sallayarak genişçe gülümsedim. Hissettiğim açlık ile yerimden kalkarak mutfağa ilerlediğim sırada çalan zil ile adımlarımı kapıya yönlendirdim.

Kapıyı açtığımda karşımda geçen gün gördüğüm uzun boylu adamı görmüştüm. Sıkkınca nefes verip kollarımı göğsümde birleştirerek karşımdaki adamın konuşmasını bekledim.

"Sözleşme yenilendi." elindeki kağıdı önüme uzattığında gülerek elinden aldığım kağırt parçasında yazanları okudum. Bu ev karşılığında yüklü bir miktar para verileceği yazıyordu. Keyifle sırıtarak elimdeki sözleşmeyi yırtmaya başladım. Elimde duran kağırt parçalarını karşımdaki takım elbiseli adamın avucuna sıkıştırarak konuştum. "Al bunu patronuna götür, selam söylemeyi de ihmal etme." kapıyı kapatarak mutfağa geçtim.

"Yapıştı bırakmıyor peşimizi, manyak herif ya." üç aydan beri bir türlü rahat bırakmamıştı bizi, sürekli buraya gelip evi satın almak ve buraya güzel bir site kurmak istediğini söylüyordu.

İlk başta sunduğu teklifler ile bir ev satın almanız imkansızdı, nasıl olduysa bu teklifi baya iyidi. Fakat bu ev benim için çok fazla önem arz ediyordu, bu yüzden ne kadar çok para verirse versin burayı o'na satmayı düşünmüyordum.

合意 ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin