十五

543 49 25
                                    

Keyifli okumalar ♡

Yeo-jin

"Işıklar tamam!" kameramın lensini değiştirirken başımı sallayıp etrafa bakındım. "Jin ve Namjoon hazırlanmadı mı hala?"

"Hemen kontrol ediyorum." Jungkook, hızla yanımdan ayrılıp mankenlerin giyinme odasına geçmişti. Kamerayı boynuma asarak yanıma gelen Jungkook'a baktım. "Beş dakikaya hazır olurlarmış." anladığımı belirtmek adına başımı sallayarak eski yerime oturmuştum. "Geri döndüğün için çok mutluyum, Yeo-jin." Jungkook'a bakarak gülümsedim.

"Bende geri döndüğüm için mutluyum, Jungkook. Bu arada.. Ben yokken ufak bir ayaklanma mı olmuş burada?" sorduğum soru karşısında bakışlarını kaçırarak ayağı kalkmıştı. "Yani, bir şeyler oldu ama boşver." haline gülerek başımı sallamış ve ayağı kalkarak omuzunu patpatlamıştım. "Geldik!" Jin, neşeyle söylenip yanıma gelerek yanağımdan makas almıştı.

"Hoş geldin, güzelim. Sen yokken kimse bana ciddi ciddi bakıp 'pozu değiştir' diye direktif vermiyordu. Çok sıkıcı, iyi ki döndün." gülerek kısa bir an başımı eğmiştim. "Çekim gecikiyor partnerlerinin yanına geç, Jin." başını bir kez sallayarak yanımdan ayrılırken neşeyle söylenmişti.

"Hayhay."

"Çekime başlıyoruz!" kısaca insanları bilgilendirerek çekime başlamıştım. Uzun bir çekim sonrasında kısa bir kıyafet değiştirme arası verilmişti. Yerime oturarak ağrıyan boynumu ovalamaya başlamıştım. Önüme tutulan kahve ile bakışlarımı başımda dikilen bedene çevirdim. Gördüğüm beden ile kaşlarımı çatarak yavaşça ayağı kalktım.

"Evi aldığın halde neden hala peşimdesin, Yoongi? Seni görmek sinirlerimi bozuyor."

"Mecbur olmasaydım böyle bir şey yapmazdım, Yeo-jin." alayla gülerek bir adım atarak Yoongi'ye yaklaştım. "Mecbur?" yutkunarak bir süre Yoongi'ye baktım. Dalga mı geçiyordu? "Ciddi misin, Yoongi? Koskoca şehirde başka muhit mi kalmamıştı da gelip benim ısrarla satmak istemediğim muhitte ki evimi almaya çalıştın?" elindeki kahveleri arkamda ki masaya bırakarak bana bakmıştı.

"Söylediğim gibi sizin ev hariç orada ki tüm evleri satın almıştım. Üste-" dayanamayıp araya girmiştim. "Evet, benim evimide aldın. Sadece evimi değil biriktirdiğim güzel anılarımı da aldın, zorla. Sonra da güzelce yıkıp tuzla buz ettin. Umarım mutlusundur?" tek elini beline sabitlemiş, diğer elini ise başına atarak ovalamaya başlamıştı.

Daha fazla yanında kalmaya gerek görmeden kameramı boynumdan çıkartarak arkamda ki masaya bıraktım.

"Yeo-jin-" yanından geçerek çekim stüdyosundan çıkmıştım. Biraz hava almaya ihtiyacım vardı sanırım. Olan olmuştu ve ben hala kafaya takmaya devam ediyordum. Acilen bu kafadan çıkmam gerekiyor. Kafeteryaya inip kendime bir kahve almış ve şirketin bahcesine çıkmıştım.

"Zamanla alışacaksın, Yeo-jin. Artık bunu düşünme." gözlerimi kapatıp derin bir nefes alıp verdim. Kahvemden bir yudum aldığım sırada cebimde ki telefon çalmaya başlamıştı. Telefonumu çıkartarak aramayı cevapladım.

"Bebeğim?"
"Nasılsın ablaların en güzeli?"
"İyiyim, sen nasılsın? Bir sorun yok değil mi?"
"Hayır, iyiyim abla hemen endişelenme lütfen."
"Sevindim."
"Ben seni merak ettiğim için aradım, o adam hala seni rahatsız ediyor mu?"
"Bende sana bundan bahsedecektim bir türlü vakit bulamadım-" sözümü keserek endişeyle konuşmaya başlamıştı.

合意 ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin