二十四

188 26 17
                                    

"10 dakika ara veriyoruz!" doğrularak çektim fotograflara bakmaya başladım. Fotoğrafları inceledikten sonra fotoğraf makinesini masanın üzerine bırakarak diğer fotoğraf makinesini aldım. Sanırım lens ayarı bozuşmuştu. Kamerayı göz hizama getirerek lensi çevirip açıyı yakınlaştırmaya çalıştırdığım sırada önümde beliren beden ile kamerayı indirmek zorunda kaldım. "Burada Gae-hyun diye bir manken çalışmıyormuş. Kayıtlara bizzat kendim baktım. Neden yalan söyledin?" kamerayi masaya bırakarak diğerini almış ve lensini silerken sorusunu cevaplamıştım. "Yalanı ben değil Ra-hae, söyledi. Gidip o'na sor." ellerini ceplerine sokarak bir adım atıp üzerime geldiğinde başımı kaldırıp yakınımda duran yüze baktım.

"Eminim nedenini biliyorsundur." başımı hafifçe sağa doğru yatırarak dudaklarımı ıslattım. "Biliyor ve söylemiyorsam ne yapacaksın?" üzerime doğru eğilerek gülmüştü. "Çekime devam ediyoruz!" yönetmenin sesini duyar duymaz Yoongi'nin yanından ayrılmaya yeltendim fakat önüme geçerek durmamı sağlamıştı.

"Bir türlü öğreneceğim." derin bir nefes verip kameranın askısını boynuma astım. "Çekil önümden." başını bir kez sallayarak kenarı çekildiğimde mankenlerin yanına ilerledim. Çekim boyunca bir kenarıda durup bizi izlemişti, Yoongi. Yönetmesi gereken bir şirketi olduğunu unutuyordum sanırım. Ya da bir ihtimal patron olduğu için bu kadar rahat davranıyor olabilirdi.

Çekim boyunca o yokmuş gibi davrandım. Katalog çekimi bittindiğinde fotoğrafları bilgisayara aktarması için Jungkook'a verdim. Bugünlük işim bitmişti. Ekiple vedalaşıp giyinme odasından çantamı aldıktan sonra şirketten çıkmıştım.

"Tam zamanında!" duyduğum ses ile bakışlarımı yanımda duran arabaya çevirdim. "Ra-hae?" başını bir kez sallayarak kocaman güldü. "Benim. Hadi atla, dünün hesabını vereceksin bana." dudaklarımı bir birine bastırarak bakışlarımı kaçırdım. "Yorgun gibiyim en iyisi eve gideyim ben. Görüşürüz!" kaçmaya çalışmıştım fakat Ra-hae'den kaçmak imkansız gibi bir şeydi.

Arabadan inerek bana yetişmiş ve kolumdan tutarak durmamı sağlamıştı. Ra-hae, konuşacağı sırada biri o'na seslenmişti. "Ra-hae?" başımı refleks olarak sesin geldiği yöne çevirdim. Yoongi, yanımıza geliyordu. "Yoongi! Sende mi buradasın?" Yoongi, gülümseyerek başını salladı. "Seninle bir şey konuşmam gerekiyordu. Çok iyi oldu karşılaşmamız." Ra-hae, gülerek ellerini bir birine vurdu.

"Harika zamanlama! Biz de Yeo-jin ile birlikte akşam yemeğine gidiyorduk. Sen de bize katıl?" Yoongi, gülümseyerek başını salladığında Ra-hae, bana döndü. "O zaman atlayın yeni bebeğime. Sizi uçurayım." önden yürüyerek ön koltuğa yerleşmiştim. Yoongi, arkaya yerleşirken Ra-hae, sürücü koltuğuna yerleşti. "Sıkı tutunun!" kemerime sıkıca kavrayarak derin bir nefes aldım.

Ra-hae, aniden gaza bastığında Yoongi'nin ağzından sesli bir küfür çıkmıştı. "Sikeyim!" Ra-hae, arada sırada böyle çılgınlıklar yapardı. Böyle yapmasına tam olarak alışamasamda artık korkunç gelmiyordu. Kısa yolculuğun ardından Ra-hae'nin favori restoranına gelmiştik. Cam kenarı bir masaya geçerek gelen garsona siparişlerinizi verdik. "Evet, ne konuşacaktın benimle?" Ra-hae, tüm dikkatini Yoongi'ye vermişti. "Yeo-jin, Gae-hyun yalanını senin uydurduğunu söylüyor. Neden böyle bir yalan uydurduğunu öğrenebilir miyim?" Ra-hae, gülerek kısa bir an bana bakmıştı. "Sorunun cevabını istiyorsan, sorumu cevaplaman gerekiyor." derin bir nefes alarak başımı cama çevirdim.

"Neden Gae-hyun'u bu kadar kafana taktın ve araştırdın?" Yoongi'nin cevabı uzun sürmemişti. "Kıskandığım için. Benim sorumun cevabı?" duyduğum şey ile başımı Yoongi'ye çevirdim, ısrarla Ra-hae'ye bakıyordu. "Bende bunu duymak için uydurdum o yalanı. Yeo-jin'den hoşlandığını düşünüyordum emin olmak istedim." Yoongi, kaşlarını havalandırarak hayretle Ra-hae'ye baktı. "Emin oldun mu peki?" Ra-hae, hevesle başını salladı. "Fazlasıyla." siparişlerinizi getiren garsona teşekkür ederek yemeğime başladım. Dün öpüşmeden önce söyledikleriyle benden hoşlandığını az çok anlamıştım. Şimdi ise açık açık beni kıskandığını söylemişti. "Ne düşünüyorsun, Yeo-jin?" Ra-hae'ye bakarak omuz silktim. "Hiç. Yemeğime odaklıyım." gülerek başını sallamıştı.

"Ben hariç her yere odaklısın." Yoongi'yi duymamazlıktan gelerek yemeğime devam ettim. Yoongi'nin alayla güldüğünü duymuştum. "Artık yüzümede mi bakmayacaksın?" derin bir nefes alarak çatal ve bıçağı tabağımın kenarına sabitledikten sonra Yoongi'ye baktım.

"Sabah geç kaldığım için aceleyle evden çıktım ve kahvaltı yapmadım. Çekim aralarında sadece bir tane tost yedim ve o da beni doymadı. Açım ve yemeğimi yemek istiyorum, Yoongi." Yoongi, dilini yanağına bastırarak başını sallamıştı. Derin bir nefes alarak önüme dönmüş ve yemeğime devam etmiştim. "Yemek yedikten sonra bol bol konuşabiliriz o zaman?" cevap vermemiştim. Yemeğimi bitirdikten sonra nazikçe dudaklarımı silerek arkama yaslandım.

"Yarın müsait misin?" Yoongi'ye cevap vereceğim sırada telefon zilim çalmaya başladı. Kimin aradığına bakmak için telefonun ekranına baktım. Annem arıyordu. Aramayı cevaplayarak telefonu kulağıma götürdüm.
"Neredesin Yeo-jin? İşten çıktın mı?" görmesede başımı salladım. "Evet, Ra-hae ile yemek yiyorduk. Neden, bir sorun mu var?" bir süre sessizliğin ardından annem sorumu cevapladı.

"Anneannen.. Kalp krizi geçirdi, şuan hastanedeyiz." kaşlarımı çatatak hızla yetimden kalkmış ve kenarıdaki çantamı almıştım. "Hemen geliyorum. Hangi hastanedesiniz?" annem hangi hastanede olduklarını söyledikten sonra telefonu kapatarak merakla bana bakan bedenlere baktım. "Anneannem kalp krizi geçirmiş. Gitmem gerekiyor." restoranın çıkışına ilerlerken Ra-hae ve Yoongi, peşime takılmıştı.

"Seni tek bırakacağımızı düşünmüyorsun değil mi?" bileğimden tutarak otoparka ilerlemişti, Ra-hae. Arabaya geldiğimizde ön koltuğa yerleşerek hastanenin ismini söyledim. Ra-hae, arabayı çalıştırarak hastaneye sürdü. Yarım saatlik yolun ardından hastaneye geldik. Araba durar durmaz inerek hastaneye girdim.

Yoğum bakım odalarının olduğu kata çıktığımda annemleri görmüştüm. Hızla yanlarına giderek anne ve babama baktım. "Durumu nasıl?" annem sıkıca bana sarılarak burnunu çektiğinde sarılışına karşılık verip sırtını sıvazladım. "Hayati teklike geçti dediler ama bilmiyorum. Yoğun bakımda kalacakmış bir süre." geri çekilerek gülümsemeye çalıştım. "Temkinli olmakta fayda var. Yoğun bakımda kalması iyi olacaktır anneannem için." annem başını sallamıştı.

"Umarım hemen iyileşir." umarım. "Yorulmuşsunuzdur. Oturun şöyle." anne ve babamı koltuklara oturttuğumda Ra-hae ve Yoongi, anne ve babama geçmiş olsun dileklerini iletmişlerdi. "Ne zamandan beri buradasınız? Yemek yediniz değil mi? En iyisi kafeye inip bir şeyler atıştırın ben burada bekliyorum." annem itiraz etmeye yeltendiğinde çömelerek ellerimi dizlerine yasladım.

"Anneannem emin ellerde. Lütfen artık kendini harap etme, bebeğim. Hadi kafeteryaya inin." annem istemeyerek başını salladığında babam annemin koluna girerek yerinden kalkmıştı. "İzniniz olursa size eşlik edeyim?" Yoongi, anne ve babama bakarak konuştuğunda babam bir kere başını eğip kaldırmıştı. Yoongi, annemin diğer koluna girerek yanımızdan ayrılmışlardı. Koridorda kaybolana kadar onları izledim. Annemler görüş açımdan kaybolduğunda koltuklardan birine oturarak arkama yaslandım. Derin bir nefes alarak önüme gelen saçlarımı arkaya ittirdim.

"İyi misin, hayatım?" Ra-hae, yanıma oturarak bir elini omuzuma diğer elini koluma yasladı. "Yersiz bir soru oldu değil mi?" başımı olumsuzca iki yana sallayarak dudaklarımı ıslattım. "Anneannemin kalp krizi geçirdiğini duyunca çok kötü hissettim. Oracıkta bayılmadığım için şükür ediyorum. Ama şuanda durumunun iyi olduğunu öğrendim ve rahatladım. Anneannem güçlü bir kadındır. Eminim bu hastaneden güle oymaya çıkacaktır." şen şakrak halleri aklıma gelince gülümsemeden edemedim. "Doğru söylüyorsun, hayatım. Young-ae bebeğim çok güçlü bir kadın. İdolüm olur kendisi."

Yorumlar ve oylar aşırı düştü. Bu beni bir tık üzüyor. Neyse.

Öptüm seni şap şuppp 😋😘💋👩‍❤️‍💋‍👩💅👅🌸🍷🔥🌈💖💕💞💟

合意 ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin