二十九

191 27 16
                                    

"Evet, ne yapmak istersin?" Yoongi, koltuğa oturarak yanını patpatladığında yanına oturdum. Yan dönerek aşağı doğru kaymış ve başını dikkatlice dizlerime yaslamıştı. Elimi tutarak saçlarına yerleştirdi. İstediği şeyi anlayarak yavaşça saçlarını okşamaya başladım. Saçları yumuşacıktı, saçlarını her okşadığımda ferah bir koku doluyordu burnuma.

"Muhabbet etmek istiyorum." başını bir kez sallayarak arkama yaslandım. "Edelim." gülümseyerek alt dudağını dişleri arasına almıştı. "En merak ettiğim şeyi sormak istiyorum. Kendimi sana affettirdim mi?" yavaşça başımı sallayarak tebessüm ettim. "Bana olan nefretini dindirmeyi nasıl başardım?" derin bir nefes alırken dudaklarımı ıslattım.

"Hiç bir zaman senden nefret etmedim, Yoongi. Sadece sana kızgındım. Çok kızgındım. Bu kızgınlığımı gideren şey gerçekten elinden bir şey gelmediğini anlamam oldu. Her zaman seni anlamaya çalıştım, çoğu zaman başarılı olamasamda bunu denedim." Yoongi, gülümseyerek doğrulmuş ve tek bacağını katlayarak tamamen bana doğru dönmüştü.

"Her zaman olgun düşünüp öyle davrandın. Başkası olsa muhtemelen beni öldürmek isterdi, sen ise her zaman beni anlamaya çalıştın. Bunu herkes yapamaz. Açıkcası başta evini alamananın verdiği bir sinir vardı üzerimde, fakat o zaman bile farkında olmadan sana ve dik durşuna hayrandım. Seninle seviyeli bir çekişme yaşadık. Kabul eşit değildik, buna rağmen çok güzel yarıştın. Gerçekten güçlü bir kadınsın." aniden üzerime doğru eğilerek yüzlerimizi yakınlaştırdı.

"Sana layık bir erkek olmaya çalışacağım." gülümseyerek bir süre bakışlarını yüzümde gezdirmişti. "Çok güzelsin." bu kadar yakınımda durup gülümseyerek bana bakması ve iltifat etmesi utanmama neden olmuştu. "Ailenle o kadar güzel ilgileniyorsun, onların iyliğini öyle güzel düşünüyorsun ki hep onlara imrenmişimdir." gülümseyerek bana bakmaya devam ettiğinde yakınımda duran yüzü nazikçe kavrayarak dudaklarına minik bir buse kondurdum. Yoongi, kaşlarını havalandırarak şaşkınca bana baktığında gülmüştüm. "Manzaram o kadar güzel ki saatlerce izlesem zerre sıkılmam." başımı eğerek gülümsedim. Sürekli bana iltifat etmesi mutlu ettiği kadar utanmamı sağlıyordu.

Duyduğum karın guruldama sesiyle bakışlarımı Yoongi'ye odaklayarak kaşlarımı havalandırdım. "Restoranda yemek yiyememiştin değil mi?" yerimden kalkarak elimi Yoongi'ye uzattım. "Gel, karnını doyuralım." gülümseyerek elimi tutup yerinden kalkmıştı. Mutfağa ilerleyip bir süre etrafa bakındım, büyük bir mutfaktı ve ne nerede bilmiyordum. Keşfederek öğrenecektim.

"Evet, ne yapıyoruz?" yanımda duran Yoongi'ye bakarak dudak büktüm. "Sen oturup bekleyeceksin." itiraz etmeye yeltendiğinde tekrar konuştum. "Kolun iyi durumda değil, Yoongi. İtiraz etme ve masaya otur." Yoongi, yarım ağız gülerek üzerime geldiğinde yerimden milim oynamadım. Fazlasıyla yakınlaştığımızda durup hafifçe eğilerek yüzlerimizi hizaladı.

"Bana emir verdiğinde fazlasıyla çekici gözüktüğünü söylemiş miydim?" bakışlarını dudaklarıma indirerek dilini yavaşça üst dudağında gezdirdiğinde yarım ağız gülmüştüm. Elimi omuzuna yerleştirerek hafifçe patlatladım. "Yerine geç." cevap beklemeden arkamı dönerek dolaplara bakındım kısaca. Ne yapacağımı kafamda kesinleştirdikten sonra kollarımı sıvayarak yemeği yapmaya başlamıştım. Ben yemeği yaparken Yoongi, beni izliyordu. Otururken rahat olmadığını ve yardım etmek istediğini söylemişti.

Bu isteğini gerçekleştirmek istemiyordum çünkü kolu ve eli kötü durumdaydı. 1 saatin ardından yemek yapma aşaması bitmişti. Soslu tavuk kanat ve ramenli debboki yapmıştım. Masayı hazırlarken Yoongi, beni dinlememiş ve bana yardım etmişti. Masa tamamen hazır olduğunda sandalyelere yerleşerek yemeğe başlamıştık.

合意 ° mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin