"Bu biraz abartı değil mi, Ra-hae? Daha basit bir şeyler giysem?" Ra-hae, taşan ruju fırça yardımıyla silerken başını olumsuzca iki yana salladı. "Hayır. Makyajın olsun, saçın olsun harika gözüküyorsun!" geri çekildiğinde baştan aşağı beni süzmüştü.
"Senin yanında ben farkedilmem sanırım." derin bir nefes alıp gülerek başımı hafifçe sağa yatırdım. "Sen pırlanta gibisin, bebeğim. Güzel ışıltın 5 metre öteden bile belli olur." şımarıkça omuzlarını sıkarak gülmüştü. "Beni şımartmayı çok iyi biliyorsun! Ben de hazırlanayım sonra çıkalım." başımı sallayarak yatağın üzerindeki telefonumu alarak gelen mesajlara baktım. Ra-hae, kıyafetini giydikten sonra saçını yapmıştı. "Son olarak makyaj!" neşeyle söylenerek makyaj masasına yerleştiğinde kapı zili çalmıştı. Merakla bana baktığında anlık kaşlarımı kaldırarak gülümsedim.
"Baktım." odamdan çıkarak salona inmiş ve kapıyı açmıştım. "Yoongi?" başını kaldırır kaldırmaz şaşkınca bana bakmıştı, bir kaç saniye sonra bakışları yavaşça aşağıya doğru kaydı. Baştan aşağı beni süzdükten sonra bakışları tekrar gözlerime odaklanmıştı. "Bayan Seok'u görmeye gelmiştim." kısa bir an arkama doğru bakarak önüme gelen saçlarımı arkaya ittirdim.
"Anneannem hasta, uyuyor." başını sallayarak dudaklarını ıslattı. "İşin olduğunu sanıyordum?" gergince yutkunarak başımı salladım. "Var! Şimdi işinin yanına gidiyor. Ay, yani Gae-hyun'un yanına gidiyor." aniden yanımda beliren Ra-hae'ye bakarak kaşlarımı havalandırdım. "Gae-hyun?" Yoongi, ciddi ifadesiyle Ra-hae'ye bakıyordu.
"Evet. Randavuya çıkacağı adam." kaşlarımı çatarak Ra-hae'ye baktım. "Ne?" Ra-hae, beni umursamadan Yoongi'ye hitaben konuşmuştu. "Arabanla gelmişsin. Bu saatte taksi ile gitmesin sen bırakırsın Yeo-jin'i değil mi?" Ra-hae'nin bileğinden tutarak hafifçe kendime çektim. Konuşacağım sırada Yoongi, benden önce davranmıştı. "Seve seve." kısa bir an Yoongi'ye baktığımda düz ifadesiyle bana baktığını görmüştüm. Derin bir nefes verirken Ra-hae'ye döndüm.
"Konuşalım mı biraz?" cevaben elimden tutarak mutfağa geçmişti. "Sen sormadan söyleyeyim, seni kıskanıp kıskanmadığını ölçmek için böyle bir şey uydurdum. O'nunla beraber gideceksin muhtemelen siz daha yolu yarılamadan Soo-yun, abisini arayarak yardım isteyecek ve beraber Yoongi'nin evine gideceksiniz. Sonra bana arabada olan biten her şeyi anlatacaksın. Bu kadar."
İtiraz etmeme izin vermeden sözünü bitirir bitirmez yanımdan ayrılmıştı. Peşinden giderek Yoongi'nin yanına geçtim. "Benim bir kaç işim var. Görüşürüz!" Ra-hae, çantamı elime sıkıştırıp bize el sallayarak yanımızdan ayrıldığında gerigince alt dudağımı ısırdım. "Gidelim." bakışlarımı Yoongi'ye odakladığımda çoktan yol aldığını fark etmiştim.
Evden çıkarak hızlı adımlarla Yoongi'nin yanına yetiştim. Kapımı açarak binmemi beklediğinde başımı hafifçe eğip kaldırarak teşekkür etmiş ve ön koltuğa yerleşmiştim. Ben kemerimi takarken Yoongi, çoktan sürücü koltuğuna yerleşmişti. "Nereye gidiyoruz?" Ra-hae'nin konum attığı yerin adresini navigasyona girdim. Yoongi, arabayı çalıştırırken konuşmaya başladı.
"Önemli bir işim çıktı derken böyle bir şeyden bahsettiğini düşünmemiştim." yarım saat öncesine kadar bende böyle bir şeyden bahsettiğimi bilmiyordum. Cevap vermemiştim. "Genelde işinden başka bir şey ile ilgilenmiyor gibisin. Bu Gae-hyun ile nerede karşılaştın da randavuya çıkmaya karar verdin?" istifimi bozmadan bir kaç bahane uydurmuştum. "Bir ay önce çekimde tanıştık." bir şey söylememişti. Gergince tırnaklarımla uğraşırken kısa süren sessizliği Yoongi bozdu.
"Bu date tarzı bir randevu mu?" bakışlarımı Yoongi'ye odaklayarak bir süre sessizce o'na baktım. "Neden merak ediyorsun?" Yoongi, aniden arabayı durdurarak kemerini çözüp bana doğru dönmüştü.
"Neden sorularıma cevap vermiyorsun?" dudaklarımı ıslatarak sorusunu cevapladım. "Bunları neden merak ettiğini anlayamıyorum." dudak içini ısırarak-sandığım kadarıyla-sinirini dindirmeye çalışıyordu. "Çünkü-" sözünü kesen şey arabada yankılanan telefon zil sesi olmuştu. Telefonu açarak kısa konuşmanın ardından telaşla arabayı çalıştırdı.
"Sanırım Soo-yun, zor durumda." çok endişeli gözüküyordu, bir ara doğum günü olduğu için böyle yaptığını söyleyecektim. Eve geldiğimizde hızla arabadan inerek eve girmişti. Bense o'na nazaran daha yavaş hareket ediyordum. İçeri girdiğimde Yoongi, çoktan salondaki kalabalığın arasına karışmıştı.
Sakin bir kenarı geçerek onları izledim. "Mumları üflemeden önce dilek tutman lazım abii!" Soo-yun, çok neşeli gözüküyordu. Yoongi, başını sallayarak kısa bir an bana baktıktan sonra gözlerini kapatmış ve bir kaç dakika sonra mumları üflerken tekrar açmıştı. "Neler oldu?" aniden dibimde biten Ra-hae, yüzünden irkilmiştim. "Korkuttun beni." bileğimden tutarak bahçeye geçmişti. Durduğunda kollarını göğsünde birleştirerek ağırlığını tek ayağına verdi. Israrla yüzüme bakmaya devam ettiğinde derin bir nefes verip olan biteni anlattım. Pek bir şey konuşmamıştık zaten.
"Kıskanmış işte. Centilmen adam kıskandığını böyle belli eder. Kesin senden hoşlanıyor." önüme dönerek kollarımı belime doladım. "Sadece vicdan azabı çekiyor. Bir de arkadaş olmaya çalışıyor ama neden bilmiyorum." Ra-hae, konuşacağı sırada yanımıza gelen tanımadık adam elini kalçama yerleştirerek kendisine çekmiş ve dudaklarıma kapanmıştı.
İkl de afallasam da hemen kendime gelmiştim, kendime gelir gelmez kaşlarımı çatarak hızla adamı ittirdim. Sarhoş olduğu için dengesini kuramayıp yere düşmüştü. "Ne yaptığını sanıyorsun sen, piç herif." Ra-hae, adama sert bir tekme atmıştı. O sırada olaya Yoongi, dahil oldu. Adamı yakalarından kavrayarak kafa attığında hızla yanına ilerledim. "Çok sarhoş ne yaptığını bilmiyor. Sakin ol abi." Soo-yun, abisinin kolundan tutarak sakinleştirmeye çalıştırdı.
Yoongi'nin pek umrunda değil gibiydi. Sol kolundan tutarak bana bakmasını sağladım. "Sakin ol, Yoongi." başını sallayarak gülmüştü. "Merak etme bunu yaptıktan sonra sakin olacağım." adamı hafifçe ittirerek önünde duran havuza düşmesini sağladı. Adam sarhoş olduğu için şuan boğuluyordu. Yoongi, yanımızdan ayrıldığında arkasından bakakalmıştım.
"Kapıdaki güvenlikleri çağırın!" Soo-yun, boğulan arkadaşını kurtarmaları için bağırmıştı. "Çok aksiyon dolu bir andı!" yanımda duran Ra-hae'ye bakarak sıkkınca nefes verdim. "Bütün belaları çekiyor gibiyiz." Ra-hae, gülerek omuz silkmişti. Bu tarz 'aksiyonlu sahneler' onun için oyun gibi, benim için ise zulümden farksızdı.
Güvenlikler gelip boğulan adamı havuzdan çıkatttığında oluşan kalabalık dağılmış ve herkes kendi işine dönmüştü. "Özür dilerim, Yeo-jin. Normalde asla böyle bir şey yapacak biri değildir, Hyun-ji. Kız arkadaşından ayrıldı ve bugün çok fazla içti. Ne yaptığını bilmiyor." başımı salladım. "Önemli değil. Olan oldu." saygıyla eğilerek yanımdan ayrılıp arkadaşını ayıltmaya gitti. "Yoongi nasıl sinirlendi gördün mü? Demek ki gözü sürekli üstünde, hemen gördü adamın seni rahatsız ettiğini." etrafa bakınarak Yoongi'yi aradım, salonda görememiştim.
"Hala inanmıyor musun adamın senden hoşlandığına?" Ra-hae'ye bakarak derin bir nefes aldım. "Öyle olsa bile ne olacak, Ra-hae? Ev için 3 ay boyunca çekiştik. Uzun çekişmelerin sonunda zorla evi benden aldı ve yıktı. İster istemez benden hoşlanıyor düşüncesi tuhaf hissettiriyor. Yoongi'nin yakışıklı ve ya seksi olduğunu inkar etmiyorum. Fakat seksi ve yakışıklı diye ona hayran olmamı ya da ondan hoşlanmamı beklemiyorsun değil mi?" Yoongi'ye karşı ne hissettiğimi tam anlamıyla bilmiyordum. Allak bullak olmuştum.
"Kabul sinir bozucu bir şekilde tanıştınız, ilk zamanlarda bende o'na sinir oluyordum. Sen kendine göre haklısın o da kendisine göre haklı. Şunu inkar edemezsin ki Yoongi ile çekiştiğiniz süre boyunca adam sana nazik ve yumuşak davrandı. Umarım yatakta serttir." kaşlarımı havalandırarak şaşkınca Ra-hae'ye baktım.
"Eminim ki sen hardcore kadınısın."
♡
Öptüm seni şap şuppp 😋😘💋👩❤️💋👩💅👅🌸🔥🍷🌈💖💕💞💟

ŞİMDİ OKUDUĞUN
合意 ° myg
FanfictionYoongi'nin ilk projesini tamamlaması için alması gereken tek ev kalmıştır fakat evi alması o kadar kolay olmaz çünkü karşısında evini satmak istemeyen inatçı bir kız vardır.